ABD’nin Irak operasyonunda kullanmak istediği Mersin Limanı, deniz trafiğine kapandığından balıkçı barınağındaki 300 teknenin denize çıkamaması yasaklandı. Mersin’den Ali Şen’in verdiği ve dün Milliyet’te yayımlanan habere göre, ABD yönetimi bundan böyle denize çıkamayacak ve balık avlayamayacak olan tekne sahiplerine ayda 1 milyar lira ödeme yapacak.
Bu haber, Türkiye’nin bundan sonraki yaşam biçiminin ne olacağını, basit çizgilerle anlatıyor. Bundan böyle, Türkiye’de üretim yapılmayacak. Yapılamayacak. ABD bizi maaşa bağlayacak, ABD’nin maaşlısı olarak yaşamımızı sürdüreceğiz.
Irak savaşı dolayısıyla sadece Mersin Limanı kullanım dışı kalmıyor ki... Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da belli bölgeler, ABD askeri operasyon sahası haline geliyor. Buralarda hayvan otlatılamayacak, buğday yetiştirilemeyecek. Demek ki, hayvanını otlatamayanlar ile buğday yetiştiremeyenler de, ABD tarafından maaşa bağlanacak.
Gelelim, ülkenin batı yanına... Ankara’ya. Ankara, kamu finansman açığını kapatmak için ABD’den hibe bekliyor. Kredi bekliyor. Ankara bu paralar ile ne yapacak? Maaş ödeyecek, ücret ödeyecek. Demek ki, dolaylı olarak, bundan böyle kamu çalışanlarını da ABD maaşa bağlamış oluyor.
Dahası var. ABD’den daha önce alınan askeri malzemelerle ilgili borçların silinmesi, askeri amaçlarla kullanılmak üzere malzeme ve para yardımı almamız söz konusu. Demek ki, silah konusunda da ABD’ye bağlanacağız. Kendi uçağını kendin yap, kendi gemini kendin yap, kendi silahını kendin yap gibi zahmetler bizim için söz konusu olmayacak.
Biraz daha batıya doğru yaklaşalım. Irak savaşı nedeniyle, yabancı turist gelmeyecek. Ama, dertlenmeye gerek yok. Boş kalan turistik tesislerde ABD askeri personeli kalacak. Turizmcileri de ABD maaşa bağlayacak. Bundan sonra turizmcilerin, turist bulacağız, turiste yaranacağız diye çaba göstermelerine gerek yok.
Sonra, efendime söyleyeyim... Hani ihracata dönük üretim yapanlar var ya... Irak savaşı nedeniyle onların da iş kaybı söz konusu olabilir diye, endişe vardı. Balıkçıları maaşa bağlayan ABD herhalde ihracata dönük üretim yapanlara da bir kolaylık düşünmüştür. Onları da maaşa bağlar.
Zaten üretim denen şey, çok güç. Sabah kalkacaksın. Akşama kadar çalışacaksın. Üreteceksin. Sonra onu satacaksın. Bu kadar tek dökmeye ne gerek var? Biz zaten üretimden hoşlanmayan bir milletiz. Osmanlı döneminde de üretmiyorduk. Cumhuriyet döneminde de kişi başı üretimi, kişi başı katma değeri, kişi başı geliri 3 bin doların üstüne çıkaramamış bir milletiz. Üretemediğimiz, ürettiğimizden fazla tükettiğimiz için, bugüne kadar el kesesinden yedik. El kesesinden yedikçe, borçlar ödenemez hale geldi. Bundan sonra borç bulmamız da güç. İyisi mi, ABD bizi toptan maaşa bağlasın, rahat edelim.
Tabii ki, bizi toptan maaşa bağlayan ABD’nin de, ufak tefek istekleri olacak. Onları da, "uzatmadan ve kıvırtmadan" yerine getiririz, olur biter.