Oku bakim... “Komisyon...” Hadi geçmiş olsun.
Olay budur.
Yasalar zaman zaman zamanın ruhu ve teknolojinin gerisinde kalıyor.
4 bakan hakkındaki fezlekelerin milletvekillerine açılmaması bunun bir örneği.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek “Ceza Mahkemeleri Usul Yasası’na göre -soruşturmanın gizli olması- gerektiğini” söyledi.
Hangi gizlilik?
İnternetten alınan “fezleke kopyaları” milletvekilleri dahil herkesin elinde.
Gerçekler “rutubet” gibidir.
Önüne duvar çeksen de sızar.
Vicdanlara erişir.
Sızlatır.
..............................
Dün Meclis’te “4 bakan hakkındaki yolsuzluk/rüşvet fezlekesinin” okunması önüne duvarlar örüldü.
“Soruşturmanın gizliliği” gerekçesi harç yapılıp örüldü duvarlar.
Ortadoğu’-nun da içinde olduğu doğu “zihniyet coğrafyasında tek adam otoritesine dayalı -adı demokrasi bile olsa- biat rejimleri” neden?
Konuyu Prof. Sencer Divitçioğlu ve Prof. İdris Küçükömer tahlil etmişlerdi.
Önce...
İlk satırdaki “otoriteye biat” zihniyetiyle ilgili bir sembolik anı...
.......................
Sencer Divitçioğlu’nun büyükdedesi Zühtü Paşa bakanlıklar yapmış bir müşir (mareşal).
Zühtü Paşa, İstanbul Feneryolu’nda bir köşk yaptırmış.
SURİYE’DEN sonra şimdi de Kırım...
Türkiye önce Suriye için Rusya’yla ters düşmüştü.
Kırım da ikinci yol ayrımı.
.........................
Kırımlılar referandumda yüzde 96,7 oy oranıyla “Rusya’ya bağlanmaya” EVET dedi.
Aslında Kırım’daki Rusların sayısı bu oranın altında.
Demek ki Rus olmayan Kırımlılardan bir kısmı da EVET oyu kullanmış. (Sandıklarda oynanmamışsa!..)
FESTİVALLERİN filmi “Köksüz” vizyonda... Altın Koza’dan 4 ödülle, 32. İstanbul Film Festivali’nde “Radikal Gazetesi Halk Ödülü ve Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü” ile döndü.
“20. Vesoul Asya Filmleri Festivali’nde Köksüz’e Jüri Büyük Ödülü ve Liseliler Ödülü” verildi.
Viyana’da dakikalarca ayakta alkışlandı.
Şeffaf Oda’nın konukları Köksüz filminin oyuncuları Ahu Türkpençe, Savaş Alp Başar ve sinema eleştirmeni, yazar, yorumcu Ömür Gedik.
Sinema ve müzik iç içe...
Amerika yerine Samsun
Toprağa verildiği günün akşamı Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, CNN’de Enver Aysever’in programındaydı.
“Oğlum şimdi üşüyor” dedi.
Ciğerim yandı.
Onun hislerini çok iyi anlıyorum.
Cenazelerden sonra mezarlıkta toprağa verildiklerinde, yakınlarım için aynı duyguları yaşamışımdır.
Toprak tümsek oluştuktan sonra üzerine çiçekler bırakılır.
Su serpilir.
Bir TV programında iç acıtan şu söylemi paylaşıyorum:
“Gözyaşlarımızı bile ayıran hale geldik. Birinin ağladığına diğerinin gözleri kuru kalıyor.”
Toplumdaki bölünmüşlüğün dramını böylesine gerçekçi ve utandırıcı tespit Mart 2014 Türkiye’sinden çıplak gözle görüntüdür.
.........................
Yazının devamını “imam-cemaat hikayesi” diye sürdürsem “tehlikeli sulara geçmiş” olurum.
“Balık baştan kokar” mı desem?
En iyisi düzden gitmek...
AVUÇ kadar kalmış Berkin için Sezen Aksu’nun satırlarındaki her harf yüreğime kor parçaları gibi düştü.
Yaktı...
..............................
Berkin’e...
Soğuk-kanlılığını, muhakeme yetisini kaybetmiş bir kibir, iktidar ve güç zehirlenmesinden doğan bir vicdan tutulması Berkin’i de aldı... Küçücük Berkin’i. Gülüşünü, çocukluğunu, gençliğini, hayallerini, hayata katacağı artıları, değerleri...
Berkin, oğulcuğum, güzel çocuğum... Kavrulan kalbim, sızlayan ciğerim...
Akılla açıklamam mümkün değil, sadece hissim o ki senin kaybının yarattığı dönüştürücü güç, biz yaşayanlara hiç nasip olamayacak belki de...