"Kepenk kapattırma" eylemleri, bir kez daha vizyonda...PKK bildirimleriyle Güneydoğu'da hatta İstanbul'un bazı yörelerinde kepenkler indirildi. Devletin egemenliğindeki topraklarda meşruiyet dışı bir örgütün hâlâ dayatarak sonuç alabilmesi ne yazık...Hele... Namlu zorunun ötesinde "PKK propagandasının" etkisiyle kepenk indirenler de varsa, bu daha da acı.........................Çok zorlu bir sorun bu."İrtica" bile daha az tehlikeli.Çünkü... Ekonomik kalkınma ve aydınlanma, irticanın kabuklarını kırabiliyor. Dini inançlara dayalı yargılara esneklik kazandırabiliyor.Ekonomik kalkınmanın beraberinde getirdiği kültürel aydınlanma da, dinde irticaya varan taassubu çözerek muhafazakâr kapitalist topluluklar oluşturuyor.Ama... "Etnik ulusçuluk" öyle değil.Ekonomik kalkınma, kültürel gelişim, eğitim, aydınlanma, demokrasi "etnik ulusçuluk" saflarını sanıldığı gibi gevşetmiyor. Tersine, o safları sıklaştıracak, ayrılıkçı fikirler üreterek etki yapacak "kanaat önderleri" de yaratıyor.Türkiye'de kabul etmek gerekir ki, aynı süreç "yaşanmıyor" denemez.Dünyanın diğer ülkelerinde de bu gerçek yaşanıyor. Sardunya Adası, İtalya'da en varlıklı yörelerden biridir ama ayrılıkçı rüzgârlar güçlü eser. Korsika Adası Fransa, Bask yöresi İspanya için aynı sorunlardır............................Peki... Kalkınmadan, aydınlanmadan, eğitimden, kültürel gelişimden, Avrupa standartlarında demokrasiden vaz mı geçilmeli?Elbette hayır.Türkiye'nin 2 büyük kozu var...1- Karışık demografik yapısı:Kürt kökenli yurttaşların sayısı için çok çeşitli iddialar var. Ancak... Asıl önemli olanı, Kürt kökenli ana ya da babadan olan kimliği karma nüfustur.Büyük sayı işte budur. Onlar, aidiyetlerini sevgi, hoşgörü ve karma kültürde bulurlar.Ne anayı ve ailesini yadsıyabilirler, ne de babayı ve ailesini...Hele "etnik ulusçuluk" ekseninde bir çatışma, ayrışma ve kopmayı hiç ama hiç istemezler."Etnik ulusçuluk," dar taban üzerine oynamaktadır.Cumhuriyet'i birlikte kurmuş olmanın tarih onurunu da paylaşırlar.2- AB şemsiyesi:Türkiye, AB'ye tam üyelik görüşmelerine başlamıştır.Rotada sapma yapmaz, hız kesmezse, 8-11 yıl içinde tam üyelik gerçekleşebilir.Bugün için kullanılan ve siyasette bazen prim yapan "alt ve üst kimlik, Türk, Kürt, Türkiyeli, anayasal vatandaşlık" gibi deyimler, o zaman büyük ölçüde gündemden düşecektir.Çünkü... "Avrupalı" ortak kimliğinde bütünleşecektir."Türkiye" alt kimlik haline gelecektir.Bütün hakları ve görevleri AB standartlarında tanımlanmış ve düzenlenmiş bir çağdaş Avrupalı kimliği "yapıştırıcı" olabilir.Danimarka'da bir balıkçı köyünden Johansen ile Siirt dağlarından Memo'nun hakları aynı olacaktır. Devlete karşı aynı güvenceyi paylaşacaklardır. Aynı hukukun özeniyle korunacaklardır.Böyle bir çağdaşlıktan vazgeçerek, Ortadoğu'nun petrol, kan ve kumla karılmış kaygan, kaypak ve güvensiz coğrafyasına kim özenir?.. Bugünün siyaset pokerinde değerli gibi görünen kartlar, o zaman sıfırlanacaktır............................Türkiye'nin, bu gerçeklerin bilinciyle "kepenk indirme eylemlerinin çok geçmeden hafızalarda -nostaljik- anılara dönüşeceğini" algılaması, üzüntülerini, can sıkıntısını aşabilmesi gerekir.Türkiye, öyle yangınlardan geçti ki, dünkü "kepenk indirmeler" üzerinden kolayca atlanacak "kamp ateşleri" gibi kalıyor.............................Önceki gün Başbakan Erdoğan'ın AKP grubunda sıraladığı makroekonomik rakamlar önemliydi. AKP'nin eleştirilmesi gereken yönleri hiç de az değil ama Türkiye'nin son 3 yılda çizdiği grafik de Cumhuriyet'in pırıltılı süreçlerinden birini yansıtıyor.AB'nin ekonomideki Maastricht Kriterleri'ni 10 yıl önceden yakalamış olmak umut verici. Ne desek!.."Bir kepenk kapanır, 100 kepenk açılır mı?" g.civaoglu@milliyet.com.tr Gene aynı filmi seyretmek yürek daraltıcı.