Portaxe’ın muhteşem Boğaz manzarasında Ertuğrul Özkökve Ayda ile keyifli müzikli sohbet Şeffaf Oda’da…
Tuhaf Bir Çocuğun Fevkalade Hikâyesi... Ertuğrul Özkök’ün son romanının adı.
Satış stratejisi açısından, genellikle ünlülerin yazar adları büyük, kitap adları daha küçük puntolarla yazılır.
Ertuğrul’un kitabı o kadar iddialı ki, kitap adı kocaman yazıyor. Ertuğrul Özkök adı küçük ve tersten...
Kitap, 5 yaşında ilk prensibini edinip, 9 yaşında “ilk cinayetini işleyen” ve 18 yaşına kadar toplam 5 cinayetin faili olan Katip’in ilginç hikâyesini anlatıyor.
Ahtapot’a dönüşen roman kahramanının tutku dolu aşk hikâyelerinden oluşuyor. Anlatımın şifresi,
İŞİ tarihçilere bırakalım.
Biz arşivlerimizi açmaya hazırız.
Onlar da açsınlar.
“Soykırım” var mı yok mu tarihçiler tartışsın.
Falan filan...
İyi hoş da bu kadar “köpürtmeye” gerek kalmadan ortada apaçık öyle bir tarihi belge var ki, tek başına yeter.
.......................
Yurtdışı geziden dün döndüm.
23 Nisan bayramını ancak bugünkü yazımla kutlayabiliyorum.
Sabah Kurtuluş Savaşı yıllarındaki “ilk Meclis’te” yapılan TV programını izledim.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek konuştu.
Etrafımda “seymenler... (Ankara efeleri)” Keşke o ilk Meclis sıralarında bütün tehlikelere göğüs gererek oturmuş olan, çoğunun hakkında İstanbul hükümetinin idam kararları bulunan milletvekilleri torunlarıyla yapılsaydı bu toplantı.
Onlar dedelerinden dinlediklerini anlatsalardı.
23 Nisan için çok daha anlamlı olurdu.
ÖNCE CHP...
Yeni seçim kampanyası filmleri ile CHP bir taze rüzgâr estirdi.
“Gençliği” hedeflediği belli.
Ali Taran bakış açısını bildiğim için stratejisini hissediyorum.
Anlatayım:
Cem Uzan’ın partisine girdiği ilk seçimde yüzde 7 oy kazandıran Ali Taran’ın seçim kampanyasıydı.
Düşünün ki bu oran HDP’nin yeni sürgünü olduğu daha önceki partilerinin yüzde 6’sından yüksektir.
BANA Adını Sor filminin başrol oyuncularından Başak Parlak ve Gök Nerede albümüyle Mabel Matiz Şeffaf Oda konuklarım. Bu iki ışıltılı genç kendi dallarında listelerinin üst sıralarında.
Başak Parlak, oyunculuğa 9-10 yaşlarında başlamış. Neredeyse ara vermeden devam etmiş. TV ve sinema projelerinin aranılan ismi.
Başak, gözleriyle oynayanlardan… İri ve ışıkla mavi-yeşil arasında gezinen gözleri onun büyük şansı. Şeffaf Oda’nın deniz fonunda mavi oluyor.
Başak, Maltepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği eğitimli.
FATİH-MATİZ
Ondan iyi bir diplomat olacağına da eminim. Ama o oyunculuğu seçmiş. Şeffaf Oda’da doğaçlama oyunculuk performansında da başarılı.
İyi dans ediyor.
11. Cumhur-başkanı Abdullah Gül’den “seçim” tahmini:
“AK Parti’nin oyları azalır. Ama gene tek başına iktidar olur. Muhalefetin oyları artar.”
Yarım yüzyılı aşan gazetecilik hayatımda çok seçimler gördüm.
“Her defasında” diyemesem bile “genellikle” halkın “ortak aklının” en doğruyu sandıklardan çıkardığına tanık oldum.
Benim Atatürk eksenli siyasi çizgim bellidir.
İlk oyumu kullandığım partimi hiç değiştirmedim.
Ama...
İKSV’nin “Film Festivali” yarışma programında olan “Bakur” adlı belgesel “şerden hayır mı üretecek?”
“Bakur” PKK kamplarında hayatı yansıtan bir film.
Kültür Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü tarafından gösterimi yasaklandı.
Gerekçe:
“Belgesel için Kayıt ve Tescil Belgesi alınmamış olması!..”
Fakat bu “şekil eksikliği” gerekçesinin arkasındaki “asıl neden” biliniyor:
“Terör örgütü propagandası...”
KARA bulut gibi kapkara çöken bir söylem:
“Bir değil, 10 değil, 100 değil... Kaç Dreyfus!”
Ergenekon, Balyoz, Kafes, Sarıkız, Ayışığı gibi bir sürü “darbe girişimi” davalarıyla yüzlerce TSK mensubuna “kumpas” kuruldu.
“Kumpas” söylemi dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Bir tek “Dreyfus” davası Fransa’yı ayağa kaldırmıştı.
Ya “muvazzaf” ya da “emekli” TSK’nın yüzlerce şerefli mensubu?
O bir tek “Dreyfus” olayını düşünmekte ve vicdan sorgulaması yapmakta fayda var.