Bayramınız kutlu olsun... Türkiye her şeyi ile büyük memleket... Bu büyük ülkede 70 milyon insan, 16 milyon 400 bin aile yaşıyor. 16 milyon 400 bin ailenin en fakir yüzde 20'si (3 milyon 200 bin aile) ülkedeki toplam gelirin yüzde 9.3'ünü, en zengin yüzde 20'si (3 milyon 200 bin) aile ise toplam gelirin yüzde 38.2'sini paylaşıyor.
Bu durumda tabii ki, en alttakiler ile en üsttekilerin bayramı da farklı olacak, dertleri de farklı olacak...
Bayram denilince kamuoyunda genelde üsttekilerin bayramı yansır. Dertleri yansır...
İşte size üsttekiler ile ilgili bayram haberleri ve üsttekilerin dertleri...
Bu bayram yurtdışı turlara o kadar hücum var ki, çok kişi uçak bileti bulamadığından bayramı Türkiye'de geçirmek zorunda kaldı.Yurtdışına uçmak isteyenlerin sayısının fazlalığı nedeniyle havaalanında işler aksadı. İnsanlar ezildi.Mısır'a tatile gidenlere Mısır gümrüğünde zorluk çıkarıldı. Türkler havaalanında beş buçuk saat bekletildi. Perişan oldu.Otomobilleri ile seyahate çıkanlar, otoyol gişelerinin önünde kuyruk oluşturuyor. Saatlerce bekliyor.Antalya'da turistik oteller bayram programı için ünlü şarkıcılara program başına 35 bin dolar ödediğinden, otel fiyatlarına zam yapmak zorunda kaldı.Üsttekiler, "Şu 9 günlük bayram tatili sona ermese de keyfimiz sürse" diye dertleniyor. Bunlar üsttekilerin kamuoyuna yansıyan bayram haberleri ve de üsttekilerin dertleri.
Ya alttakiler ne yapıyor? Onların derdi ne? Onu da ben anlatayım...
Alttakilerin büyük bölümü işsiz... İşsiz için bayram sevinç değil hüzün getirir. İşsizin evinde bitmeyen yas vardır. Açlık vardır...Alttakilerin bir bölümü iş güvencesinden yoksun olduğu için, diken üzerinde yaşıyor. Günleri "işini kaybetme huzursuzluğu" ile geçiyor.Alttakiler, gelirlerinin düşüklüğü nedeniyle "açlık sınırı altında / fakirlik sınırı altında". Gelirleri beslenmeleri için bile yetersiz... Bayram onlara "fakirliklerini ve çaresizliklerini" hatırlatıyor. Onları kahrediyor.Alttakiler, "Şu 9 günlük bayram tatili bir an önce geçse de, iş aramayı sürdürsek, işimizin başına dönsek de para kazansak, çoluk çocuğun etrafa bakarak ağızlarının suyunun akması sona erse" diye dertleniyor. İşte böyle bir tabloda Şeker Bayramı'nı idrak eylemiş bulunuyoruz!
Bayramınızı tekrar kutlarım...
Bayramın birinci günü iki "müşahede":
(1) Medya, "Halkımız çılgın gibi bayram alışverişi yapıyor" başlığı altında dönüp dolaşıp, Mahmutpaşa'daki ve Yeni Cami önündeki işportacıların görüntülerini veriyor. Demek ki, halkımızın çılgın alışverişinin ölçüsü, Türk insanının bayram öncesi işportadan 3 milyon liraya pantolon ve 500 bin liraya don satın alır duruma düşmesidir...
(2) İnsan korkunca karanlıkta ıslık çalarmış. İşte o biçim... Her bombadan sonra, "Bomba bizi etkilemez... Yabancıları hiç etkilemez. Bomba bizi Avrupa Birliği'ne yaklaştırdı. Bizi istemeyenler şimdi bize hayran... Alışverişler hiç etkilenmedi. Bir bomba daha patlasa iki günde toparlanırız" türü haberler medyada yer alıyor. "Karanlıkta ıslık çalmayalım. Paniğe yol açmayalım. Ama kendi kendimizi de kandırmayalım..."
Hayatımız kendi kendimizi kandırmakla geçtiği için sorunlara gerçekçi çözüm bulamıyoruz.