ÖNCE çarşamba, ardından perşembe akşamları İstanbul trafiği kilitlenmişti.
Ekranların başında maç izleme keyfi için herkes yollardaydı.
Galatasaray-Real Madrid’den başlayayım.
Bir gün bekledim, 3-0 ancak hazmedebildim.
Samimi kanaatim “Galatasaray’ın ezilmediğidir.”
Dik durdular, yürekli oynadılar.
İnançlıydılar...
Şans rüzgarı biraz bizden yana esseydi skor levhası farklı olabilirdi.
Fakat...
Şansı bilerek ve isteyerek geri itmek yok mu, işte en çok acı veren de bu.
18 çizgisine yakın bölgeden serbest vuruşlarda Selçuk bir sniper’dır. (Keskin nişancı)
Topu çatala ampul gibi asar.
Maç boyunca bir kez yakalanan bu şansta atışı Selçuk’a bırakmayarak kendi kullanan Drogba umut ışığını kararttı.
Aynı şansı ıskalamasına Gençlerbirliği karşısında da tanık olduk.
Penaltıyı Selçuk atacaktı, bırakmadı.
Havaya dikti.
Kaçan o 1 puanı diliyorum ki Galatasaray önümüzdeki haftalarda arar hale gelmesin.
Biliyorum.
Drogba büyük topçu.
Real Madrid’i zorlayan sadece o oldu.
Selçuk ve ikinci yarıda oyuna giren Gökhan Zan iyiydiler.
Drogba’nın insani kaliteleri de saygın.
Bir pivot santrafor nasıl oynamalı, bunu gösteriyor ve öğretiyor.
Adrese teslim asistleri var.
Ama...
Şu duran toplara takıntıyı bir bıraksa...
Bundan böyle Fenerbahçe Avrupa’da da maç oynayacağından belki de süperligde Galatasaray için bu bir avantaj.
.............................
Son söz...
Real Madrid yerkürenin en büyük takımlarından biri.
Çok da “ağıt” yakmadan bu gerçeği kabul etmek gerek.
UĞURLU SALİH
FENERBAHÇE‘de yeni ışıltı genç Salih.
Fiziği ve futbol zekasıyla çok kısa sürede yıldız olur.
Fenerbahçe’nin Arda’sı olmak yolunda hızla mesafe alıyor.
Arda gibi o da cesur ve özgüvenli.
Bir özelliği de “uğurlu” gelmesi.
Daha önce Fenerbahçe’ye tur atlattı.
Lazio karşısında ise, o sahaya çıktıktan sonra Fenerbahçe’nin şansı döndü.
Sempatik bir genç.
İstanbul’un olanakları ile başı dönmezse Türk futbolunun kazancı olacaktır.
Hakem falan hikaye...
Bu galibiyet Fenerbahçe’nin hakkıydı.
Gerisi boş laf.
Hakem için konuşanlar Meireles’in kale direklerinden dönen vuruşlarını da laf sepetine koysunlar.
Aykut Kocaman, tam zamanında Caner’i oyuna soktu.
“Fener’e nasıl kaptırdık” diye yandığım bir topçudur.
Gol de onun füze gibi şutunun uzantısı oldu.
Fener’in yarı finale yükselişinden sonra kupaya uzanması ihtimali artık yüksek.
Galatasaray’ın -şimdiki adıyla Avrupa Kupası olan- UEFA kupasında yarı finale çıktığı günü hatırlıyorum.
Kafalarımızda “acaba” kuşkuları fır dönerken Fatih Terim “bu noktadan sonra artık geri dönüş olmaz. Kupayı alırız” diye fısıldamıştı.
Müthiş bir motivasyon yüklemesiydi yarı finale çıkmak. Fenerbahçe 13 yıldır Galatasaray’ın bu kupayı kaldırmış olması karşısında üzerine çöken “eksikliği” gidermek için yeterince hatta fazlasıyla motive olmuş durumda.
...............................
Bize de “Süperlig kupasını kaldırmak kısmet olur” diye diliyorum.