Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"1- Rum tarafı, Ek Protokol'e dayanarak şu sıralar birkaç gemisini Türkiye limanlarına gönderebilirdi. Türkiye reddedince, AB'ye dönerek yaygara koparırdı; 'Türkiye, Kıbrıs'ı da kapsadığı halde imzaladığı Ek Protokol'ü uygulamıyor... Müzakereler durmalı' diye tuttururdu.2- Türkiye, Ek Protokol'ü TBMM'de hâlâ onaylamadı. AB 'onaylayın' diye bastırıyor, limanlar ve havaalanları için de uygulamanın başlaması gerektiğinin altını çiziyor. Ankara sıkışmakta."Ve işte aradan 1 ay bile geçmeden Kıbrıs Rum bandıralı bir konteyner Mersin Limanı önüne demirledi. Malını boşaltmak başvurusunda bulundu.Türkiye'nin baş ağrısı olan "Ek Protokol"ün bütün AB ülkelerini ve bu bağlamda Güney Kıbrıs'ı da kapsadığı iddiası, fiilen işleme konulmuş oluyor.Türkiye, böyle bir olasılığı gördüğü içindir ki, kısa süre önce BM Genel Sekreteri Annan'a yeni bir plan sunmuştu.Kıbrıs Rumlarının Türkiye limanlarına bir şileple dayanması gibi bir oldubitti yapmasını bu planla göğüslemek öngörülmüştü.Rum tarafı, bu planı "konuşmaya bile gerek yok" diyerek reddetmişti.Ama...Rumların Ek Protokol şemsiyesi altında Türkiye limanlarına şilep ya da Türkiye havaalanlarına uçak göndermek oldubittisine karşı, "Bu ihtilaflı bir konudur. Çözümü için Annan'a plan önerdik. Önce BM'deki süreç beklenilmeli" denebilecekti.Rumlar, şimdi bu savunma hattını delmek çabasında.Türkiye ile AB arasında görüşmelerin başlaması tarihi yaklaşırken, Kıbrıs Rum Kesimi'nin engel koyabileceği bir gerekçe, bu konteyner kriziyle oluşabilir, derinleşebilir...........................Diliyoruz ki bu şilep, bir şaşkınlık ya da kaptanın bireysel gösteri merakı sonucu Mersin Limanı önlerine demirlemiş olsun. Yukarıdaki satırlarda çizdiğim büyük satrancın öne sürülen piyonu gibi kullanılmasın.Buna karşılık...Gerçekten bu şilep, bir krizin ve büyük oyunun tetiği ise her şeye rağmen durum zor. Hele olaylar gelişir ve Türkiye'ye bir dayatma boyutu haline gelirse, Ek Protokol'ün Türkiye için zaten çok çetin olan bundan sonraki TBMM'de onay aşaması daha da sorunlu hale gelir. AB karşıtı kurtların vadisine yem olur.Umudumuz kolektif akıl ve sağduyu ile AB'nin sessiz ve derinden bir diplomasiyle o şilebi, kıvılcımlar aleve, alevler yangına dönüşmeden geri çekmesidir.Şu satırlar yazılırken, henüz böyle bir işaret yoktu..............................Böyle bir kriz için sanki özel zamanlama seçilmiş.Hamasçıların Ankara ziyareti sonucu Batı ile ortamın gerilmesi...Hz. Muhammed'in karikatürleri nedeniyle gösteriler ve Trabzon'da bir papazın öldürülmesi..."Bunlar, Türkiye'nin metabolizmasını düşürdü" diye yorumlanmış ve "kriz çıkarmanın tam zamanı" diye düşünülmüş olabilir.Ancak...Bundan Kıbrıs Rum Kesimi'nin ne yararı olacak?AB sürecinden kopmuş bir Türkiye mi Kuzey Kıbrıs'ı bırakacak?Türkiye gibi büyük bir devletle AB üyesi kimlikleriyle sınır komşusu olmak mı yararlıdır, yoksa onu AB dışında bıraktırarak karşısına almak mı?Fert başına milli geliri 15 bin doları bulan Yunanistan, bu ikilemdeki akıl yolunu çoktan gördü ve Türkiye politikasına Türkiye'yi AB'ye çekecek önemli esneklikler getirdi.Kıbrıs Rum Kesimi'nde de gerçekleri görenlerin sayısı az değil ama yönetim hâlâ aynı kafa................................Dolmabahçe önünde dümeni kilitlenen ve patlaması halinde İstanbul'a nükleer etki yapabilecek şilebin karabasanı konuşulurken, şimdi de bu belalı şilep. g.civaoglu@milliyet.com.tr Bela "geliyorum demez, gelir" sözü bir yana geleceği zaten belliydi. 26 Ocak'ta bu köşede aynen şu satırlar yayımlandı: