İstanbul Üniversitesi 550 yıllık bir eğitim kurumu. Ankara Üniversitesi 80 yıllık bir üniversite. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi gibi yabancı dil ağırlıklı eğitim yapan üniversitelerimiz var. Devlet üniversitelerinin sayısı 53e, vakıf üniversitelerininki 23e ulaştı. Bunların hiçbiri 500 üniversite listesine giremiyorsa, üniversitelerimizin eğitim ve öğretim durumu iyi değil demektir. Bu durumdaki üniversitelerimizde yetişen gençlerimiz de dünyanın başka üniversitelerindeki gençlerle aynı çizgide değil demektir.Çinin Shanghai Jio Tong Üniversitesi her yıl 21 farklı kıstası kullanarak dünyanın 500 üniversitesinin sıralamasını yapıyor. Bu listeye 2002de İstanbul Üniversitesi girebilmişti. 2003 ve 2004 yılında hiçbir üniversitemiz giremedi. (http://ed. sjtu. edi.cn/rank/2004/top500.xls) İngilizlerin ünlü ve saygın The Times gazetesi geçenlerde daha farklı kıstaslarla belirlenen dünyanın 500 üniversitesi sıralamasını yayımladı. Bu listede de tek bir üniversitemiz yok. (The Times, World University Ranking. Nov. 5, 2004) Enflasyon iner. Döviz bulunur. Kıbrıs sorunu çözülür, IMF ile anlaşmaya varılır. Bunlar konjonktürel sorunlardır. Ama dünyanın 500 üniversitesi sıralamasına tek bir Türk üniversitesinin girememesi bütün bunlardan farklı, Türkiyenin uzun dönemli geleceğini ilgilendiren temel sorundur. Cahit Kayra ustamız telefonla beni aradı... "Bu haber Türkiyede ne kamuoyunda ilgi uyandırdı ne üniversitelerden bir ses çıktı... Hiç olmazsa sen bir şeyler yaz" dedi. Milliyetteki köşesinde Abbas Güçlü üniversitelerimizin liselerde yer alamamasının nedenlerini tartışmaya açtı. Tartışmalarda araştırma ödeneklerinin yetersizliği üzerinde duruluyor. Fakat iyi üniversite sıralaması sadece araştırma ve yayına göre yapılmıyor ki... Üniversitelerimizin 500 üniversite listesine girememesi, "Efendim, üniversite hocalarına iyi para verilmiyor", "Efendim, üniversitelere bütçeden yeterli para ayrılmıyor" şeklinde parasal nedenlere bağlanamaz. YÖK bahane edilemez. Sorun sadece ödenek sorunu olsaydı büyük harcamalarla ve iddialarla kurulan, öğretim üyelerine yeterli ödeme yapılan vakıf üniversiteleri listede yer alırdı.Sorunun temelinde akademik kadroların zayıflığı, tembelliği vardır. Üniversiteyi üniversite yapan akademik kadroların becerisi, gücü ve çalışmasıdır.Dünyanın 500 büyük üniversitesinin 21 kıstasa göre her yıl nasıl belirlendiğini ve 2004 yılı sonuçları Tempo dergisine Nilüfer Kas yazdı. Daha sonra başka yayın organlarında ufak haberler yer aldı.Prof. Dr. Bahattin Baysal, Cumhuriyetin "Bilim ve Teknik" ekinde, "Yunanistanın Atina (356) ve Selanik (392) üniversiteleri 500 üniversite içinde yer alırken Orta Doğu Teknik Üniversitesinin (ODTÜ) listeye girememesinin bilimsel çalışmalardaki yetersizlikten kaynaklandığını yazdı. Suç akademik kadrolarda Tempo dergisinde bu konuyu tartışmaya açan Nilüfer Kasa, ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, "Mezunların iş bulma oranının, başarı öykülerinin, dünyaca tanınmış dergilerde yayımlanan makalelerin sıralamayı belirlediğini, bu yıl listeye 547nci sıradan girebilen ODTÜnün hedefinin gelecek dört yılda makale sayısını ikiye katlayarak 500 üniversite listesine girebileceğini" söylemiş.Biz uluslararası karşılaştırmalara önem vermiyoruz ama bu karşılaştırmalar eğitim sisteminin zayıflığını ortaya koyuyor. İlköğretim, matematik, lise karşılaştırmalarında durumumuz kötü. Üniversitelerimizin durumu ortada... İyi de biz küresel rekabete ne ile gireceğiz?Tek rekabet gücümüz "ucuz işçilik" mi olacak? Biz sadece "Atatürkçü ve laik eğitim" diye bir şey tutturduk gidiyoruz. Seksen yılda ne Atatürkçülüğü ne de laikliği öğretebildik. Bu iki hedefin arkasındaki ilimi, bilimi umursamadık. Atatürkçü ve laik öğretmenlere, profesörlere, eğitim sistemine toz kondurmadık. Yetersizliklerini sorgulamadık... Sonuç ortada... Ne olur kimse eğitim sistemimizi, öğretmenlerimizi, profesörlerimizi (ben de üniversitede ders veren bir profesörüm) suçsuz çıkarmaya, başka suçlu aramaya kalkmasın... guras@milliyet.com.tr 80 yıl boşa geçti