İhaleye iştirak eden sermaye gruplarının sorumluluğu, ilan edilen ihale şartlarına uygun hareket etmek. İhaleye katılan her sermaye grubunun, "Acaba Özelleştirme İdaresi veya kamu varlığını satışa çıkaran kamu kuruluşu, kanuna uygun hareket ediyor mu?" diye bir araştırma yapma yükümlülüğü yok. Satıcı devlet. Devlet ise kanuna, hukuka aykırı iş yapmaz...Ama geliniz görünüz ki, özelleştirmeden sorumlu kamu kuruluşları devamlı yanlış yapıyor. Mahkemeye gidildiğinde, satışlar iptal ediliyor. Tüpraş ile ilgili Danıştay kararı çok önemli... Özelleştirme İdaresi ihale açıyor. İhaleye yerli-yabancı sermaye grupları katılıyor. En yüksek fiyatı veren, Tüpraş hisselerini satın alma hakkını elde ediyor. Para buluyor. Parasını ödüyor. Çoğunluk hissesine sahip olduğundan yönetime el koyuyor. Bu arada Danıştay'dan iki karar çıkıyor. (1) Tüpraş özelleştirilebilir. (2) Tüpraş'ın özelleştirilmesi işlemleri yasalara uygun yapılmamıştır. İhale iptal edilmelidir. Bir değil... İki değil... Bu böyle geldi. Böyle gidiyor. Anadolu'da kolaylıkla yapılabilecek bir işi beceremeyip, içinden çıkılamaz duruma getirenlere "Ayıkla pirincin taşını" derler.Özelleştirmeden sorumlu kamu kuruluşlarının yaptıkları yanlışlar nedeniyle iptal edilen özelleştirme işlemlerinde çözümü bulmak hükümetlere düşüyor. Çoğunda da hükümetler kanunu, hukuku çiğneyerek çözüm arayışına giriyor.Bugüne kadar hükümetler gizli veya açık kararnamelerle, özelleştirmeye ilişkin 19 Danıştay kararını uygulamadı. Bunlar Havaş (1996), Karabük (1998), Petlas (1997), Orüs-Pazarköy (1997), Orüs-Ayancık (1998), Orüs-Vezirköprü (1999), Sümer-Eskişehir (1997), Sümer-Şanlıurfa (1997), Sümer-Adana (1997), Çayırhan (1997), Metaş (1994), Kümaş (1998), Giresun Limanı (2000), Ordu Limanı (2000), Tekirdağ Limanı (2000), Rize Limanı (2000), Hopa Limanı (2000), Antalya Limanı (2001) ile ilgili özelleştirme kararları. Buna karşılık 2004 yılında Tüpraş ihalesini kazanan Zorlu-Tatneft ihalesiyle ilgili iptal kararı uygulandı. İptallere aldıran yok Son yıllardaki iptallerin gerekçeleri satış işlemlerinde kanuna, hukuka, önceden belirlenen usullere uyulmaması... Önceleri, özelleştirmelerde iptal davalarını açanlar "özelleştirmenin kamu yararına aykırı" olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Görüldü ki, "vatan millet söylemi"ni önemseyen yok. Bu defa, kanuna, hukuka, şartnamelere, usule aykırı davranışları belirleyerek dava açmaya başladılar. Kanuna, hukuka, şartnamelere, usule aykırı davranışı ispat etmek daha kolay oluyor. Mahkeme bunları dikkate almak zorunda kalıyor.Galataport ihalesinde mahkemenin iptal kararının arkasında, liman bölgesinin imar planındaki değişikliği kanuna aykırı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onaylaması var.Tüpraş'ın iptal kararının arkasında özelleştirme kararlarıyla ilgili usul hataları var. İktisatçı Mustafa Sönmez'in işaret ettiği ilginç bir usul hatası şu: "Başbakan'ın başkanlığında 4 bakandan oluşan ve oybirliğiyle karar vermesi gereken Özelleştirme Yüksek Kurulu toplantısına, yurtdışında seyahatte olan 2 bakan katılmış gibi gösterilerek karar alınmış." "Alınmış da ne olmuş?" demeyiniz... İşte sonunda mahkeme iptal kararı veriyor. Şimdi ayıklayınız bakalım pirincin taşını. guras@milliyet.com.tr Hukuk ya var, ya yok