Köy ekmeğinin iyisi Pariste

19 Şubat 2003

Ben harp kuşağındanım. 1944 yılında Bartında karne elimde, mısır koçanından yapılmış ekmeği almak için fırın önünde saatlerce sıra bekledim. Bir çuval kaçak un bulunduğunda, annemin evin arka bahçesindeki çamur fırında pişirdiği ekmeği yiyince bayram ederdim.Günümüzün kuşağı ne mısır koçanı ekmeğinin ne olduğunu ve ne de köy ekmeğinin tadını biliyor. Günümüzde köy ekmeği diye satılan ekmekler bile kimyevi maddelerle süngerleştirilmiş, mayasız, tatsız tutsuz ekmekler. Şu ülkede doğru dürüst ekmek yapan en büyük hayırı yapmış olacak. Türkiyeye döneceğimiz günden önceki gece Parisin Place de Maubert Mutualite denilen bölgesinde Rue de Monge isimli sokak üzerinde bulunan Kayserin fırınının önünde sıraya girdik. Parisli Füsuna göre Kayserin fırını Parisin en babayiğit ekmek fırını. Önemli lokantalar ekmeklerini buradan alırmış. Soğuk havada, fırının önündeki kaldırımda uzunan kuyruğa bakılırsa Parisliler de ekmeğin iyisinden anlıyor!... Yazması ayıp olacak ama, ben köy ekmeğine bayılırım... Mis gibi kokan kepekli undan yapılmış, sert ekmek özlemi ile yaşarım. Pariste Pain Polaine adı ile satılan, üç kiloluk yuvarlak somun ekmek, bizim eski köy ekmeklerine benzer. Herkes Paristen bir

Yazının Devamı

Köy ekmeğinin iyisi Paris’te

19 Şubat 2003


<#comment>

Türkiye’ye döneceğimiz günden önceki gece Paris’in ‘Place de Maubert Mutualite’ denilen bölgesinde Rue de Monge isimli sokak üzerinde bulunan ‘Kayser’in fırınının önünde sıraya girdik. Parisli Füsun’a göre ‘Kayser’in fırını Paris’in en babayiğit ekmek fırını. Önemli lokantalar ekmeklerini buradan alırmış. Soğuk havada, fırının önündeki kaldırımda uzunan kuyruğa bakılırsa Parisliler de ekmeğin iyisinden anlıyor!... Yazması ayıp olacak ama, ben köy ekmeğine bayılırım... Mis gibi kokan kepekli undan yapılmış, sert ekmek özlemi ile yaşarım. Paris’te ‘Pain Polaine’ adı ile satılan, üç kiloluk yuvarlak somun ekmek, bizim eski köy ekmeklerine benzer. Herkes Paris’ten bir şeyler getirir. Ben ise bavuluma iki somun ekmek koyar dönerim. Ekmekleri buzdolabında saklar, gıdım gıdım bir buçuk ay yerim.
Ben harp kuşağındanım. 1944 yılında Bartın’da karne elimde, mısır koçanından yapılmış ekmeği almak için fırın önünde saatlerce sıra bekledim. Bir çuval kaçak un bulunduğunda, annemin evin arka bahçesindeki çamur fırında pişirdiği ekmeği yiyince bayram ederdim.
Günümüzün kuşağı ne mısır koçanı ekmeğinin ne olduğunu ve ne de köy ekmeğinin tadını biliyor. Günümüzde köy

Yazının Devamı

Fransızın "hayır"ı bizden çok farklı

18 Şubat 2003

Geçen hafta sonu Fransanın ünlü "Le Monde" gazetesinde "Avrupa ülkelerinde halkların Irak savaşını nasıl değerlendirdiklerini gösteren bir araştırma yayımlandı. Avrupa haritası üzerinde 22 ülkenin hükümetlerinin ve halklarının savaş karşısındaki pozisyonlarını ortaya koyan bu araştırmada, Türk hükümetinin Belçika, Portekiz ve İrlanda hükümetleri ile birlikte "lojistik destekten yana olmakla birlikte, harbe karşı" pozisyon aldığı, Türk halkının yüzde 94ünün harbe karşı olduğu belirtiliyor.Fransız halkının sadece yüzde 77si, Alman halkının yüzde 71i, Belçika halkının yüzde 84ü Irak savaşına hayır diyor.Buna rağmen Avrupa ülkeleri, Türk hükümetinin de halkının da savaşa "hayır" demesinin bu ülkeye ve halka ne yükler getirdiğinin farkında olmadıklarından Türkiyenin "hayır"ını "alkışlayacak yerde", fırsat bu fırsat "Türkiye ile nasıl uğraşsak" diye çırpınıp duruyor. Irakta savaş olursa, Fransız halkına da diğer Avrupa ülkelerine ve halklarına bir şey olmayacak. Ama Türkiye ve Türk halkı çok şey kaybedecek.Çünkü Türkiye Iraka komşu. Çünkü Türkiye - Irak sınırı "yapay bir sınır". Türkiye Iraka asker gönderme kararı alsa da almasa da bir savaşta Türk ordusu dolaylı biçimde savaşa

Yazının Devamı

Fransızın "hayır"ı bizden çok farklı

18 Şubat 2003


<#comment>

Ben Irak savaşına "hayır" derken, bunun çok pahalı faturasını da göze alıyorum. Halbuki Fransız savaşa "hayır" derken, entelektüel ve insani hislerini tatmin ediyor. Bir ölçüde de "şov" yapıyor. Fransız, "hayır" dediği için bir fatura ödemeyecek.
Geçen hafta sonu Fransa’nın ünlü "Le Monde" gazetesinde "Avrupa ülkelerinde halkların Irak savaşını nasıl değerlendirdiklerini gösteren bir araştırma yayımlandı. Avrupa haritası üzerinde 22 ülkenin hükümetlerinin ve halklarının savaş karşısındaki pozisyonlarını ortaya koyan bu araştırmada, Türk hükümetinin Belçika, Portekiz ve İrlanda hükümetleri ile birlikte "lojistik destekten yana olmakla birlikte, harbe karşı" pozisyon aldığı, Türk halkının yüzde 94’ünün harbe karşı olduğu belirtiliyor.
Fransız halkının sadece yüzde 77’si, Alman halkının yüzde 71’i, Belçika halkının yüzde 84’ü Irak savaşına hayır diyor.
Buna rağmen Avrupa ülkeleri, Türk hükümetinin de halkının da savaşa "hayır" demesinin bu ülkeye ve halka ne yükler getirdiğinin farkında olmadıklarından Türkiye’nin "hayır"ını "alkışlayacak yerde", fırsat bu fırsat "Türkiye ile nasıl uğraşsak" diye çırpınıp duruyor. Irak’ta savaş olursa, Fransız halkına

Yazının Devamı

Avrupa yaşlanıyor sigortalar çöküyor

17 Şubat 2003

Nüfusun yaşlanması Avrupa ülkelerinin en büyük sorunu. Avrupadaki ekonomik durgunluğun ardındaki temel neden bu. Sadece yaşlanan nüfusun üretimden çekilmesi ile iş bitmiyor. Genç nüfus da üretimin yükünden kaçıyor.Fransada şimdilerde en fazla tartışılan bunlar... Fransada insan açığı, şimdilik Kuzey Afrikadan gelen göçmenlerle karşılanıyor. Ama birçok hizmet sektöründe insan açığı var. Avrupada nüfus yaşlanıyor. Yaşlanan nüfus üretime katılamıyor. Yaşlanan nüfus tüketmiyor. Üretim tüketim olmayınca ekonomiler büyümüyor. Devlet gelirleri artmıyor. Buna karşılık devletin sosyal güvenlik harcamaları, emeklilik ödemeleri büyüyor. Devlet bu ödemeleri karşılayamaz hale geliyor. Devletin sosyal güvenlik sistemine alternatif olarak geliştirilen "özel emeklilik sistemi" ise, özel emeklilik fonlarının kriz içindeki borsalarda batıp gitmesi ve de düşen faizler nedeniyle fonların getirilerinin yok olması karşısında çökmüş durumda. Emeklilik yaşı 70e doğru Devletin emeklilik ve sosyal yardım yükünü hafifletmek amacıyla geliştirilen ve teşvik edilen "özel emeklilik sistemi"nin borsalardaki sarsıntı ve daha sonra da faiz oranlarının düşmesi sonucu çöker duruma gelmesi kafaları karıştırmış

Yazının Devamı

Avrupa yaşlanıyor sigortalar çöküyor

17 Şubat 2003


<#comment>

Avrupa’da nüfus yaşlanıyor. Yaşlanan nüfus üretime katılamıyor. Yaşlanan nüfus tüketmiyor. Üretim tüketim olmayınca ekonomiler büyümüyor. Devlet gelirleri artmıyor. Buna karşılık devletin sosyal güvenlik harcamaları, emeklilik ödemeleri büyüyor. Devlet bu ödemeleri karşılayamaz hale geliyor. Devletin sosyal güvenlik sistemine alternatif olarak geliştirilen "özel emeklilik sistemi" ise, özel emeklilik fonlarının kriz içindeki borsalarda batıp gitmesi ve de düşen faizler nedeniyle fonların getirilerinin yok olması karşısında çökmüş durumda.
Nüfusun yaşlanması Avrupa ülkelerinin en büyük sorunu. Avrupa’daki ekonomik durgunluğun ardındaki temel neden bu. Sadece yaşlanan nüfusun üretimden çekilmesi ile iş bitmiyor. Genç nüfus da üretimin yükünden kaçıyor.
Fransa’da şimdilerde en fazla tartışılan bunlar... Fransa’da insan açığı, şimdilik Kuzey Afrika’dan gelen göçmenlerle karşılanıyor. Ama birçok hizmet sektöründe insan açığı var.

Yazının Devamı

Biz güneş satıyoruz onlar müze satıyor

16 Şubat 2003

Kızım "Francis Picabianın sergisini mutlaka gezin... Bana da kataloğundan satın alın" diye talimat vermişti. Mecburen "Art Moderne de la Ville de Paris" isimli koskoca müzenin önünde kuyruğa girdik. Soğuktan titreye titreye sıramızın gelmesini bekledik... Ama beklemeye değdi. Picabianın (1879 - 1953) ne büyük ve ne renkli bir sanatçı olduğunu sergiyi gezince öğrendik. Fransız sanatçı hayatı boyunca kübizme ilgi duymuş, dadaizme öncülük etmiş, gerçekçilikte eserler vermiş, devamlı üretmiş... Bir sanatçının bu kadar bol eseri bu kadar farklı koleksiyonerlerden nasıl derlenir de nasıl sergilenir... Görmek lazım... Gez gez bitmiyor ama, insan da bıkmıyor.Aynı müzede, Kievde doğan (1879 - 1935) ünlü sanatçı Malevitchin eserleri de sergileniyor.Parislilerin ve Parise yolu düşen turistlerin çok ilgi duydukları bir başka sergi de Modigliani sergisi. "Musee du Luxembourg"un kapısının önündeki kuyruk o kadar uzun ki... Baktık kuyrukta daha fazla beklersek donacağız... Otele döndük... Otelden bir gün sonrasının belli bir saati için rezervasyon yaptırdık... Elimizde biletler, o saatte gitmemize rağmen rezervasyonlu ziyaretçiler kuyruğuna girmek zorunda kaldık... Ama zahmete değdi..

Yazının Devamı

Biz ‘güneş’ satıyoruz onlar ‘müze’ satıyor

16 Şubat 2003


<#comment>

Paris’te hava soğuk mu soğuk... Paris’te soğuk havada ne yapılır? Müze gezilir... Ama gezmek için müzeye girmek gerekir... Paris’te doğru dürüst bir müzeye girmek ne mümkün? Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar müzelerin önünde kuyruğa girmiş, içeriye girmek için sıra bekliyor... Görmeyen, yaşamayan inanamaz... En aşağı yarım saat, bir saat, soğukta, yağmur altında ayakta dikiliyor...
Kızım "Francis Picabia’nın sergisini mutlaka gezin... Bana da kataloğundan satın alın" diye talimat vermişti. Mecburen "Art Moderne de la Ville de Paris" isimli koskoca müzenin önünde kuyruğa girdik. Soğuktan titreye titreye sıramızın gelmesini bekledik... Ama beklemeye değdi. Picabia’nın (1879 - 1953) ne büyük ve ne renkli bir sanatçı olduğunu sergiyi gezince öğrendik. Fransız sanatçı hayatı boyunca kübizme ilgi duymuş, dadaizme öncülük etmiş, gerçekçilik’te eserler vermiş, devamlı üretmiş... Bir sanatçının bu kadar bol eseri bu kadar farklı koleksiyonerlerden nasıl derlenir de nasıl sergilenir... Görmek lazım... Gez gez bitmiyor ama, insan da bıkmıyor.
Aynı müzede, Kiev’de doğan (1879 - 1935) ünlü sanatçı Malevitch’in eserleri de sergileniyor.

Yazının Devamı