Kömür bizim kömürümüz. Döviz ödemiyoruz. Maliyeti düşük. Doğalgazı ithal ediyoruz. Döviz ödüyoruz. Maliyeti yüksek. Yerli kömür enerjisinin kilovat saatindeki girdi maliyeti 2 - 3 cent iken, ithal doğalgaz yakıtının girdi maliyeti (şimdilik) 4 - 6 cent.Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, enerjide yerli kömür kullanımının faziletini anlatmak için çabalıyor. Yayınlar yapıyor. Yönetim Kurulu Başkanı İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Güven Önal diyor ki, "Türkiyenin doğalgaza dayalı elektrik üretiminden hızla vazgeçmesi ve en güvenilir kaynağı olan kömüre dönmesi gerekir. Dünyada elektrik enerjisi üretiminde doğalgaz kullanımı payı yüzde 17.4tür. Doğalgaza sahip ülkelerde bile Türkiye gibi yüzde 47 oranında doğalgaza bağımlılık görülmüyor. Dünyada kömür payı yüzde 56 iken kömür ülkesi Türkiyede bu pay yüzde 15e düşürülüyor." Prof. Önalın tavsiyesi 2020 yılına kadar elektrik üretiminde kömürün payını yüzde 50ye yükseltecek yatırım politikalarının benimsenmesi.Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfından aldığım bilgilere göre, 2001 yılında toplam kömür üretimimiz 67 milyon ton. Bunun yüzde 80inini kamu kuruluşları gerçekleştirdi. Üretim 2002 yılında 60 milyon tonun altına
<#comment>#comment> Elektrik üretiminde yerli kömürün payı 1998 yılında yüzde 40 iken 2002 yılında yüzde 22’ye düşürüldü. 2003 yılında elektrik üretiminde kömürün payının yüzde 15’e ineceği, elektriğin yüzde 47’sinin doğalgazla üretileceği tahmin ediliyor.
Kömür bizim kömürümüz. Döviz ödemiyoruz. Maliyeti düşük. Doğalgazı ithal ediyoruz. Döviz ödüyoruz. Maliyeti yüksek. Yerli kömür enerjisinin kilovat saatindeki girdi maliyeti 2 - 3 cent iken, ithal doğalgaz yakıtının girdi maliyeti (şimdilik) 4 - 6 cent.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, enerjide yerli kömür kullanımının faziletini anlatmak için çabalıyor. Yayınlar yapıyor. Yönetim Kurulu Başkanı İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Güven Önal diyor ki, "Türkiye’nin doğalgaza dayalı elektrik üretiminden hızla vazgeçmesi ve en güvenilir kaynağı olan kömüre dönmesi gerekir. Dünyada elektrik enerjisi üretiminde doğalgaz kullanımı payı yüzde 17.4’tür. Doğalgaza sahip ülkelerde bile Türkiye gibi yüzde 47 oranında doğalgaza bağımlılık görülmüyor. Dünyada kömür payı yüzde 56 iken kömür ülkesi Türkiye’de bu pay yüzde 15’e düşürülüyor." Prof. Önal’ın tavsiyesi 2020 yılına kadar elektrik üretiminde kömürün payını yüzde 50’ye
Genelkurmay Başkanımız, halkın yüzde yüzü savaşa karşıdır diyor ama, geliniz görünüz ki, "piyasalar", "Amerikan muhibleri" ve de "mütareke basını" tezkere reddedildiği için, "üzüm üzüm" üzülüyor. Bu çevrelerin ümidi tezkerenin tekrar Meclise gönderilmesi ve savaş kararının çıkması. Belki halktan utandıkları için, açık açık savaş istiyoruz demiyorlar da, tezkere Meclisten geçmeli diyerek dolaylı olarak bekleyişlerini ortaya koyuyorlar. Genelkurmay Başkanımız Hilmi Özkök, dün açıklama yaptı. "Savaşa halkın yüzde 94ü hayır dedi, deniliyor. Bu yanlıştır. Savaşa halkın yüzde yüzü hayır demiştir. Ve karşıdır." Tezkere ümidi şahlandırdı Tezkere ikinci defa TBMMden geçmese, Meclis savaş kararı vermese ve bütün bunların sonunda borsa çökse, acaba ne olur? Acaba, ülkenin savaşa girmesinin getireceği zarar ile borsanın çökmesi halinde karşılaşılacak zarar ne ölçüdedir?Borsanın önemini kimse inkar edemez. Borsanın tasarrufları yatırıma ve üretime kanalize etme fonksiyonunu kimse küçümseyemez. Ama bizde, son üç yıldır borsa, tasarrufları yatırıma ve üretime yönlendirme fonksiyonunu kaybetti. Daha önce borsaya intikal etmiş kağıtlar üzerinde, bir spekülasyon pazarı haline geldi. Borsada,
<#comment>#comment> Genelkurmay Başkanımız Hilmi Özkök, dün açıklama yaptı. "Savaşa halkın yüzde 94’ü hayır dedi, deniliyor. Bu yanlıştır. Savaşa halkın yüzde yüzü hayır demiştir. Ve karşıdır."
Genelkurmay Başkanımız, halkın yüzde yüzü savaşa karşıdır diyor ama, geliniz görünüz ki, "piyasalar", "Amerikan muhibleri" ve de "mütareke basını" tezkere reddedildiği için, "üzüm üzüm" üzülüyor. Bu çevrelerin ümidi tezkerenin tekrar Meclis’e gönderilmesi ve savaş kararının çıkması. Belki halktan utandıkları için, açık açık savaş istiyoruz demiyorlar da, tezkere Meclis’ten geçmeli diyerek dolaylı olarak bekleyişlerini ortaya koyuyorlar.
Özellikle borsanın kaderini savaşa bağlaması, şaşkınlık yaratıyor. Tezkerenin Meclis’ten geçme olasılığı, borsacıları şahlandırıyor. Tezkerenin geçmemesi, Türkiye’nin savaşa bulaşmaması olasılığı ortaya çıkınca, borsacılar "battık" diye telaşa düşüyor. Nedir bu tezkere ve savaş bekleyişinin ardında yatan? ABD’den gelecek 6 milyar dolarlık hibe veya, hibe yerine gelecek 30 milyar dolarlık kredi, dar bir çevrenin iştahını kabartıyor. Bu dar çevrenin düşüncesi, bu parasal imkanın Türkiye’nin ekonomik çöküşünü erteleyeceği, spekülatif hareketlerin bir süre
Pazartesi sabahı taksiye bindim. Radyo açık. Sürücü, finans haberlerini izliyor... "Borsada fiyatlar yüzde 12 geriledi. Dolar 1 milyon 680 bin lira oldu..." diyerek sözü açınca, merakla sordum: "Hisse senediniz mi var? Dolarınız mı?" "Yok beyim" dedi. Hayatımda hisse senedi nedir görmedim. Bilmem... Doları da ne alırım, ne satarım... Ama alıştık işte... Sabahtan akşama kadar borsa ne olmuş, dolar ne olmuş, faiz ne olmuş radyodan onları dinliyorum... Moralim bozuluyor..." Sonra anlattı: "Ben Karabüklüyüm. Bizim köy 12 hane idi. Her hanenin büyükbaş, küçükbaş 200 - 300 hayvanı vardı. Şimdi 5 hane kaldı... Onların da sadece üçer beşer hayvanı var. Ben İstanbulda taksicilik yapıyorum... Başkaları başka yerde iş arıyor..."Dinlediklerimden etkilendim... Eve dönerken İstinyedeki balıkçımıza uğradım... "Abi, acaba dolar yarın 2 milyon lira olur mu?" diye sordular. "Dolar borcunuz var da ondan mı korkuyorsunuz?" dedim. "Yok abi" diye cevapladılar... "Bu sabah doların fiyatı çıkacak dediler. Sıraya girdik. Döviz büfesinden zorla 1 milyon 800 bin liraya dolar satın aldık... Akşama dolar 1 milyon 650 bin liraya düştü... Yarın dolar 2 milyon liraya yükselsin de, satalım, zarar etmeyelim
<#comment>#comment> Zenginliğin, refahın kaynağı üretimdir. Biz üretimi unuttuk. Paradan para kazanarak zengin olacağımız ve de refaha kavuşacağımız hayali ile çırpınıp duruyoruz. Birtakım insanlar sabah kalkıyor, bütün gün parasını oradan oraya taşımaktan helak oluyor. Bunu yapmayanlar da yapanları izlemekten yorgun düşüyor.
Pazartesi sabahı taksiye bindim. Radyo açık. Sürücü, finans haberlerini izliyor... "Borsada fiyatlar yüzde 12 geriledi. Dolar 1 milyon 680 bin lira oldu..." diyerek sözü açınca, merakla sordum: "Hisse senediniz mi var? Dolarınız mı?" "Yok beyim" dedi. Hayatımda hisse senedi nedir görmedim. Bilmem... Doları da ne alırım, ne satarım... Ama alıştık işte... Sabahtan akşama kadar borsa ne olmuş, dolar ne olmuş, faiz ne olmuş radyodan onları dinliyorum... Moralim bozuluyor..." Sonra anlattı: "Ben Karabüklüyüm. Bizim köy 12 hane idi. Her hanenin büyükbaş, küçükbaş 200 - 300 hayvanı vardı. Şimdi 5 hane kaldı... Onların da sadece üçer beşer hayvanı var. Ben İstanbul’da taksicilik yapıyorum... Başkaları başka yerde iş arıyor..."
Dinlediklerimden etkilendim... Eve dönerken İstinye’deki balıkçımıza uğradım... "Abi, acaba dolar yarın 2 milyon lira olur mu?" diye sordular.
Sabah sabah, endişe ile yola çıktım. Döviz büfelerini, bankaları gözledim. Gördüm ki halkta panik yok, rahatladım. Mısırçarşısından Mahmutpaşaya, oradan Tahtakaleye, oradan Kapalıçarşıya yürüdüm. Tahtakale sokak borsasında ayakçıların alım satımlarını izledim. Sokaklar alışveriş yapan insanlarla doluydu. Öğle saatlerinde, 2003 yılı bütçesi ile tasarruf ve gelir artırıcı tedbirler açıklandı. Ne gezdiğim dükkanlardaki esnaf, ne bindiğim taksilerin şoförleri ve ne de halkımız bunlara tepki vermedi. Ofise döndüm. TVde konuşmaları dinledim. Yorumcular, felaketten söz ediyordu!..Şubat ayı enflasyon oranları da açıklandıktan sonra, kendi kendime bir durum değerlemesi yaptım:(1) TBMMden savaş kararı çıkacağı ve ABDden hemen döviz geleceği varsayımına göre oluşmuş dengelerden tamamen farklı bir tabloya yumuşak geçiş gerçekleşmektedir. (2) İstikrar programının uygulanacağı, IMF ile uyumun sürdürüleceği konusunda dış ve iç piyasalara mesaj verilmektedir. (3) Bütçe istikrar tedbirlerinin uygulanmasını aksatmayacak biçimde hazırlanmıştır. (4) IMFnin ısrarı ile, hükümetin almak zorunda kaldığı tedbirler halkı sıkıntıya sokacaktır ama, ekonominin genel dengesinin korunmasına yardımcı
<#comment>#comment> Dün bir şey olmadı ya... Durum iyi demektir. ‘elaket tellalları’ kriz bekliyordu. TBMM harp kararı veremedi. ABD ile aramız bozulacak, ABD döviz göndermeyecek, IMF ile kavga çıkacak, 2003 yılı bütçesi bağlanamayacak, istikrar programı uygulamasına son verilecek, diyerek halkımızın bankalara ve döviz büfelerine saldıracağı ve döviz fiyatının 2 milyon lirayı aşacağı endişesi vardı. Ama halk tahrike kapılmadı, söylenene kanmadı. Spekülatörler ortalığı karıştırdı. Döviz fiyatı çıkar gibi oldu ama, normal rakamlarda istikrar buldu. Borsada zaten spekülatörler hakim idi. Bono faizleri zaten oynayıp duruyordu.
Sabah sabah, endişe ile yola çıktım. Döviz büfelerini, bankaları gözledim. Gördüm ki halkta panik yok, rahatladım. Mısırçarşısı’ndan Mahmutpaşa’ya, oradan Tahtakale’ye, oradan Kapalıçarşı’ya yürüdüm. Tahtakale sokak borsasında ayakçıların alım satımlarını izledim. Sokaklar alışveriş yapan insanlarla doluydu.
Öğle saatlerinde, 2003 yılı bütçesi ile tasarruf ve gelir artırıcı tedbirler açıklandı. Ne gezdiğim dükkanlardaki esnaf, ne bindiğim taksilerin şoförleri ve ne de halkımız bunlara tepki vermedi. Ofise döndüm. TV’de konuşmaları dinledim. Yorumcular,