Tayyip Erdoğan, ya "kemikleşmiş düzen"in adamı olacak. Düzenin rüzgarına kapılacak, düzen nereye sürüklüyor ise gidecek... Ya da düzeni sarsacak. Düzene damgasını basacak.Düzeni sarsabilmesi, düzene damgasını basabilmesi için, (1) Ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını bilmesi, (2) Ekonomi bilgisi olması, (3) Bir yabancı dil bilmesi, dış dünyada olan biteni izleyebilmesi, dış dünya ile iletişim kurabilmesi, (4) Bürokrasiyi yönlendirebilmesi, (5) Üstün nitelikli kişilerden oluşan bir takıma sahip olması gerekir.Ben Tayyip Erdoğan olsam, ve de böyle bir pozisyonda başarılı olma sorumluluğu ile yola çıksam, her şeyden önce bir hoca bulur İngilizce öğrenirim. Kuran - ı Kerimi ezberleyecek hafızaya ve kısa sürede ülke yönetimini ele geçirecek zekaya sahip birinin, kısa sürede bir yabancı dil öğrenememesini aklım almıyor... Tayyip Erdoğan dönemi başlıyor. Ne uzunlukta olur bilinemez ama bir süre bu ülkenin kaderini Tayyip Erdoğan belirleyecek. Beyinler kullanılmıyor Demek ki, birinci adım yabancı dil öğrenmek. İkinci adım, üstün nitelikli ve deneyimli kişilerden oluşan bir takım kurmak... Bizde iyi yetişmiş deneyim sahibi ama "o bunun adamı, bu bunun adamı, o bizden, bu onlardan" diyerek
<#comment>#comment> Tayyip Erdoğan dönemi başlıyor. Ne uzunlukta olur bilinemez ama bir süre bu ülkenin kaderini Tayyip Erdoğan belirleyecek.
Tayyip Erdoğan, ya "kemikleşmiş düzen"in adamı olacak. Düzenin rüzgarına kapılacak, düzen nereye sürüklüyor ise gidecek... Ya da düzeni sarsacak. Düzene damgasını basacak.
Düzeni sarsabilmesi, düzene damgasını basabilmesi için, (1) Ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını bilmesi, (2) Ekonomi bilgisi olması, (3) Bir yabancı dil bilmesi, dış dünyada olan biteni izleyebilmesi, dış dünya ile iletişim kurabilmesi, (4) Bürokrasiyi yönlendirebilmesi, (5) Üstün nitelikli kişilerden oluşan bir takıma sahip olması gerekir.
Ben Tayyip Erdoğan olsam, ve de böyle bir pozisyonda başarılı olma sorumluluğu ile yola çıksam, her şeyden önce bir hoca bulur İngilizce öğrenirim. Kuran - ı Kerim’i ezberleyecek hafızaya ve kısa sürede ülke yönetimini ele geçirecek zekaya sahip birinin, kısa sürede bir yabancı dil öğrenememesini aklım almıyor...
Beyinler kullanılmıyor
Bu konularda "tevatür" çok. Ama işin aslını anlatan yok.Geçen hafta Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe ve Ege Cansenin "Eko - diyalog" programına ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan konuk oldu. Ege Cansen ABDnin savaş yardımı hikayesinin ne olduğunu sualleri ile açıklığa kavuşturdu. Ali Babacanın anlattıklarına göre,(1) ABDden Türkiyeye nakit olarak para gelmesi söz konusu değil.(2) TBMMnden "savaş kararı çıksa bile" ABDden nakit para gelmeyeceği için "Tezkere Vergileri" denilen vergiler ABDnin savaş yardımının alternatifi değil.Ali Babacanın anlatımına göre "savaş yardımı hikayesi"nin aslı şöyle:(l) ABD yönetimi Türkiye için 2 milyar dolarlık bir hesap açacak. Türkiyeye verilecek askeri araç, gereç, silah ve mermi bedelleri bu hesaba yazılacak. Fatura toplamı 2 milyar doları bulunca hesap kapatılacak. Böylece eski veya yeni, kullanılmış veya kullanılmamış 2 milyar dolar değerindeki askeri malzeme Türkiyeye hibe edilmiş olacak.(2) Geldik "yardım hikayesi"nin en karışık bölümünün anlatımına... n Mevcut şartlarda Türkiyenin dışarıdan borçlanması güç. Borçlansa bile vade kısa, faiz oranı yüksek olur. Başka ülkeler yılda yüzde 3 faiz ve uzun vade ile para bulurken Türkiye yıllık
<#comment>#comment> TBMM’den "savaşa evet" kararı çıktığında ABD’nin Türkiye’ye 2 milyar dolar hibe 4 x 7 = 28 milyar dolar kredi yardımı yapacağı, Irak’a ilk bomba düştüğünde paraların geleceği hikayesinin aslı nedir? Gerçekten ABD böyle bir parayı verecek mi? Verecek ise nereden verecek, nasıl verecek? Tezkere ilk müzakerede TBMM tarafından kabul edilse idi bu paralar hemen geleceği için, acaba halkımızın sırtına "Tezkere Vergisi" denilen ek vergiler binmeyecek mi idi?
Bu konularda "tevatür" çok. Ama işin aslını anlatan yok.
Geçen hafta Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe ve Ege Cansen’in "Eko - diyalog" programına ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan konuk oldu. Ege Cansen ABD’nin savaş yardımı hikayesinin ne olduğunu sualleri ile açıklığa kavuşturdu. Ali Babacan’ın anlattıklarına göre,
(1) ABD’den Türkiye’ye nakit olarak para gelmesi söz konusu değil.
(2) TBMM’nden "savaş kararı çıksa bile" ABD’den nakit para gelmeyeceği için "Tezkere Vergileri" denilen vergiler ABD’nin savaş yardımının alternatifi değil.
Ali Babacan’ın anlatımına göre "savaş yardımı hikayesi"nin aslı şöyle:
Soğuk havaya rağmen her şey nefisti... Vitali Hakkonun yıllar süren gayreti sonuç vermiş, hayali gerçekleşmişti. Beyoğlu yaşıyordu... Ama o müzik sesi yok mu? Sağlı sollu sıralanan dükkanların bazılarının vitrinlerini kaldırmışlar. Dükkanlar işporta tezgahı haline dönüşmüş. Bu tür dükkan sahipleri müşteri çekmek için müzik çalarlarına plağı koymuşlar. Sesi sonuna kadar açmışlar. Sağdan soldan yükselen sesler insanı çıldırtacak!..Ey İstanbulun yeni Valisi, yeni Emniyet Müdürü... Bir gün lütfedip İstanbulun Büyükşehir ve Beyoğlu Belediye başkanları ile birlikte şu "Cadde - i Kebir"de bir defacık olsun yürüyünüz. Belki çarpıklık sizi de rahatsız eder. Vitrinsiz dükkanlara vitrin zorunluluğu getirir, müzik kirliliğine de son verdirirsiniz... Para da istemez... Bedavadan alkış alırsınız... Dün Beyoğlu cıvıl cıvıldı... Tünele kadar ki cadde o kadar kalabalıktı ki, yolda yürürken kendimi belediye otobüsünde ön kapıdan arka kapıya ilerleyen bir yolcu gibi hissediyordum. Beyoğlunu dolduranlar orta yaş ve orta gelir grubunun altındaki kızlar erkekler, hanımlar beylerdi... Ak Sanatta Taktakın sergisi var Sonra Galatasaraydaki Yapı Kredi Sanat Galerisine gittim. Burada Osmanlı saray
<#comment>#comment> Dün Beyoğlu cıvıl cıvıldı... Tünel’e kadar ki cadde o kadar kalabalıktı ki, yolda yürürken kendimi belediye otobüsünde ön kapıdan arka kapıya ilerleyen bir yolcu gibi hissediyordum. Beyoğlu’nu dolduranlar orta yaş ve orta gelir grubunun altındaki kızlar erkekler, hanımlar beylerdi...
Soğuk havaya rağmen her şey nefisti... Vitali Hakko’nun yıllar süren gayreti sonuç vermiş, hayali gerçekleşmişti. Beyoğlu yaşıyordu... Ama o müzik sesi yok mu? Sağlı sollu sıralanan dükkanların bazılarının vitrinlerini kaldırmışlar. Dükkanlar işporta tezgahı haline dönüşmüş. Bu tür dükkan sahipleri müşteri çekmek için müzik çalarlarına plağı koymuşlar. Sesi sonuna kadar açmışlar. Sağdan soldan yükselen sesler insanı çıldırtacak!..
Ey İstanbul’un yeni Valisi, yeni Emniyet Müdürü... Bir gün lütfedip İstanbul’un Büyükşehir ve Beyoğlu Belediye başkanları ile birlikte şu "Cadde - i Kebiröde bir defacık olsun yürüyünüz. Belki çarpıklık sizi de rahatsız eder. Vitrinsiz dükkanlara vitrin zorunluluğu getirir, müzik kirliliğine de son verdirirsiniz... Para da istemez... Bedavadan alkış alırsınız...
Ak Sanat’ta Taktak’ın sergisi var
Gelelim Beyoğlu’ndaki sergilere...
Bu tabloda bankaların mali ve mali olmayan tüm iştirakleri dışındaki faaliyetlerini gösteren rakamlar verilmektedir.Yedi bankanın 2002 yılı bilançolarındaki değerler toplu olarak şöyledir:(1) Yedi bankanın toplam özkaynağı, yıl içinde yüzde 29 oranında reel artış göstermiş, 13.2 katrilyon liraya yükselmiştir.(2) Yedi bankadaki toplam mevduat 2002 yılında 67.0 katrilyon liraya ulaşmıştır. Mevduat yıl içinde sadece yüzde 2 oranında artabilmiştir.(3) Bankaların özkaynaklarından ve mevduattan oluşan toplam kaynaklarından sadece 28.7 katrilyon lira krediye dönüşebilmiştir. Yedi bankanın 2002 yılında toplam kredilerindeki reel artış yüzde 26dır.(4) Bankalar kaynaklarının sadece 28.7 katrilyon lirasını kredi olarak değerlendirirken, tahvile ve bonoya 33.2 katrilyon yatırmıştır. Yedi bankanın tahvil ve bono stokunda bir yıl içinde reel olarak yüzde 31 oranında büyüme gerçekleşmiştir.(5) Yedi bankanın yedisi de enflasyondan arındırılmış 2002 yılı bilançolarında kar göstermiştir. Yedi bankanın toplam karı 2.506 trilyon lira, toplam özkaynaklarının yüzde 18.1 oranındadır.(6) Yedi bankanın takipteki kredi oranları yüzde 1.8 ile 15.5 oranı arasında farklılık göstermektedir. Akbankın toplam
<#comment>#comment> Bankalarımızın enflasyondan arındırarak düzenledikleri 2002 yılı bilançoları açıklanmaya başlandı. Hisse senetleri borsada işlem gördüğü için bugüne kadar bilançolarını açıklayan bankaların 2002 yılını nasıl geçirdiklerini ve ne durumda olduklarını gösteren bir özet tabloyu yazının altında bulacaksınız.
Bu tabloda bankaların mali ve mali olmayan tüm iştirakleri dışındaki faaliyetlerini gösteren rakamlar verilmektedir.
Yedi bankanın 2002 yılı bilançolarındaki değerler toplu olarak şöyledir:
(1) Yedi bankanın toplam özkaynağı, yıl içinde yüzde 29 oranında reel artış göstermiş, 13.2 katrilyon liraya yükselmiştir.
(2) Yedi bankadaki toplam mevduat 2002 yılında 67.0 katrilyon liraya ulaşmıştır. Mevduat yıl içinde sadece yüzde 2 oranında artabilmiştir.
(3) Bankaların özkaynaklarından ve mevduattan oluşan toplam kaynaklarından sadece 28.7 katrilyon lira krediye dönüşebilmiştir. Yedi bankanın 2002 yılında toplam kredilerindeki reel artış yüzde 26’dır.