İstanbulda gökdelen yapılacak arsa kalmadı

23 Şubat 2003

Maslak yolunun başında üç gökdelenli dev bir yapı var. Metro City diye adlandırılan, iki gökdeleni konut, bir gökdeleni işyeri, alt bölümü çarşı olarak planlanan ve inşa edilen yapıyı gezdim. Bu yapının koordinatörü Yüksek Mühendis Savcı Ekerden ve de Mimarı Doğan Tekeliden İstanbuldaki gökdelenler ile ilgili bilgi aldım.Gökdelen dediğimiz yüksek katlı binaların yapımı, 1852 yılında Otisin asansörü keşfetmesinden sonra mümkün olabilmiş. İstanbulda gökdelen değil de, yüksek katlı ilk bina 1974 yılında Vali Konağı sonunda yapılan YKB Emekli Sandığının 22 katlı binası. Bu binanın da mimarı Doğan Tekeli. Bugüne kadar Türkiyede yapılan en yüksek binalar ise Doğan Tekeli ile Avni Sisanın "avan projesini" yaptıkları 52 katlı İş Bankası gökdelenleri ile Mersin Meridyen Otel binası. İstanbulda Maslak yolunun sağında, solunda pıtrak gibi gökdelenler yükseldi. Önceleri yadırgadık, kısa süre sonra da İstanbulun olağan yapılanma şekli olarak, gökdelenleri benimsedik. Büyük kapalı alanları var Maslak yolunun sağında, solunda yer alan gökdelenler, kullanılabilir kapalı alanlarının büyüklüğü ile de önemli. 38 katlı Sabancı binasının 107 bin metrekare, 24 katlı YKB binasının 125 bin metrekare, 28

Yazının Devamı

İstanbul’da gökdelen yapılacak arsa kalmadı

23 Şubat 2003


<#comment> İstanbul’da Maslak yolunun sağında, solunda pıtrak gibi gökdelenler yükseldi. Önceleri yadırgadık, kısa süre sonra da İstanbul’un olağan yapılanma şekli olarak, gökdelenleri benimsedik.
Maslak yolunun başında üç gökdelenli dev bir yapı var. Metro City diye adlandırılan, iki gökdeleni konut, bir gökdeleni işyeri, alt bölümü çarşı olarak planlanan ve inşa edilen yapıyı gezdim. Bu yapının koordinatörü Yüksek Mühendis Savcı Eker’den ve de Mimarı Doğan Tekeli’den İstanbul’daki gökdelenler ile ilgili bilgi aldım.
Gökdelen dediğimiz yüksek katlı binaların yapımı, 1852 yılında Otis’in asansörü keşfetmesinden sonra mümkün olabilmiş. İstanbul’da gökdelen değil de, yüksek katlı ilk bina 1974 yılında Vali Konağı sonunda yapılan YKB Emekli Sandığı’nın 22 katlı binası. Bu binanın da mimarı Doğan Tekeli. Bugüne kadar Türkiye’de yapılan en yüksek binalar ise Doğan Tekeli ile Avni Sisa’nın "avan projesini" yaptıkları 52 katlı İş Bankası gökdelenleri ile Mersin Meridyen Otel binası.

Büyük kapalı alanları var
Maslak yolunun sağında, solunda yer alan gökdelenler, kullanılabilir kapalı alanlarının büyüklüğü ile de önemli. 38 katlı Sabancı binasının 107 bin

Yazının Devamı

Petrol fiyatındaki artış bizi üzecek

22 Şubat 2003

Varil fiyatındaki her 10 dolarlık artış, bizim yıllık petrol ihtiyacımızın büyüklüğüne göre, faturamızı yaklaşık 2.2 milyar dolar artırmaktadır. Açık anlatımıyla, variline 22.0 - 23.0 dolar yerine 2002de 32.7 dolar ödeseydik, petrol faturamız 4.2 milyar dolar yerine 6.4 milyar dolara yükselecekti.Bu kaba hesaba göre, yıllık 24.5 milyon ton tüketimde petrolün varil fiyatının 50 dolara çıkması halinde, Türkiyenin petrol faturası 9 milyar dolara yükselecek demektir. Bu ise, 2003 yılı faturasına göre yaklaşık 5 milyar dolarlık bir ek yüktür.Petrol fiyatındaki artış sadece ülkenin döviz faturasını yükseltmez. Petrol ekonominin temel girdilerinden biri olduğu için, her türlü mal ve hizmetin de fiyatını artırır.Halkımızın ana gıdası olan ekmekte, ekmek yapılan unda, buğdayda petrolün yükü var. Tarlayı sürmek için gerekli mazot, kullanılan ilaç, değirmencinin, nakliyecinin, fırıncının tükettiği akaryakıt, ekmeğin fiyatını belirliyor. Evlerde kaynayan tencerede petrolün yükü var. Tencereyi ısıtan gazda, tencerenin içine giren sebzede, bakliyatta, soğanda, patateste, petrolün yükü var.Petrol fiyatındaki artış çok kısa sürede halkın cebini etkiliyor. Fiyatların bir bütün olarak yukarıya

Yazının Devamı

Petrol fiyatındaki artış bizi üzecek

22 Şubat 2003


<#comment> 2002 yılında biz petrol ihtiyacımızı, variline ortalama 22.0 - 23.0 dolar, bir tonuna 170.0 dolar dolayında bir ödeme ile gerçekleştirdik. 24.5 milyon ton petrol ithal ettik. Bunun için de toplam 4.2 milyar dolar ödeme yaptık. Savaş olasılığı petrol fiyatlarını yükseltmeye başladı. Şimdilerde petrolün varili 33.5 dolara çıktı. Savaş olması halinde, petrolün varil fiyatının 50 dolara kadar yükselebileceği söyleniyor.
Varil fiyatındaki her 10 dolarlık artış, bizim yıllık petrol ihtiyacımızın büyüklüğüne göre, faturamızı yaklaşık 2.2 milyar dolar artırmaktadır. Açık anlatımıyla, variline 22.0 - 23.0 dolar yerine 2002’de 32.7 dolar ödeseydik, petrol faturamız 4.2 milyar dolar yerine 6.4 milyar dolara yükselecekti.
Bu kaba hesaba göre, yıllık 24.5 milyon ton tüketimde petrolün varil fiyatının 50 dolara çıkması halinde, Türkiye’nin petrol faturası 9 milyar dolara yükselecek demektir. Bu ise, 2003 yılı faturasına göre yaklaşık 5 milyar dolarlık bir ek yüktür.
Petrol fiyatındaki artış sadece ülkenin döviz faturasını yükseltmez. Petrol ekonominin temel girdilerinden biri olduğu için, her türlü mal ve hizmetin de fiyatını artırır.
Halkımızın ana gıdası olan

Yazının Devamı

Yaşadık!.. ABD bizi maaşa bağlıyor

21 Şubat 2003

Bu haber, Türkiyenin bundan sonraki yaşam biçiminin ne olacağını, basit çizgilerle anlatıyor. Bundan böyle, Türkiyede üretim yapılmayacak. Yapılamayacak. ABD bizi maaşa bağlayacak, ABDnin maaşlısı olarak yaşamımızı sürdüreceğiz.Irak savaşı dolayısıyla sadece Mersin Limanı kullanım dışı kalmıyor ki... Doğu ve Güneydoğu Anadoluda belli bölgeler, ABD askeri operasyon sahası haline geliyor. Buralarda hayvan otlatılamayacak, buğday yetiştirilemeyecek. Demek ki, hayvanını otlatamayanlar ile buğday yetiştiremeyenler de, ABD tarafından maaşa bağlanacak.Gelelim, ülkenin batı yanına... Ankaraya. Ankara, kamu finansman açığını kapatmak için ABDden hibe bekliyor. Kredi bekliyor. Ankara bu paralar ile ne yapacak? Maaş ödeyecek, ücret ödeyecek. Demek ki, dolaylı olarak, bundan böyle kamu çalışanlarını da ABD maaşa bağlamış oluyor.Dahası var. ABDden daha önce alınan askeri malzemelerle ilgili borçların silinmesi, askeri amaçlarla kullanılmak üzere malzeme ve para yardımı almamız söz konusu. Demek ki, silah konusunda da ABDye bağlanacağız. Kendi uçağını kendin yap, kendi gemini kendin yap, kendi silahını kendin yap gibi zahmetler bizim için söz konusu olmayacak.Biraz daha batıya doğru yaklaşalım.

Yazının Devamı

Yaşadık!.. ABD bizi maaşa bağlıyor

21 Şubat 2003


<#comment> ABD’nin Irak operasyonunda kullanmak istediği Mersin Limanı, deniz trafiğine kapandığından balıkçı barınağındaki 300 teknenin denize çıkamaması yasaklandı. Mersin’den Ali Şen’in verdiği ve dün Milliyet’te yayımlanan habere göre, ABD yönetimi bundan böyle denize çıkamayacak ve balık avlayamayacak olan tekne sahiplerine ayda 1 milyar lira ödeme yapacak.
Bu haber, Türkiye’nin bundan sonraki yaşam biçiminin ne olacağını, basit çizgilerle anlatıyor. Bundan böyle, Türkiye’de üretim yapılmayacak. Yapılamayacak. ABD bizi maaşa bağlayacak, ABD’nin maaşlısı olarak yaşamımızı sürdüreceğiz.
Irak savaşı dolayısıyla sadece Mersin Limanı kullanım dışı kalmıyor ki... Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da belli bölgeler, ABD askeri operasyon sahası haline geliyor. Buralarda hayvan otlatılamayacak, buğday yetiştirilemeyecek. Demek ki, hayvanını otlatamayanlar ile buğday yetiştiremeyenler de, ABD tarafından maaşa bağlanacak.
Gelelim, ülkenin batı yanına... Ankara’ya. Ankara, kamu finansman açığını kapatmak için ABD’den hibe bekliyor. Kredi bekliyor. Ankara bu paralar ile ne yapacak? Maaş ödeyecek, ücret ödeyecek. Demek ki, dolaylı olarak, bundan böyle kamu çalışanlarını da ABD maaşa

Yazının Devamı

Paralı evetin götürüsü, getirisinden çok olacak

20 Şubat 2003

Bütün bunlardan sonra TBMMden ne karar çıkar ise çıksın fark etmeyecektir. Hayır kararı çıksa bile "Türkiye istediği parayı alamadığından hayır diyor" görüşü yayılacaktır.(1) Dünya kamuoyu önünde tartışılan hibe ve kredi rakamları komik ölçüde küçük rakamlardır.(2) Türkiye bu hibeyi ve krediyi alsa bile sadece 2003 yılı finansman açığı kapanır. Gelecek yıllar Türkiye daha ciddi sorunlarla karşılaşır. Türkiyenin ihtiyacı bir yıllık hibe ve kredi değil, uzun dönemli finansmandır.Çoğu askeri alımlar için kullanılmak üzere alınacak hibeyi 2003 bütçesine gelir yazarak IMF ile anlaşmak çok basit bir çözüm. Açığı kapatmak, iç ve dış borcu döndürmek için alınacak özel kredi, bu yılı kurtarır ama, gelecek yıllardaki olağan kredi akışını kurutur. Savaşa evet demek için hibe ve kredi şartını ileri sürenler kendilerini mi kandırıyor, yoksa ABD yönetimi mi onları kandırıyor? ABD yönetimi Kongre kararı olmadan hurdaya ayrılmış savaş gemilerini bile satamıyor, hibe edemiyor. Kongre kararı olmadan ABD yönetiminin Türkiyeye hibe vermesi acaba nasıl mümkün olabilecek? ABD yönetimi doğrudan kredi veremeyeceğine göre, Türkiyeye krediyi hangi uluslararası kuruluş, hangi finans kurumu verebilecek?Çoğu

Yazının Devamı

Paralı ‘evet’in götürüsü, getirisinden çok olacak

20 Şubat 2003


<#comment> Türkiye’nin Irak savaşına "evet" veya "hayır" demesinin ötesinde "gittikçe çirkinleşen ve dünya üzerinde Türkiye’nin saygınlığının yok olmasına yol açacak" gelişmelerle karşı karşıyayız. Doğru veya yanlış dünya kamuoyuna "çirkin bir para pazarlığı" sergileniyor. Sergilenen tabloya göre "Türkiye Irak savaşına evet demek için para istiyor... İstediği parayı ABD’den koparabilmek için de kıvırtıp duruyor!.."
Bütün bunlardan sonra TBMM’den ne karar çıkar ise çıksın fark etmeyecektir. Hayır kararı çıksa bile "Türkiye istediği parayı alamadığından hayır diyor" görüşü yayılacaktır.
(1) Dünya kamuoyu önünde tartışılan hibe ve kredi rakamları komik ölçüde küçük rakamlardır.
(2) Türkiye bu hibeyi ve krediyi alsa bile sadece 2003 yılı finansman açığı kapanır. Gelecek yıllar Türkiye daha ciddi sorunlarla karşılaşır. Türkiye’nin ihtiyacı bir yıllık hibe ve kredi değil, uzun dönemli finansmandır.
Çoğu askeri alımlar için kullanılmak üzere alınacak hibeyi 2003 bütçesine gelir yazarak IMF ile anlaşmak çok basit bir çözüm. Açığı kapatmak, iç ve dış borcu döndürmek için alınacak özel kredi, bu yılı kurtarır ama, gelecek yıllardaki olağan kredi akışını kurutur. Savaşa

Yazının Devamı