HAFTA SONUNU yeni konuklarımız “Ezidileri” tanımak için onları anlatan kitaplarla geçirdim.
....................
Kızdığımızda vay “adi” deriz.
Bu “adi” sözcüğü nereden geliyor?
Başbakan Ahmet Davutoğlu “epistomoloji” kelimesini kullandı.
O yoldan gideyim:
“Adi”nin “etimolojisi” nedir?
Genellikle paylaşılan kanıya göre “Ezidiliğin” tanınma miladını oluşturan kutsal insanları “Şeyh Adi” adından.
Müslümanlar “bir kitap (kitabı olmayan)” Ezidileri, “ sapmışlar” olarak görmüşler yüzlerce yıl.
Şeyh Adi ise Musul-Hakkari arasındaki Ezidilerin de yoğun oldukları coğrafyaya Suriye’den gelmiş. Ezidiler için kutsal “Laleş”te Sincar dağına gelmiş. Topluluğunu orada oluşturmuş.
Şeyh Adi, Halife Yezid bin Muaviye’ye mensupmuş.
O nedenle bizde “Vay Yezid vay” da denilmez mi kalleşlik yapmış birine.
Hazreti Ali, Hasan / Hüseyin vakalarını hatırlayın.
Sonraları “Ezidi” denilmiş.
Kelime “Ezda” kökünden geliyor.
“Yaratılan, var edilen, mahlukat” anlamında...
KÖKÜ ADEM’DE
ONLAR da tek olan bir Tanrı’ya “Huda (Xuda)” inanıyorlar.
Kökenini “ilk yaratılmış olana”; “Adem”e dayandırıyorlar.
Onlara göre Tanrı’nın 6 meleğinin başı “Melek Tavus”tur.
“Tavus kuşuna” tapmazlar. Ama kutsaldır. “Melek Tavus” Tanrı’nın vekilidir. Tanrı’nın buyurduklarını yerine getirir. Şeytan değildir, kötülük simgesi de değildir.
“Kötülük” insanların iyilik karşısında “yanlış” tercihidir.
MÜSLÜMAN TAVRIEVLİYA Çelebi hatıratında Sincar’da Ezidilerin Osmanlı tarafından kırıldığını yazıyor. Ama bunu neredeyse onaylayarak. Çünkü Ezidiler “sapkın” olarak görülüyor.
Ayrıca misyonerlerin çalışmalarıyla Hıristiyanlığa geçebiliyorlar.
Aslında durum biraz farklı.
Çünkü Ezidiler Müslüman olurlarsa vergi verecek, askere gidecekler.
Oysa “çakma” Hıristiyanlık onları bu yükümlülükten kurtardığı gibi, avantajlar da veriyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde Hıristiyan tebaaya tanınan imtiyazlardan yararlanıyorlar.
EZİDİLER VE ASKERLİKBAKIN Ezidiler “Askere gitmemek” için hangi gerekçelerini göstermişler:
1Ezidilerin orduda görev yapması imkânsızdır.
2Her Ezidi, Rumi takvimin nisan, eylül ve kasım aylarında olmak üzere yılda üç kez Melek Tavus’un suretini ziyaret etmelidir.
Bunu yapmazlarsa dinden çıkmış olurlar.
3Cemaatin her üyesi, her yıl en az bir kez 15 Eylül’den 20 Eylül’e kadar Şeyh Adi’nin türbesini ziyaret etmelidir.
4Cemaatin her üyesi, şafak vakti, güneşin doğuşunu izleyebileceği, hiçbir Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi’nin bulunmadığı bir yere gitmelidir.
5Her Ezidi, her gün, Mehdi’nin hizmetkârı olan “Ahiret Kardeşi’nin ve şeyhinin veya pirinin elini öpmelidir.”
6Bizim , “Şeyh Adi’nin nimeti” isimli, yani onun mezarından toprak diye bir şeyimiz var. Her Yezidi cebinden bundan biraz taşımalı ve her sabah bir kısmını yemelidir.
7Bir Ezidi oruç tutmak isterse bunu evinde yapmalıdır, başka bir yerde değil. Oruç tuttuğu her günün sabahı oruca başlamak için, sonra da oruç açmak için şeyhinin veya pirinin evine gitmeli, orucunu açarken şeyh veya pirin kutsal şarabından iki veya üç kadeh içmelidir.
8Bir Ezidi yabancı bir ülkeye seyahat eder ve orada en az 1 yıl kalırsa, eve geri döndüğünde karısı gayrimeşrudur ve kimse ona eş vermez. (Askerliğin ne zaman biteceği belli olmaz.)
9Ezidiler balık, kabak, bamya, fasulye, lahana ve marul yemez; marul vs. yetiştirilen yerde yaşamaz. (Asker yemeğinde bunlar olabilir.)
.......................
Bunları konuklarımızı tanımamız için yazdım. Bize sığınan bu insanlara merhametimizi, insanlığımızı sunalım.
......................
Yukarıdaki özet bilgilerin genişi için Abede-i İblis - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Yayına hazırlayan: Amed Gökçen. Ocak 2013.
......................
Yurtdışı gezisi nedeniyle 1 günlük ara...
Anlayışınıza teşekkürler.