Olayların içinden Bugün yeni binasının açılışı yapılacak.Vehbi Koç Vakfı, İstanbul'da Osmanlı döneminde Amerikalıların açtığı ve bağışlarla yaşayan hastaneyi kapanmak üzere iken devraldı. Koç ailesinin vakfa aktardığı paralarla yaşattı, büyüttü, Türkiye'nin en iyi hastanelerinden biri haline getirdi.Bu, Koç ailesinin sosyal sorumluluk projelerinden sadece biridir.Vehbi Koç'un vakıf kurarak ve Ankara'da ilk özel öğrenci yurdunu açarak başlattığı hizmet zincirinin, Koç Lisesi, Koç Üniversitesi, Sadberk Hanım ve Rahmi Koç müzelerinin yanında önemli bir halkasıdır.VKV Amerikan Hastanesi'nin özelliği, kâr amacı gütmeyen, tersine vakıf kaynaklarıyla desteklenen bir sağlık kuruluşu olmasıdır.Yeni binasıyla birlikte 60 bin metrekare (60 dönüm) kapalı alana sahip hale geldi. 300 hasta odası, 66 yataklı yoğun bakım bölümü, 13 ameliyathanesi var. Tabii ki hastanede bina önemli ama, hastaneyi hastane yapan önce tıp personelinin bilgi ve becerisi, sonra da çağdaş tıp ekipmanlarına sahip olmasıdır. Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi 180 milyon dolarlık yatırımla büyütüldü, yenilendi. Hastanede halen tıbbın 38 uzmanlık dalında 439 uzman hekim 1.136 sağlık personeli 24 saat hizmet veriyor.
Olayların içinden Gazetelere yansıyan haberlere göre Alman hükümeti Berlin'de bir "Yabancı Sermayeyi Denetleme Dairesi" oluşturacak. Bu daire, ülke yararını göz önüne alarak gerektiğinde, yabancı sermayenin Alman bankalarına, sanayi kuruluşlarına iştirakini, hisse senedi alımlarını, sabit sermaye yatırımlarını, gayrimenkul edinmelerini engelleyebilecek.Alman hükümetinin sözcüsü Ulrich Wilhelm'in, "ABD ve Fransa'da mevcut olan yabancı yatırımları denetleme sistemleri benzerinin Almanya'da da kurulmasına çalışılacağı"nı söylediği belirtiliyor.Almanların örnek aldıkları Amerikan sisteminde yabancı sermaye denetimini Hazine Bakanlığı şemsiyesi altında faaliyet gösteren "Committee on Foreign Investments in the U.S." (CFIUS) yürütüyor. Alman hükümeti, Almanya'daki önemli kuruluşların yabancıların eline geçmesini, sahibi belirsiz fonların, Rus, Çin ve Arap sermayesinin Almanya'nın kilit kuruluşlarını satın almalarını önlemek için, ABD ve Fransa'daki uygulamaları örnek alarak önlem almaya başladı. CFIUS'un başkanlığını Hazine Bakanı yapıyor. Komitede 12 bakanlık ve kamu kuruluşunun temsilcisi var. Komite, ABD'de yabancı sermayenin yapacağı yatırımlar kadar, Amerikalıların başka ülkelerde
Olayların içinden Bizim eski solcular efkâr bastığında afyonlu olduğu rivayet edilen Dimitrikopulos şarabını, Tekel'in Güzel Marmara şarabını içer, Birinci veya Asker sigarası tüttürerek "vatanı kurtarmayı tartışırdı".Bizden sonraki ara kuşak Kavaklıdere'nin en ucuz şarabı olan Yakut'a terfi etti. Özentiyle, Fransız solcularının tüttürdüğü kaçak Gitane ve Gauloise sigaralarını içti.Ahmet Hakan'ın Hürriyet'teki yazısından öğreniyoruz ki şimdilerde bizin eski kalemiz CHP'nin yeni karargâhındaki solcular piyasada dolar veya euro ile satılan Fransız, İtalyan ve Amerikan şaraplarını içiyor. Havana purosu tüttürüyor...Küreselleşen dünyada CHP solculuğundaki bu değişimi herhalde alkışlamamız gerekecek. Bizim kuşağın solculuğu "CHP solculuğu" idi... Onun ötesi, tehlikeli bölge olan "komünistlik"ti Ahmet Hakan, CHP merkezindeki yemeği anlatıyor: "Nefis Akçaabat köftesiyle yerli bir vurgu yapılırken, limonlu karidesle partinin Batılı ve çağdaş yüzüne gönderme yapılıyordu. Laik parti imajını belirleyen unsurlar ise içkilerde ortaya çıkıyordu. Kırmızı şarapta Fransız Chateaux Neuf Du Pape'ı ile İtalyan Brunello di Montepulciano tercih edilirken, beyaz şarapta Amerikan Twin Oax Chardonnay'da
Olayların içinden Ortaöğretimdeki her erkek öğrenci içi 28 YTL, her kız öğrenci için 39 YTL ödüyoruz.Bu paraları babalarına vermiyoruz. Neden? Çünkü başka yerlere harcarlar. Her ay tıkır tıkır banka hesaplarına yatırıyoruz. (Bu paraları AKP mi ödüyor? Bütçeden devlet mi ödüyor? Ben anlayamadım.)Dikkat edin. Bir çocuğa değil. Kaç çocuk olursa olsun. Fazla çocuk olursa da veririz. Biz milletin nüfusunun azalmasından yana değiliz. Otuz yıl sonra nüfusumuz yaşlanırsa, Avrupa'dan işçi mi getireceğiz?Dünyanın en güçlü ülkeleri Çin'in Hindistan'ın da nüfusu fazla. Ama çare üretiyorlar. Biz de üreteceğiz. (Bu AKP'nin nüfus politikası mı yoksa devletin politikası mı değişti? Ben anlayamadım.) Sayın R. T. Erdoğan, AKP mitingine katılan otuz bin dolayındaki Elazığlıya önce çocuk yardımlarını anlattı. "İlköğretimdeki her erkek öğrenci için ayda 18 YTL, her kız öğrenci için 22 YTL ödüyoruz. Bugüne kadar nüfus artışını frenlemeye çalıştık. Rızkını düşünmedikten sonra doğur doğur bırak ortaya politikasıyla 1941'de 17.9 milyon olan nüfusumuz 1971'de 35.2 milyon oldu. Otuz yılda ikiye katlandı, 2001'de 68.3 milyona çıktı. Her yıl 1 milyona yakın artışla (Elhamdülillah) şimdi olduk 73.8 milyon.
Olayların içinden Eski yıllarda politikacılar da bunu yapardı. Çünkü partilerin ocak, bucak teşkilatları vardı. Milletvekili adaylarını önseçimle şehrin partilileri belirlerdi. Bu nedenle milletvekilleri de halka yakın olmaya çalışırdı. Şimdilerde halk milletvekillerinin yüzünü görmek bir yana ismini bile bilmiyor. Milletvekilleri, partililer, bakanlar, başbakan şehirlere "törenlere katılmak" için geliyor. Koskocaman heyetler halinde, konvoylar halinde dolaşılıyor. O zaman kahvedeki, sokaktaki, evdeki insanı dinleme imkânı ortadan kalkıyor. Sadece menfaati olanların gelenlere hoş görünmek için anlattıklarına göre değerleme yapılıyor.Elazığ ve Malatya'da bu gerçeği yaşayarak gördüm. Çarşıda, pazarda bana anlatılanları miting için bu şehirleri ziyaret eden Erdoğan ve "Dava arkadaşı Gül", duymadı, öğrenemedi.Onlar sadece meydanlarda toplanan kalabalığa bakarak içlerini boşalttı. Sadece mesaj verdiler. Hiçbir mesaj alamadılar.Çünkü beraberlerindeki "mutat zevat" ile gümbür gümbür geldiler, gümbür gümbür ayrıldılar. Kalabalığın coşkusuna bakarak "Ohooo... Her şey iyi... Halkımız hayatından memnun... Tersini söyleyenler halt etmiş!" dediler. Geçen hafta sonu Elazığ ve Malatya'da AKP
Olayların içinden Mustafa Alçiçek, "Eyvah" dedi, "Helikopterler gene şehit veya yaralı getiriyor."Gökte helikopter göründüğünde Elazığlıların yüreği ağızlarına geliyor. Yürekleri cızz ediyor. Çünkü Harput Tepesi'nin hemen eteğinde Elazığ Askeri Hastanesi var. Helikopterin gökte görünmesi demek çatışmada şehit düşen veya yaralanan bir Silahlı Kuvvetler mensubunun hastaneye getirilmesi demek...AKP seçim mitingi öncesi öğle saatlerinde Gökçe Gül ve Coşkun Kamaç ile Kapalıçarşı'da Nevzat Kızılelma'nın "Tava Fırını"na uğradık. Kapalıçarşı esnafı öğle saatlerinde bu fırında tava pişirtiyor veya pide yaptırıyor. Kürekçi Mehmet Usta, "Hocam, esnafın durumunu anlamak için pişirtmek için getirdiği tavanın içindeki ete bakacaksın. Eskiden sebzenin üzerine 3 kg kuşbaşı et konulurdu. Şimdilerde yarım kilo et koyabiliyorlar. Bazıları etsiz sebze tavası getiriyor. Bazısı da ipe dizilmiş yeşil dolmalık biberi fırınlatarak ekmekle yiyor" diyor.Biz taze yağlı Elazığ peyniriyle pide yaptırdık. Elazığ pidesinin özelliği peynirin üzerine tozşeker serpilmesi. Elazığ'ın DP'li (DYP'li) Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu geniş yollar açmış. Yolların etrafında yaya kaldırımları yapmış. Yolları
Olayların içinden Herkesin peşinde olduğu çiniler 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar İznik'te yapılan çiniler. İznik'te çini ilk defa 14. yüzyılda Sultan Orhan Camii'nin mihrabında kullanılmış. Daha sonra İznik çini yapımcıları Osmanlı sarayının himayesinde, sarayları, camileri çiniyle bezemiş. Çini tabaklar, su kapları yapmış. 17. yüzyıldan sonra saray güç kaybetmeye başlayınca çiniciler himaye edilmez olmuş. İznik'teki çini atölyeleri de geride hiçbir belge ve iz bırakmadan yok olmuş.1993 yılında Prof. Dr. Işıl Aybaygil'in önderliğiyle kurulan İznik Vakfı, İstanbul Üniversitesi'nin, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin ve TÜBİTAK'ın desteğiyle üç yüz yıl sonra, "İznik çini" tekniğinin sırlarını araştırarak, bularak, eski teknikle İznik çinisini üretmeyi başarmış. İznik çinisi bütün dünyada değer verilen sanat eseri. Neden eski "İznik çinileri" çok çok değerli? Neden herkes onların peşinde? Prof. Aybaygil, "Büyük bir araştırma-geliştirme çabasıyla, yıllar önceki İznik çinisinin nasıl yapıldığını öğrendik. Hamurundan, boyalara ve sırra kadar her aşamada kullanılan malzemenin ve çiniyi pişirme tekniğinin özelliği var" diyor.İznik çinisinin hammaddesi toprak değil. Porselen tabaklardaki
Olayların içinden 14 bankamızı yabancılar satın aldı. Bankacılıkta yabancı payı yüzde 42'ye yükseldi. Banka sistemi ekonomide çarkları yağlayan mekanizmadır. Çarklar düzgün yağlanmazsa üretim de tüketim de aksar. Ekonomi büyümez. Bankacılıkta yabancı payı yüzde 42 oldu ama, şimdilik bu kadar... Çünkü ülkeye gelen dev bankaların karşısında yerli bankaların rekabeti sürdürme, pazar paylarını koruma şansı çok az. 50 sigorta şirketimizin 29'unu yabancılar satın aldı. Sigorta piyasasının yüzde 41'i yabancıların kontrolüne girdi. Sigorta sistemi bireysel tasarrufları kurumsal fona, yatırıma dönüştüren mekanizmadır. Borsada işlem gören hisse senetlerinin yüzde 70'i yabancıların portföyüne girdi. Hisseyi elinde bulunduran, şirketin kârını cebine koyar. Kârlar yabancıların cebine girecek. Her yıl yurtdışına çıkarılacak. O gidiyor, bu gidiyor... Sonunda bir de bakacağız, elimizde bir şey kalmamış... Kalmadı bile! Hazine bonoları ve tahvillerinin yüzde 23'ü yabancıların portföyünde. Bunların yüksek reel faizi yabancıların cebine giriyor. Yurtdışına çıkarılıyor. İstanbul Sanayi Odası her yıl 500 büyük sanayi kuruluşuyla ilgili bilgileri yayımlıyor. Son açıklamalara göre, Türkiye'deki 500