Olayların içinden AKP Merkezi'ndeki görevliler, "Vaatlerin hangilerinin gerçekleştiği konusunda AKP internet sitesinde bir yazı vardı ama daha sonra kaldırıldı. En iyisi biz size AKP icraatını anlatan seçim broşürümüzü gönderelim" dediler. Ertesi sabah kapağında "Alnımızın AKıyla 4 yıl, 8 ay, 19 gün, Her şey Türkiye için" yazılı broşür masamın üzerindeydi.Bu broşürü hazırlayanlara "Aferin" demek için bu yazıyı yazıyorum. Broşür (1) Çok bilinçli, çok hesaplı hazırlanmış (2) AKP'nin her icraatı allanıp pullanmış. (3) Konular ve resimler çok iyi seçilmiş. (4) Okunması kolay, mesajlar vurucu. (5) Baskısı çok iyi. Açık anlatımıyla, AKP'nin icraatını "çok iyi satan" bir propaganda broşürü hazırlanmış. Bu tür bir broşür ancak profesyonel ve işini bilen bir ekip tarafından hazırlanabilir. AKP ne vaat etmiş, ne yapmış? Merak ettim. 26 Eylül 2002 "Seçim Beyannamesi'ni ve 16 Kasım 2002'de R. T. Erdoğan'ın açıkladığı "Acil Eylem Planı"nı okudum. Seçim Beyannamesi ile Acil Eylem Planı'nda yer alan vaatlerin hangilerinin gerçekleştiğini öğrenmek için önce Başbakanlık'ta, R. T. Erdoğan'ın sözcüsü M. A. Beki'nin ofisini aradım. Onlar beni AKP Merkezi'ne yönlendirdi. Ben aradığımı bulamadım.
Olayların içinden Bir kamu görevlisinin işine sahip çıkarsa bir kamu kuruluşunu ne hale getirdiğini, dün satılan kamu kuruluşunun ne durumda olduğunu anlatmak için izlediğim, gözlediğim gelişmeleri özetleyeyim: Petkim'de, tamamı özkaynakla (kendi kaynağıyla) karşılanarak 400 milyon dolarlık yatırım yapıldı. Bu sayede Petkim'in üretim kapasitesi 3 milyon tonun üzerine çıkarıldı.Kişi başı üretim miktarında büyük artış var. Kapasite kullanım oranı yüzde 98 dolayında.Petkim'in faaliyet dışı geliri yok. Borcu yok. Hatta aşırı değerli YTL yüzünden döviz pozisyonu güçlü şirket kur farkını zarar yazmak zorunda kalıyor.Cirosu 1 milyar dolardan 1.6 milyar dolara yükseltildi. İhracatı 4 kat artırıldı. 400 milyon dolarlık ihracat yapıyor.Türkiye'nin en yüksek kredi notuna sahip şirketlerinden biri. S&P ile Sabancı Üniversitesi tarafından ülkenin en şeffaf 5 şirketinden biri seçildi.Ana girdisi olan petrol fiyatlarının artışına rağmen kârlı çalışıyor. 2003 yılında 245 milyon YTL zarardan 2004 yılında 313 milyon YTL kâra geçti. 2006 yılı kârı 197 milyon YTL. 2007 yılı için kâr beklentisi 200 milyon YTL.Kredi borcu yok. Kasasında 300 milyon YTL net çalışma sermayesi var. Biraz da 41 yıllık
Olayların içinden Seçim öncesi ekonomide çalkantılar bekleniyordu. "Yabancılar kaçar. Döviz fiyatı patlar. Büyüme durur. Enflasyon tırmanışa geçer" deniliyordu. Beklentilerin aksine, ekonomiyle ilgili olumlu haberlerin biri öbürünü izliyor. "Ekonomi soğuyor. Frene basıldı. Bu yıl büyüme hızı düşecek" deniliyordu. Yılın ilk 3 ayına ait milli gelir rakamları yayımlandı. Sanayi kesiminde üretim yüzde 7. 5 artmış. İhracattaki olumlu gelişmeye dayalı olarak milli gelir yüzde 6.7 oranında büyümüş. Ekonominin büyümesi 21 çeyrektir kesintisiz devam ediyor. Ucuz dövizin ihracat artışını kösteklediğine inanıyorduk. İhracatçılar zararına ihracat yaptıklarını söylüyordu. Ama açıklamalara göre, ucuz dövize rağmen 6 ayda ihracat geliri yüzde 24. 1 oranında artmış. Altı aylık ihracat geliri 49.4 milyar dolara ulaşmış. Kimilerine göre "Bu kadarı da olmaz. Olamaz (!)". Kimilerine göre bu, AKP'nin "Şansı". Kimilerine göre ise, "AKP'nin "başarısı"... Geçen yıldan bu yana yaşanan "Enflasyon tırmanışa geçti" korkusuna karşın fiyatlarda gerileme devam ediyor. Yılın ilk 6 ayında tüketici fiyatları artışı yüzde 3.87 oranında kaldı. Yıllık enflasyon yüzde 8.6 oranında. Yabancılar kaçacaktı. Kaçmadı.
Olayların içinden Çünkü haziran ayı enflasyonu hem Maliye Bakanı hem de hükümet için çok çok önemliydi.CNBC-e yönetmeni, iktisatçı Servet Yıldırım haziran ayı enflasyonunun önemini enflasyon rakamları açıklanmadan önceleri şöyle özetlemişti:(1) Memurlar için haziran ayı enflasyonu önemliydi: Memurlar yılın ilk 6 ayı için yüzde 4 zam almışlardı. Enflasyon ocak-haziranda yüzde 4'ü aşarsa aradaki fark ödenecekti. İlk 5 ayda fiyatlar yüzde 4.12 oranında artmıştı. Haziranda enflasyon (yüzde -0.12) gelirse, fark ödenmeyecek. Sıfır ve üzerinde gelirse aradaki fark ödenecekti . Temmuz-aralık dönemi için memur maaşlarına yüzde 4 zam öngörülüyor. Eğer 6 aylık enflasyon yüzde 4.0'ün üzerinde gerçekleşirse, yüzde 4'ün üzerindeki bölüm (enflasyon farkı), 6 aylık zamma eklenecekti. (Özetle, haziran zammı yüzde 4 + enflasyon farkı olacaktı) Memurlara 1 puanlık zammın bütçeye getireceği ek yük 300 milyon YTL dolayında hesaplanıyordu. İşte bu nedenle Maliye Bakanı, haziran enflasyonunun yüzde -0.12'den daha düşük çıkmasına dua ediyordu. Dün haziran ayı enflasyonu açıklanmadan önce hem Maliye Bakanı'nın hem Merkez Bankası Başkanı'nın yüreği "küt küt "atıyordu. Merkez Bankası için haziran ayı
Olayların içinden Sanayi kesimindeki büyüme ticaret, ulaştırma kesimleri ile ithalatta da büyümeye yol açtı. 2007 yılının ilk 3 ayında sanayi kesimi yüzde 7.5 büyüyünce, ticaret kesimi yüzde 6.3 oranında, ulaştırma kesimi yüzde 7.3 oranında büyüdü. İthalat vergisi artışı yüzde 8.8 oranında gerçekleşti. (Bu dört kesimdeki büyüme, milli gelir büyümesinin yüzde 71'ini oluşturuyor.)Tarımdaki büyümenin yüzde 1.1 oranında kalmasına rağmen sanayideki yüzde 7.5 büyümenin etkisinde 2007 yılının ilk 3ayında iyi bir büyüme hızı yakalandı. 2007 yılının ocak, şubat ve mart aylarında özel tüketim ve özel yatırım harcamalarındaki artışın yavaşlamasına karşılık, ihracat (bir yıl öncenin aynı dönemine göre) yüzde 24.2 oranında arttı. İhracata dayalı olarak sanayi kesimi yüzde 7.5 oranında büyüdü. Milli gelir (GSMH) yüzde 6.7 oranında arttı. İlk 3 aydaki artış oranları 2004 yılında yüzde 13.9 idi. 2005 yılında yüzde 7.5 oldu. 2006 yılında yüzde 6.4 olarak gerçekleşti.(İnşaat kesimi 2006 yılının ilk 3 ayında yüzde 27.1 oranında büyümüştü. Bu yıl yüzde 16.2 oranında büyüdü. Ancak inşaat kesiminin toplam milli gelir oluşumu içindeki ağırlığı (payı) sadece yüzde 4.9 oranında. Halbuki sanayinin ağırlığı
Olayların içinden Rusya'dan "dolaylı olarak" iki beklentimiz var. Rusya'nın (1) Avrupa'ya gazı ulaştıracak boru hatlarının Türkiye'den geçmesine izin vermesini, (2) Rus petrolünü Karadeniz limanlarından Ege ve Akdeniz'e akıtacak petrol boru hatlarını Türkiye'den geçirmesini bekliyoruz. Petrol ve gaz boru hatları Türkiye topraklarından geçerse Türkiye'nin küresel enerji pazarında adının ve sözünün geçeceğini umuyoruz.Bu konularda Türkiye'nin "muhatabı" doğal olarak Rusya... Geliniz görünüz ki araya ABD giriyor. ABD, sadece Ortadoğu petrollerini kontrol etmekle yetinmiyor, Rusya'nın gücünü de kontrol altına almaya, Karadeniz bölgesindeki enerji tekelini kırmaya çalışıyor.ABD yönetimi, Rusya'da ve Rusya tarafından kontrol edilen eski SSCB ülkelerinde çıkarılan gaz ile petrolün, dünyaya Rusya tarafından doğrudan ulaştırılmasını önlemek istiyor. Rusya'dan "doğrudan" iki isteğimiz var. Rusya'nın (1) Bize doğalgazı ucuz satmasını, doğalgaz akımında güvence sağlamasını, (2) Karadeniz kıyılarından dünya pazarına taşınacak petrolü, gemilerle Boğazlardan geçirecek yerde, boru hatlarıyla Ege'ye veya Akdeniz'e akıtmasını istiyoruz. ABD yönetimi Türkiye'yi kullanabileceği varsayımıyla Rusya
Olayların içinden Kabotaj, bir devletin kendi limanları arasında yük ve yolcu taşıma hakkıdır. 20 Nisan 1926 tarihinde TBMM'de kabul edilen bir kanunla Türklere ait olmayan gemilerin Türkiye sahillerinde yük ve yolcu taşımaları yasaklanmıştır.Lozan Barış Antlaşması'nın Ticaret Mukavelesi yerli ve yabancı gemilere eşitlik ilkesi getirmişse de taraf devletlerin deniz ulaşımı ve balıkçılığını ve kendi gemileriyle sınırlı tutabilme hakkına dayalı olarak Türkiye "Kabotaj Kanunu"nu çıkarabilmiştir.Kabotaj Kanunu'na göre yabancı bayraklı gemiler Türkiye'ye sadece yolcu ve yük getirir. Türkiye'den sadece yük ve yolcu götürür. Bizim limanlarımızın birinden öbürüne yük ve yolcu taşıyamaz.İyi de...Yabancıların yapamadığı bu işi biz kendi gemilerimizle yapabiliyor muyuz? Bu işi çok iyi başardığımız için mi 81 yıldır her 1 Temmuz'da "bayram yapıyoruz"? 1 Temmuz'ları 1935'ten bu yana "Kabotaj Bayramı" olarak kutladık. Denizcilik Müsteşarlığı karar verdi. Bu yıldan itibaren 1 Temmuz'lar "Denizcilik Bayramı" olacak. Ne yazık ki 8.337 km'lik kıyı şeridimizi 81 yıldır mal ve insan ulaşımı için kullanamıyoruz.Üzülünecek olan şu: Bir zamanlar Akdeniz'de Türk bayraklı yolcu gemilerimizle öne
Olayların içinden Türklerin Batılılar hakkındaki görüşleri böyle de Doğulular için farklı mı? 100 Türkün 78'i İran'ı sevmiyor. 100 Türkün 95'i Usame bin Ladin'i beğenmiyor. Türk halkı, tanımadığı halde, Çin'den bile nefret ediyor. Her 100 Türk'ün 75'i Çin'i sevmiyor.Bunları kim belirlemiş? ABD merkezli Pew araştırma grubu her yıl 47 ülkede kamuoyunun değişik ülkeler hakkındaki görüşünü araştırıyor ve yıllar itibariyle kamuoyunun görüşündeki değişimleri değerlendiriyormuş. Bu bilgilerin kaynağı işte bu araştırma grubu.Türkiye'de 931 kişiyle görüşüldüğü ve de bu neticelerin elde edildiği bildiriliyor. 100 Türkün 83'ü Amerika'yı sevmiyor. 100 Türkün 73'ü Avrupa Birliği'ne olumsuz bakıyor. 100 Türkün 90'ı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i sevmiyor. 100 Türkün 90'ı Almanya Başbakanı Angela Merkel'i düş düşmanı görüyor.100 Türkün 96'sı İsrail'den hoşlanmıyor. Bu ankette ortaya konulan abartılı sonuçları olduğu gibi kabul etmek zor ama... Gene de bir gerçek var. Biz hiçbir ülkeyi sevemez hale geldik. Her ülkeyi düşman, o ülkelerde yaşayanları kötü görüyoruz.Acaba biz başka ülkeleri neden sevmiyoruz? Acaba her ülkeyi neden düşman görmeye başladık? Acaba neden her ülkenin Türkiye'nin