Aşağıdaki satırların yazarı,
İstanbul Robert Kolej'in
Müdürü Dr.Cyrus Hamlın'dir.
Ermeni hareketinin başlangıç yıllarında, neredeyse yüzyıl önce şöyle yazmış:
"Bütün Osmanlı İmparatorluğu'nda oluşturulmuş Ermeni çeteleri, Türkleri ve Kürtleri öldürmek için fırsat gözeteceklerdir.Köyleri yakacaklar, dağa çıkacaklardır.
O zaman müslümanlar ayaklanacak, savunmasız Ermenilere hücum edeceklerdir.
Rusya, insaniyet ve Hıristiyan medeniyeti namına Anadolu'yu zaptedecektir."
İşte
Robert Kolej Müdürü olan
Amerikalının bu gözlemleri daha yüzyıl önce tarihin gerçeklerine ışık tutarken,
Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin
Osmanlı Devleti'ni
"Ermeni soykırımıyla suçlayan" karar tasarısını kabul etmesi, siyasi körlüktür.
Dahası...
Doğu Anadolu'da bağımsız
Ermenistan Devleti kurulması için
13 Ocak 1912 tarihli
Sovyet Halk Komiserleri Şura Kararı altında
Lenin ve Stalin'in imzaları vardır.
Ermenileri kanlı isyana çağıran dönemin marşlarından da birkaç bölüm:
"İSTİKLALE DAVETErmeniler silah başına, kılıç tüfek omuza
Türk Ermenistanı'ndan bize bir ses var...
.......
Ermenistan'da ermeniler ayaklandılar.
Aslanlar gibi intikam diye bağırıyorlar.
Bütün ovalar kana boyandı..."
Elbette
Osamanlı Türkleri'nin kanına!
Rus parmağı
1915'te
Tiflis'te toplanan
Ermeni Kongresi'nde
Taşnak Sütyun temsilcisinin verdiği rapordan birkaç satırı sunalım:
"Osmanlı ordusundaki Ermeniler, silahlarını alarak ya Ermeni çetelerine katılıyor, ya da Rus ordusuna katılıyorlardı.Sayıları 180 binin üzerindeydi."
Böyle sıralanabilecek binlerce belge var.
Çetecilerin Ermeni Liselerinde ele geçen silah yığınları... Ermeni gençlerin yeraltında silah imal ederken çekilmiş fotoğrafları...
Buna karşın...
Osmanlı yönetimi gene de
"Ermenileri kıyım emri" vermiş değildir.
Ermenilerin yoğun olduğu yörelerden
Osmanlı'nın diğer topraklarına doğru göçe zorlanması planı uygulandı.
Amaç...
Bulundukları yerlerde
Ruslara yataklık etmeleri, müslüman kanı akıtmalarını önlemekti. Şiddete, ihanete bulaşmamış
Ermenilerin, daha güvenli yerlere gönderilmeleri de gerekiyordu.
Ne yazık ki...
O tarihe kadar
Hınçak ve
Taşnak Ermeni çetelerinin kanlı baskınlarıyla, yüzbinlerce hatta milyon dolaylarında
Müslüman Osmanlı öldürülmüştü... Köyleri yakılmıştı.
Bazı köylerde bütün müslümanların gözleri oyulmuştu.
Elbette, bir tepki vardı.
Zorunlu göç sırasında
Ermenilere bu duygusal saldırıda, ölenlerin, öldürülenlerin sayısı az değildi.
Tarihin acı sayfalarıdır.
Ama...
Toplu kıyım devlet politikasından söz etmek, son derece yanlıştır.
Karar tasarısında
"Türkiye'nin bu kıyım iddiasının dışında bırakılması" ve
"ileride tazminat ya da bir başka nedenle Türkiye Cumhuriyeti'nin sorumlu tutulamayacağı" yolundaki ifade değişikliklerine karşın
Türkiye, gene de bu tarihi yanlışı kabul edemez.
İlk tepkiler
Tasarının
Temsilciler Meclisi kapanmadan oylanıp oylanmayacağı henüz bilinmiyor.
Büyükelçi Baki İlkin yönetiminde herkes tüm çabayı gösteriyor.
Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonraki aşamalarda da engellemelerin etkili olması için, Ankara'nın koyacağı tavırların önemini vurgulamalıyız.
Bunların bazıları açıklandı bile.
Ermeniler'e vize uygulaması, İstanbul'da çalışan 30 bin dolayında Ermeni'nin sınırdışı edilmesi... Irak'a tıbbi ve insani yardım uçuşlarının yoğunlaşması... Ve Ecevit'in açıkladığı gibi, İncirlik Üssü'nün ABD uçuşlarına kapatılma olasılığı...
Belki daha ileri gerginlikler de yaşanacak.
Kıbrıs görüşmeleri de kilitlenebilir.
ABD'de ipleri ellerinde tutanları düşünmeliler.
"Bu aptallık neden?"
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr