BEYOĞLU’nda iki küresel imza... Trigano ve Philip Stark... Trigano, dünyayı saran Club Med’lerin kurucusu.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hastalığı yeni atlatmış dünya ekonomisinin nekahet döneminde yepyeni bir “eğlenceli tatil” konseptini başlattı.
İlk girişimi çadırlardan oluşan bir tatil köyüydü.
Oda konforu yerine eğlenmeyi öne almıştı.
Müşteriler GM diye anılıyordu.
Köyün çalışanları ise GO idiler. (Organizatör)
Müşteriler aynı yemek masalarındaydılar.
Birlikte dans ediyor, eğleniyorlardı.
Bu konsept müthiş tuttu.
Club Med’ler Avrupa’yı, hatta Asya kıyılarını ve Amerika’yı, Türkiye’yi de sardı.
Artık çadırlardan fonksiyonel odalara geçilmişti ama “önce eğlence” ilkesi hep sürdü.
Trigano ailesi son yıllarda Club Med hisselerini sattı.
Ve...
Yepyeni bir konseptle yeniden perde açtı.
Paris’teki “Mama Shelter” bir ilkti.
Mimarisine dünyaca ünlü mimar Philip Stark imza attı.
Gene eğlenceli, keyifli bir ortam.
Her köşesi “şenlik...” Bu konsept de tuttu.
Bunu diğer ülkelerde Mama Shelter’ler izledi.
Mama Shelter şimdi İstanbul’da...
Beyoğlu’nda... Sahibi Tayfun Demirören.
Tam bir şehir oteli. Keyifli, neşeli, lezzetli.
Bu sonuncusunu 3 Michelin yıldızına sahip şef Alain Senderens sunuyor.
Odalar güzel ve şık. Servis güzel...
Akşamüstleri bar keyfi ve müzik de “Club Med” tadında.
ASLANLAR BULUŞMASI
READING İngiltere’nin en eski üçüncü futbol kulübü. Kuruluşu 1871. Reading’in bulunduğu Berkshire bölgesi İngiltere’de kraliyet çevrelerinin ve asillerin yaşadığı bölge. Bu yüzden Reading’in takma adı “ROYALS”, yani kraliyet takımı. Prens Williams ve Prenses Kate de takımın “koruyucu patron”ları. Reading’in renkleri mavi-beyaz, logolarında Taç ve Aslan var.
Reading’in başkanı Sir John Madejski aynı zamanda Reading Üniversitesi’nin de rektörü. Reading’deki lise de son üç yılın İngiltere okullararası futbol şampiyonu.
Geçen hafta İstanbul’a gelen Reading yöneticileriyle Galatasaray kulübü arasında bir dostluk ve işbirliği anlaşması imzalandı. Orduspor maçını izlediler. Sabah da Florya’daki GS akademisini ziyaret ettiler.
Önümüzdeki dönemde iki takım çeşitli alanlarda (futbolcu alışverişi, altyapı işbirliği, maçlar, kamplar gibi konularda) işbirliği yapacaklar.
Reading’in en büyük gücü akademisi. Yedi yaşından itibaren yetenekli gençleri çok iyi ve ciddi bir eğitimle futbol dünyasına kazandırıyorlar. Akademilerinde 8 tane futbol sahası var. 27 milyon pound yatırımla yeni yapılmakta olan akademi ise 17 sahalı olacak. Altyapıya önem veren Fatih Terim için de Reading iyi bir kaynak yaratacak. Reading’in önemli oyuncularından Jem (Cem) Karacan bu altyapıdan yetişme ve Abdullah Avcı tarafından son milli takım kadrosuna da çağrıldı.
Bütün bunların arkasında, Reading’in Türkiye Temsilcisi Vedat Sertoğlu’nun imzası var.
İki takımın da armalarında “aslan” olması ilginç değil mi?
SONGÜL ÖDEN’İN BACAĞINDA TEKME İZİ
AZRA Akın ve Songül Öden’in farklı yüzleri... Onlar, Birleşmiş Milletler’in Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelesi İyi Niyet Elçileri...
BM Nüfus Fonu Türkiye Ofisi’nin kadına yönelik şiddet konusunda sesleri...
Kadına yönelik şiddete “sıfır tolerans” diyorlar.
Songül, açıyor: “Bu topraklarda olup da şiddete uğramamış kadın yok gibi, her 3 kadından biri denilince korkunç bir rakam.”
Azra da “bu bir yol, bu başka bir şey benim için çok önemli bir konu” diyor.
Azra ve Songül’ün farklılıkları zenginlikleri...
Şeffaf Oda’da Kadınlar Günü konseptini, Kadınlar Haftası olarak işliyoruz.
“Kadınların en önemli yanları kırılgan olmalarıdır” diyor ve Toygar Işıklı’nın “Kırılgan” şarkısıyla başlıyoruz.
Toygar, televizyon dizilerinin “müzik mimarı...”
Senaryoya, karaktere göre müzikler yapıyor.
“İşte iki iyi, güzel, ışıklı insan yanında, onlara doğaçlama bir beste yap” diyorum.
Toygar eline gitarı alıyor, çok düşünmeden teller titreşiyor ve müzik su gibi akıyor.
Azra ve Songül, her yıl bugün “dostluk yıldönümlerini” bu şarkıyla kutlama kararı alıyor.
Azra oyunculuğu çok sevdiğini ve yapmak istediğini, bu konuyla ilgili çalıştığını söylüyor.
Çılgın bir tarafının olduğunu söylüyorum.
Azra “Var ama çok gözükmüyor o tarafım. Onu da bir aktarırsak ekrana iyi olacak” diye espri yapıyor.
Songül de şiddete maruz kalmış annesiyle olan maceralarını sürdürüyor:
“Üniversitedeyim. Harçları protesto etmek için Türkiye çapında eylem var. Biz de prova yapıyoruz. İçeriye polisler girdi. O sırada bir polis bana tekme attı, hala izi vardır bacağımda. Ve yere düştüm. Ertesi gün gazetelerde ‘eylemci teröristler böyle çıkarıldı’ başlığıyla benim resmim var...”