Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Deprem, bir doğa olayı... Önlenemez.Ama... Tahribatı, sağlam binalarda az, zayıf binalarda büyük olur...............................Gerçekten... Gelişmekte olan ekonomiler aleyhine bir fırtına esiyor.ABD Merkez Bankası'nın faizi yükselteceği beklentisi nedeniyle gelişmekte olan ülkelerden global likidite çıkıyor.Türkiye'nin de içinde bulunduğu Endonezya, Hindistan, Arjantin, Brezilya ve Meksika ekonomilerini bu fırtına vurdu.Hepsinde hasar var.Fakat... "En büyüğü Türkiye'de..."Örneğin... Son iki haftada YTL, dolar karşısında yüzde 18 dolaylarında değer yitirdi. Buna karşılık Endonezya parasının değer kaybı sadece yüzde 7.7...Diğer ülkeler için de durum aynı.Türkiye, fırtınadan en fazla etkilenen ekonomi... O halde... Elbette Türkiye sınırlarının dışında bir ekonomik meteoroloji olayı var ama Türkiye ekonomisi ve siyaseti sağlam durabilseydi, kriz yönetiminde hatalar yaşanmasaydı, tüm ulusun ödeyeceği fatura, bu kadar "tuzlu" olmayabilirdi................................Türkiye'nin "kırılgan" yapısı, bu ilk fırtınada test edildi.Ekonominin aktörlerinden aldığım izlenimleri aktarayım:- MERKEZ BANKASI SÜRECİ: MB'ye başkan seçimi içeride ve dışarıda ekonomi karargâhına güveni sarsacak bir süreç yansıttı.Ekonomide MB Başkanı, savunmada Genelkurmay Başkanı gibidir. Kurumu ve kişiliğiyle güven vermelidir.Neyse ki... Sonunda gene MB içinden ve eski başkan Serdengeçti'nin de olumlu bulduğu bir atamayla tereddütler -neredeyse- giderildi. Ancak... Genel eğilim, MB'nin hükümet etkisinde olup olmayacağının "bekle ve gör" tavrıyla zaman içinde saptanmasıydı.- CARİ AÇIK: Bu konuda bardağın dolma sürecinde "Bir şeycikler olmaz" esintisi egemendi. Bardak siyasi sarsıntıyla çalkanıp bir kısmı dökülünce "çok şey" olabileceği görüldü.IMF de "cari açığın kapatılması gerektiğini" kamuoyu önünde vurgulamak zorunluğunu hissetti.- DANIŞTAY'A BASKIN: Dışarıdaki fırtına vurduğunda, içeride kaptan köşkü pek de kaygılı değildi.Zaten fazla değerlenmiş bulduğu YTL, dalgalarda çalkanırken 1.38.00-1.40.00 aralığında bir gerçekçi kura oturacaktı. İhracat yükselecek, ithalat düşecek, cari açık küçülecekti. Danıştay baskını gerçekleştiği sabah YTL'nin bir ara -dış nedenlerle- 1.50.00'ye kadar düşen değeri 1.42.00'ye kadar gerilemişti.Makul görülüyordu. Fakat Danıştay baskınıyla birlikte ekonominin ne kadar kırılgan olduğu anlaşıldı. YTL'nin ateşi birden yükseldi.- KRİZ YÖNETİMİ: Durulmuş sanılan fırtına, Danıştay baskınıyla yeniden şiddetini artırdığında "kriz yönetimi kuralları" devreye "bilgece" sokulamadı.Özellikle "siyasi iktidarla asker arasında iplerin gerildiği" görüntüsü oluştu. Kaygılar derinleşti.- SİYASAL BEKLENTİLER: Böyle bir ortamda içeriden ve dışarıdan fırlatılan "meteo balonları" gelecek için de ufukta elektrik yüklü bulutların kümelendiği mesajlarını göndermekte."Cumhurbaşkanı seçimi" ve "erken seçim" olasılığı, Türkiye'de siyasetin iklim normallerinden sapacağı yolunda "olumsuz beklentiler" üretmekte................................Ekonominin patronu Babacan'ın ve hükümetin sağduyulu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in açıklamaları ve IMF yol haritasının sürdürüleceği güvencesi geç ama gerekliydi. İyi olmuştur.Fakat... Yetersiz kalmıştır. Neden?Çünkü... Hadise sadece "ekonomik" değil, aynı zamanda "siyasi..."Son yıllarda nasıl ki ekonomiye damardan girişler "siyasi istikrarla" izah ediliyordu, iktidarın övünme nedeni buydu... Çıkışlar da "siyasi istikrara kuşkular" nedeniyle olmakta................................Başbakan Erdoğan, bu teşhisin ışığında siyasal güvence formüllerini üretmelidir."Cumhurbaşkanlığı konusunda uzlaşma," siyasal istikrar formülünün bölünemez "asal sayısıdır." g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye ekonomisindeki "hasar" için "teşhis":