USTA tiyatrocu Haldun Taner’in tarif ettiği gibi “iki kalas bir heves” yetiyor tiyatroyu icra etmek için.
“İki kalas” sahneyi simgeliyor, “heves” ise oyuncuda olmazsa olmazı...
Dünya Tiyatro Günü’nün 52. yıldönümü bağlamında tiyatro haftası konseptli Şeffaf Oda’nın konuğu Selçuk Yöntem’den yorum:
“Arzu olmadan tiyatro olmaz. Beklentisizlik tiyatroda başarıyı getiriyor. İşi iyi yapmak. Heveskarım iyi olmak için...”
Tiyatroya nasıl başladığını anlatıyor:
“Okulda tiyatro kolunun bir oyununu seyrettim. O beni çok etkiledi. Başarılı bulmadılar okuldan attılar beni. Danıştay’la kazanıp tekrar döndüm.”
Selçuk Yöntem konservatuara döndükten sonra aynı sınıfta olan Zuhal Olcay’la tanışıyor. Evleniyor.
Boşandılar ama hâlâ dostlar.
Yakında aynı sahnede izleyeceğiz.
EİNSTEİN, “Hayali olmayan insan dünyanın en fakir insanıdır” söylemini hatırlatarak diğer konuğum Ayça Varlıer’e “hayalin miydi tiyatro” diye soruyorum.
“Hayalimdi, hayalim gerçek oldu. 13 yaşında ben görmüştüm Amerika’ya gideceğimi, müzikal tiyatro okuyacağımı biliyordum.”
Ayça’nın ikinci ismi; “Elif...”
Albümüne de “Elif” ismini vermiş.
Şarkıları güzel. Yorumunda caz gırtlağı hissediliyor.
Keyifle dinliyoruz.
Müzikal özleyenlere müjde:
“Ayça ailesiyle birlikte müzikal projesi hazırlığında.”
GECENİN SULTANLARI
TÜRKAN Şoray bütün zamanların ve de “hâlâ” uzak ara “liste başı...” İKSV’nin 32’nci İstanbul Film Festivali açılışında sinemanın bir diğer büyüğü Ahmet Mekin’e “onur ödülünü” vermek için sahneye çıktığında alkış patlaması oldu.
Kreşendo yükselişle kıyamete dönüştü.
Gecenin sunucusu Mehmet Ali Alabora ile birlikte “Uluslararası Altın Lale Ödülü” filmlerini ve “Avrupa Konseyi Sinema Ödülü” filmlerini sunan Selma Ergeç de diğer sultandı (Hatice).
Selma, ödül töreni sonrası Park Şamdan’daki özel yemeğin de konuğuydu. Kısa eteği, sade
GAZETECİ...
SABAH gazetesinin ilk kurulduğu yılda sahibi Dinç Bilgin ve Başyazarı Güngör Mengi ile laflıyorduk.
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Rahmi Turan’ın Haldun Simavi’nin Günaydın’ına döneceği dedikoduları kulağına gelmiş.
Onu tam saha markajına almak için neler yaptıklarını anlatıyorlardı.
Bunlardan birini yansıtayım.
Rahmi Turan “siyah kuşak sahibi” karatecidir.
Onun karate derslerine yalnız gitmemesi için -iyi bir sporcu olan- Güngör Mengi de karate seanslarına birlikte gitmeye başlamış...
Büyük bir gazete için Genel Yayın Yönetmeni’nin nasıl “vazgeçilmez” olduğunun simgesel kanıtıdır.
Rahmi Turan’ın başında bulunduğu gazetelere tiraj patlamaları yaptırdığı hayatı “Tirajların Efendisi” kitabı yayımlandı.
Yansıttığım anekdotun ışığında bir solukta okunacak güzel bir kitap.
Meslektekilere ve yeni başlayanlara örnek bir yaşam çizgisi.
Yürekli dostum Rahmi Turan’ı anlatan kitaba “altbaşlık” da benden; “İşte gazeteci...”