Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

EFSANE siyasi dergi “AKİS”in kurucusu ve başyazarı Metin Toker “gazetecilik dünyanın en güzel mesleğidir. Ama... Adam gibi yapılırsa...”
Arkadaşımız Namık Durukan İmralı’da “Abdullah Öcalan ile BDP’li 3 milletvekilinin konuşma notlarını” ele geçirerek ve Milliyet de bunu objektif gazetecilik kuralları ve sorumluluk bilinciyle yansıtarak “adam gibi gazetecilik” yaptı.
Yayımlanan tutanak için kimse “gerçekle örtüşmüyor” diye bir iddiada bulunmuyor/bulunamıyor.
Çünkü ne bir tahrifat var ne bir ilave...
Görüşmelerde alınan notlar ne ise o...
Milliyet’te haberin yayımlanmasıyla birlikte gündemin tepesine bu tutanaklar yerleşti.
Türkiye’deki bütün gazeteler ve TV’ler Milliyet’in yayınına odaklanmış durumda.
Siyasetçilerin konuşmaları da bu tutanaklar.
Dünya medyası, Milliyet’in yayınını yansıtmakta.
Bütün bunlar “gazetecilik” ödülüdür.

Haberin Devamı

HABER KAYNAĞI
ANCAK medyanın bir bölümünde ve bazı siyasetçilerde “tutanakların içeriği” değil, “polemik” malzemesi tartışılmakta.
“Tutanakların nereden sızdığı” sorgulanıyor.
Gazetecinin temel kuralı “haber kaynağını saklı tutmak hakkıdır.”
Namık yıllara uzanan kariyeriyle, tecrübeli bir gazeteci.
Neyin doğru, neyin yanlış, neyin “gazeteciyi kullanma amaçlı” olabileceğini sezecek deneyim birikimine sahip.
Kendini kullandırtmaz.
Gazeteciliğin çınarı Milliyet zaten tartışma dışıdır.
Namık’ın kendisi söylemezse veya kaynağıyla bu konuda bir karar için anlaşmazsa, kimse ondan açıklama istemek hakkına sahip değil.
Ayrıca...
Hukuk açısından bir “devlet sırrı” da yok.
Tutanaklar “3 milletvekiliyle Öcalan’ın arasındaki konuşmalar...”
Öcalan’ın bu 3 milletvekilline, BDP’ye, Kandil’e ve PKK’nın Avrupa koluna ulaştırılması için verdiği 3 zarfın içindeki “çözüm taslakları” açıklanmış değil.
Belki Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın da yazdığı gibi; “İmralı’daki 3 BDP’liyle konuşmaların tutanağında, Öcalan’ın mektuplarında yer alan çözüm taslağı birbirinden çok farklı olabilir.”
Kaldı ki ...
Mektuplarda yazılı olan çözüm satırları da sadece “taslak...”
Kandil, BDP ve Avrupa’daki PKK’dan gelecek cevaplardan sonra Öcalan, nihai değerlendirmeyi yapacak ve yol haritası önerisini oluşturacak.
Çözüm sürecine sabotaj gibi algılanması ya da öyle yorumlanması bu bakımdan da doğrularla örtüşmüyor.
“2’nci OSLO” benzetmesi “ağır mübalağa...”
OSLO tutanakları “devletin üst yöneticileriyle PKK’nın üst yöneticilerinin konuşmalarını” yansıtıyordu.
Burada ise “BDP’li milletvekilleriyle Öcalan konuşmuş.”
Bu ikincisinde devletin bir pazarlığı, devletin vaadi yok.
Öcalan’ın İmralı’da kendisini ziyarete gelen kardeşine söyledikleri, mesajları yayımlanıyor, ses yok.
3 BDP’li elbette “Öcalan’ın kardeşi” değil ama son tahlilde bir “özel görüşme.”
..........................
Öte yandan bu tutanağın yayımlandığı gün ve öncesinde Milliyet yazarları büyük çoğunlukla “çözüm sürecine destek” yazıları yazdılar.
Türkiye’nin bütünlüğü içinde, demokrasi zemininde, insanlarımızın eşitliği ekseninde kanın durmasıyla noktalanacak bu çözüm sürecini benimsediklerini vurguladılar.
.........................
Milliyet için de güzel bir haber.
Bu haberin yayımlandığı gün Milliyet birçok yerde “yok sattı.”
Promosyonla değil, gazetecilikle aranmaktan kaynaklanan olumlu duygularımızı, okuyucuyla paylaşmak için bunu da belirtmekte fayda var.
Başbakan Erdoğan’ın “çözüme ulaşmak için riski aldım, baldıran zehri bile içerim” söyleminin çizdiği “çözüm rotasında” herkesin polemiklerinde, İmralı görüşmelerinden siyasi istismar malzemesi çıkartmak gayretkeşliğini bırakıp kanın durması için katkıda bulunması gerekir.