Güneri Cıvaoğlu

Üniversitenin “protest” doğasına ve öğrencilik yıllarımın sol rüzgârlarına rağmen fakülte yıllarımda “Boğaz Köprüsü’ne, vakıf üniversitelerine, televizyona karşı protestolarda” hiç yer almadım.
Şimdi de “3’üncü köprüye, -iddia edilen biyolojik sakıncalar nedeniyle ihtiyatlı olmakla beraber- Karadeniz-Marmara kanalına, tüp geçide”, yeni havalimanına ve bunun gibi büyük projelere karşı değilim.
Hatta... Yitirilecek yeşilin yeniden kazanılması, biyolojik önlemlerin alınması koşullarıyla destekliyorum.
Ama...
“Nükleer santral” konusunda tereddütlerim var.
Gerçi yanı başımızdaki Ermenistan’ın da nükleer santrali var.
Üstelik oldukça eski teknoloji...

Polisiye kitapları klasiklerinden birinin adı “Sarı Odanın Esrarı...”
Gaston Leroux tarafından yazılmıştır.
Yüz yılı aşkın süredir çözümü karışık olaylarda “metafor” olarak kullanılan simgedir.
Ağrı/Diyadin Yukarı Tütek köyünde olanlar için “iddialar” bana bu “simge metaforu” düşündürdü.
Havada uçuşan iddialar “klasik çözüm teorileriyle” de doğrulanamıyor.
Şöyle ki:
........................

Portaxe’ın Boğaz manzarasında Can Dündar, Nebil Özgentürk, Coşkun Aral, Feryal Öney, Vedat Yıldırım ile keyifli sohbet ve Kardeş Türküler’den müzik Şeffaf Oda’da…

BİR erkek neyi hayal eder? Sorunun cevabı yürek titreşimi yansıtan güzel bir aşk... Ama dünyanın en iyi savaş fotoğrafçısı ödülleri alan Coşkun Aral yıllar boyu neyi hayal etmiş dersiniz?
“Korsanların kaçırdığı bir uçakta rehin olmak ve korsanlarla ya da teröristlerle o ortamı yaşayarak sıcak röportaj yapmak.”
Bu hayali gerçek olmuş.
Kaçırılan bir uçaktaymış ve teröristlerle röportaj yapmış.
Fakat... Yolcuların bazıları onu da teröristlerle suç ortağı sanmışlar ve serbest kaldıklarında uçağa giren polisler ihbar etmişler. Coşkun’un an itibariyle ödülü, polisler tarafından uçaktan teröristlerle birlikte sorguya götürülürken bir araba yükü dayak yemek olmuş. Coşkun bu anısını anlatırken Can Dündar dalgasını geçti.

BU satırların yazarı da -değişiklikler yapılmış olsa da temelde 12 Eylül konsepti olan- bu Anayasa’nın yerine “yenisinin yapılması” gereğine inanmaktadır.
Çünkü...
Şu haliyle sistem demokrasinin “üç Y” mimarisine aykırıdır.
Yani...
“Kuvvetler ayrılığı” ilkesi gereği birbirinden “bağımsız” olmaları gereken “yürütme, yasama ve yargı” uygulamada -hissedilir ölçüde- “yürütmenin iradesine bağımlı” haldedir.
Hatta yürütmenin başında olan “tek kişiye...”
Tek kişi iktidar partisinin milletvekili adaylarını saptayarak yasamaya -neredeyse- hakimdir.

Milano Adliye Binası’na takım elbiseli kravatlı kişiler girdi.
Duruşma hâkimini, bir avukatı ve bir kişiyi öldürdü.
Danıştay’daki silahlı baskını ve Çağlayan Adalet Sarayı’nda savcı Kiraz’ın katledilişini andıran bir kanlı olay.
Bakalım İtalya olayın üstüne nasıl gidecek, kimleri sorumlu tutacak?
Bir karşılaştırma yapabilmek için önemli.
........................
ÇAĞLAYAN Adalet Sarayı’nda savcı merhum Kiraz’ı katleden teröristler için “Nasıl girdiler?” tartışması sürüyor.

CHP aday listeleri hayli renkli.
Gökkuşağı gibi...
Ermeni aday...
Roman aday...
3 büyük kentte kadın adayların liste başı olması ve Türkiye genelinde sayılarının artması...
Bunlar sosyal demokratların insancıl “açılan yelpazesi...”
Olumlu elbette.

MERHUM Adnan Menderes’in Demokrat Parti’si 1950’li yılların “yenilmez armadasıydı.”
Seçimleri “banko” kazanırdı.
O kadar ki “Odunu aday göstersek kazanır” söylemi vardı.
Demokrasi adına rahatsız ediciydi ama dönem siyasetinin gerçeğiydi.

İLK KEZ HEYECAN
2015 seçimleri 2002’de AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesinden bu yana ilk kez “heyecan rüzgârları” estiriyor.

FENERBAHÇE otobüsüne kalleşçe saldırıyı lanetliyorum.
Maçların bir hafta ertelenmiş olması “kulüplerin dayanışmasını” göstermek bakımından yerinde karardır.
Şiddete karşı ortak tavırdır.
....................
Dünyada da böyle “tatil” kararları var.
Örneğin İtalya’da taraftarların birbirine girmesiyle yaşanan büyük olay ve Yunanistan’da hakeme saldırı nedenleriyle ligler birer hafta tatil edilmişti.
Mısır’da ise bir maçta dönemin devlet başkanı Mübarek’i destekleyen izleyicilerle muhalifler birbirlerine girmişlerdi.