Lüfer mayısta ay yumurtasını bırakmak için Ege’den Marmara’ya geçer ve sonra da Karadeniz’e çıkar. Eylül ayından itibaren hamsi ve istavrit sürülerinin peşi sıra Boğaz’a iner. Bu balığın 10 cm’den küçüğüne “defne yaprağı”, 10-15 cm arasındakine “çinakop”, 15-20 cm arasındakine “sarıkanat”, 20-30 cm arasındakine “lüfer” ve daha büyüklerine de “kofana” adı verilir.
Denizlerimizdeki lüferlerin yumurtlayabilmeleri için (ortalama) 23-25 cm boyuna ulaşmaları gerekiyor. Yüzde yüz erişkinlik boyu 27 cm. Ama 23-25 cm boyuna gelen lüfer yüzde 60 üreme yeteneğine sahip oluyor. Çok az durumda 19 cm boyundakiler de yumurta bırakabiliyor ama bunların toplam lüfer stokları içindeki payı yüzde 10’un altında.
Fikir Sahibi Damaklar grubunun kurucu lideri Defne Koryürek, bundan üç yıl önce “İstanbul Lüfer’e Hasret Kalmasın” kampanyasını başlattı. Kampanya Greenpeace’in “Seninki Kaç Santim” kampanyası ile desteklendi. Kampanya kamuoyu tarafından benimsendi. Destek buldu.
Halk kampanyaya sahip çıktı
Çoğu kadın destekçiler balık hallerine, balık tezgâhlarına baskınlar düzenleyerek küçük balıkların satışını engellediler. Bu çabaların rüzgârıyla Tarım Bakanlığı 2011 yılında lüferde avlanma
Van’da deprem sonu binaların çoğu yenilenmiş, kalanı yenileniyor. İnşaat sektörü canlı. Ama esnaf durgunluktan yakınıyor.
Halbuki Van’a gelirken gazetede yer alan fotoğraflı bir haberi kesip cebime koymuştum. Haberde Van’da 2 gece 3 gün süren düğünde gelin ve damat için ortaya konulan düğün çanağına 1 milyon 11 bin TL para bırakıldığı, geline 1.5 kg altın takı hediye edildiği yazıyordu.
Ekonomi durgun ise, bu düğünleri kimler yapıyor, düğünde para çanağını kimler dolduruyor, altınları kimler alıyor?
Genel söylem şudur: “İşler bugüne kadar olmamış kadar durgun. Bunun iki nedeni var. (1) Van gibi yerlerde sanayi yok. Hayvancılık, tarım para getirmiyor. Para harcayacak kesim, memur, öğretmen, asker, polis. Bunlar kredi kartı limitlerini sonuna kadar kullandı. Şimdi banka borcu ödüyor. (2) Van’da piyasayı canlı tutan sınır ticaretidir. Sınır ticareti ve yerli yabancı turist hareketi durdu. Esnaf sabit masraflarını karşılayamaz durumda.”
Hareket var, bereket azalmış
Kuyumcuların bulunduğu Cumhuriyet Caddesi’nde dolaşmaya başladık. Dikkatimizi çeken, banka ATM’leri önündeki kuyruklar oldu.Yeni Özpolat Kuyumculuk’ta Mithat Polat, Bişaroğlu Kuyumculuk’ta Kasım Aslan ile
İstanbul trafiğinde her gün 5 bin otobüs, 30 bin servis aracı, 17 bin taksi, 6.500 minibüs dolanıyor. İstanbul’da her gün otobüslere, minibüslere binen-inen sayısı 8 milyon. Taksilere binen inen sayısı 1 milyon. Servis araçlarına binen-inen sayısı ise 2 milyon. İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere çok sayıda şehirde günlük ulaşım dert oldu. Çarpık şehirleşme, şehirlerde günlük ulaşım derdini artırıyor.
Çarpık şehirleşme demek, şehirlerimizin “Nazım Plan”larının olmaması demektir. Yeni yapılaşmanın bir ana plana bağlı olmaması, insanların konutları ile işyerleri arasındaki mesafenin giderek büyümesi, insanların işyerlerine ulaşmak, çocukların okula ulaşmak için sabahları kilometrelerce yolda saatler harcaması, akşamları eve dönerken aynı çilenin yaşanması demektir.
Özel arabası olsun olmasın insanların bir günlük yaşamlarının uzun bölümü yollarda geçiyor.
Metro yükü hafifletti
Şimdilerde İstanbul’un 141 km. uzunluğunda metro sistemi var. Metro sistemi belli hatlarda insanlara büyük imkan sağlıyor. Ama, İstanbul gibi dağınık yapılaşmanın sürdüğü şehirlerde metronun toplu ulaşım sorununu çözmesi imkansız. Sadece sorunu hafifletmeye büyük katkısı oluyor, olacak.
İstanbul’dan geçen, Edirne üzerinden Avrupa yollarına bağlanan TEM’in iki yanında bulunan “İnekleri Koruma Alanları”nın tamamına lüks konutlar inşa edildi. Ediliyor.
TEM’e sıfır, otoyol manzaralı lüks konutlarda daireler milyon dolardan alıcı bulabiliyor.
TEM demek “Avrupa Otoyolu” demektir. Avrupa otoyollarının bir özelliği vardır. Otoyollarda kavşak, kesinti olmayacak. Şehir trafiği bu yolun üzerinden geçmeyecek. Çok az bağlantısı olacak.
Bizde de Karayolları TEM’i planlarken yerleşim bölgeleri dışında kalmasına özen gösterdi.
Yapılaşmamış, kırsal topraklardan geçen otoyollar için en büyük tehlike, çevredeki büyükbaş ve küçükbaş hayvanların otoyola çıkarak trafikte tehlike yaratması idi. Bunu önlemek için otoyolların iki yanlarında, genelde “İnekleri Koruma Alanı” diye adlandırılan geniş alanlar istimlak edildi. Tel ile çevrildi.
TEM işgal altında
Bugün Kurban Bayramı başlıyor. Kur’an’da “Kurban Bayramı”ndan değil de, “kurban”dan söz edilir.
Kevser Suresi’nin 2’nci ayetinde “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” buyurulur.
Hacc Suresi’nin 36’ncı ayetinde “İşte, kurbanlık deve ve sığırları Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin. İsteyene de, istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik” ifadeleri yer alır.
Hacc Suresi’nin 37’nci ayetinde, “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah’ı yüceltmeniz için onları böylece sizin buyruğunuza vermiştir. Ey Muhammed. İyilik yapanlara müjde et” denilir.
Kur’an’da bunlar dışında “kurban” ile ve “Kurban Bayramı” ile ilgili başkaca buyruk yoktur. Bunlar dışındaki düzenlemeler “hadis”lere dayanır.
Hadislerde yer alan anlatıma göre, bayram, hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.
Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere’ye hicret buyurduklarında Medinelilerin
Bu Kurban Bayramı’nda yaklaşık 2.5 milyon adet küçükbaş, 800 bin büyükbaş hayvan kurban edilecek.
Bunların parasal değerinin 4 milyar TL olduğu tahmin ediliyor.
Önceki bayramlarda hayvan varlığımız yetersiz olduğundan ithalat sözkonusu olurdu. Kısa sürede hayvan varlığımız hızla arttı.
Şimdilerde 25 milyon adet yerli ırk koyunumuz, 14 milyon sığırımız var. Sığırların hepsi kesimlik değil. 2.5 milyonu yerli ırk. 5.8 milyonu melez. 5.7 milyonu kültür ırkı sığır.
Kurban kesmenin, her ev için bir sünnet-i kifaye olduğuna dair delil Mihnefb, Sülym’in rivayet ettiği şu hadistir:
“Peygamber (A.S.) ile birlikte duruyorduk. Onun şöyle dediğini işittim: Ey insanlar... Her aile halkına her sene bir kurban düşer...”
Hadislere dayalı olarak oluşan ve gelişen İslam şartlarına göre kurban, mukim olan ve sadaka-i fitir nisabına (80.18 gr altına = bugünkü değeri ile 8 bin TL varlığa) malik olan her erkek ve kadın müslümana vaciptir.
İyi niyetimize rağmen, yabancı dil bilinmediği için, zaman sorunu, orijinal kitabı temin güçlüğü, çok fazla sayfa adedi, televizyondan vakit kalmaması, tembellik gibi nedenlerle (nedeni ne olur ise olsun) kitap okuyamıyoruz.
Dünyada güncel olarak ilgi gören birçok kitaptan bizim insanlarımız haberdar olamıyor.
Uğur Yüce (1940) isminde İzmirli kitapsever bir işadamı, “Özet Kitap” isminde bir proje başlattı. Sahire Erturan isimli bir İzmirli hanımın desteğiyle yabancı dillerde yayınlanan dış dünyada ilgi gören kitap ve raporların çoğunun tercüme ve özeti bilgisayar ortamında, ilgilenenlerin “bedava” hizmetine sunuluyor.
Bilgisayarınızı açınız. Ve de “ozetkitap.com” sitesine giriniz. Ekonomi, bilim, teknoloji, siyaset konularında (hemen tamamı yabancı dilde yayımlanmış) “güncel-herkesi ilgilendiren” yüzü aşkın kitabın ve çok sayıda raporun özetini bulacaksınız.
Yeni kitap özetleri yayınlandı
Özeti siteye eklenen son kitaplar, Pentagon, Ödül, Dünyayı İyiye Değiştirecek 5 Fikir, Amerikanın Kurduğu Dünya, Düşmanlar ve FBI Tarihi. Bugüne kadar özeti en fazla okunan kitaplar:
Ağustos sonunda toplam banka kredileri 965 milyar TL. Toplam bireysel kredi kartı borçları 81 milyar TL. Toplamın yüzde 8.4’ü büyüklüğünde. Toplam bireysel kredi kartı borçlarının taksitli bölümü ise 46 milyar TL. Bu rakamlar gösteriyor ki, kredi kartlarının sınırlandırılması konusundaki çabaların, kredilerin büyümesi, tüketimin frenlenmesi, cari açık sorununa çare bulunması ile pek ilgisi yok.
Kedi kartının yanlış kullanımının önlenmesi arayışı öne çıkıyor. Kredi kartının yanlış kullanımında genelde kredi kartı dağıtan bankalar suçlanır. Daha sonra da kredi kartı ile gücünü aşacak ölçüde borçlananlara sıra gelir.
Bu suçlamalar yapılırken kredi kartının kimler tarafından, neden kullanıldığı genelde unutulur.
Merkez Bankası’nın yayınladığı Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan bilgilere göre, bizim hane halkımızın harcanabilir gelirlerine göre borçları 2010 yılında yüzde 41.5 iken, 2011 yılında yüzde 47.4 olmuş. 2012 yılında yüzde 50.7’ye ulaşmış.
Başka ülkelerde hane halkının borçluluk oranı hem harcanabilir gelirine hem de milli gelire göre daha yüksek.
1.9 milyon takipte