Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Büyüme demek, üretimin artması, buna bağlı olarak da insanların gelirinin artmasıdır. Büyüme arttıkça insanların da geliri artar. Ancak büyümenin nimeti ülkede yaşayanlar arasında eşit dağılmaz. Bu nedenle bazı kimseler büyümenin mutluluğunu yaşar, bazıları farkına varamaz, durumu iyileşecek yerde kötüye gider. Ayşe Hanım Teyzem aradı. "Büyümede rekor kırmışız. Bu nasıl bir rekor, anlat bakayım" dedi. Ben de cevapladım. Büyümenin ölçüsü ülkenin milli gelirindeki artış oranıdır. Milli gelir, bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir. Hesaplanırken "kayıtlı/kayıtsız" sorunu yaşanmaz. Çünkü parasal açıdan değil, üretim açısından ölçülür. Sonra, üretimin parasal karşılığı bulunur. Sonra nerelere harcandığına bakılarak da rakamlar doğrulanır. Büyümenin ölçüsü nedir? GSYİH, ülke içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir. Ama bu ülke dışında yaşayan Türkler de (örneğin müteahhitlerimiz, TIR taşımacılarımız) katma değer yaratıyor. Para kazanıyor, ülkeye getiriyor. Buna karşılık Türkiyedeki yabancılar da burada katma değer yaratarak, dışarı çıkarıyor. İşte bu giren ile çıkan arasındaki fark GSYİHye eklenir veya çıkarılır. Böylece ülkenin yurtiçi ve dışında yarattığı milli gelir (GSMH) rakamına ulaşılır. Büyümenin GSYİH (gayri safi yurt içi hasıla) ve GSMH (gayri safi milli hasıla) diye iki farklı tarifi var. Bunlar nedir? 2004 yılında üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeri, 2004 yılı fiyatlarıyla 430 milyar YTL. Bu rakamı geçmiş yılların rakamı ile nasıl karşılaştırabiliriz? Çünkü her yılın rakamında enflasyonun şişkinliği var. Karşılaştırma kolaylığı için her yılın rakamı enflasyondan arındırılır. Kolaylık sağlamak için 1987 yılı fiyatına dönüştürülür. Böylece rakamlar birbiriyle karşılaştırılarak sabit fiyatla gelir değişimi izlenebilir. Enflasyonun rakamlardaki şişkinliğini yok etmenin bir başka yolu da milli gelir rakamını o yılın ortalama dolar kuruna bölmektir. Ortalama döviz kuru düşükse milli gelir rakamı büyür. Döviz pahalı ise milli gelirin döviz karşılığı küçülür. Sabit fiyatlarla büyümek ne demek? Dövizle büyümek ne demek? Milli gelirin artış oranı büyümeyi gösteriyor. Ülke büyüyebilir ama kalkınamaz. Gelişemez. Kalkınma artan gelirin akılcı biçimde alt ve üst yapı yatırımlarına dönüştürülmesi, büyümenin nimetleriyle ülkenin üretim gücünün artırılmasıdır. Gelişme ise, işin sosyal, kültürel, insani boyutunu da içerir. Büyüme, kalkınma, gelişme aynı şeyler mi? Yüzde 9.9 büyüme sevinilecek bir büyüme hızıdır. Ama "Türkiyeyi artık kimse tutamaz" havası yaratmamalı. Çünkü bizde hızlı büyümenin arkasında hızlı küçülmeler ortaya çıkabilir. 1987de yüzde 9.8 büyüdük, 1988de büyüme yüzde 1.5e düştü. 1990da yüzde 9.4 büyüdük. 1991de büyüme yüzde 0.3e düştü. 2000de yüzde 6.3 büyüdük. 2001de yüzde 9.5 küçüldük. Bunları unutmayalım. 2004 yılında yüzde 9.9 büyüme kötü bir şey mi? Sevinmeyelim mi? Büyümeyi ateşleyen, yılın ilk aylarında iç talepteki patlama oldu. Parası olup uzun süredir "Du bakalım nolacak?" diyerek harcamayanlar harcamaya başladı. Tüketici kredileri ve taksitli satışlar talebi büyüttü. Dayanıklı tüketim malı satışı arttı. Sanayi talebi karşılamak için üretimi artırdı, yatırım yapmaya başladı. Döviz ucuz olduğu için ithalat tırmanışa geçti. Sanayideki ve ithalattaki artış ticaret ve ulaştırma sektörüne hareket getirdi. 2004te nasıl yüzde 9.9 büyüdük? Büyüyelim inşallah da... Bu inşallahla maşallahla olmuyor... 2004ün sonuna doğru halkımızın talebindeki yavaşlama nedeniyle sanayi üretimi hız kesti, stoka çalışmaya başladı, yatırımlar yavaşladı. İthalattaki patlama sonucu döviz açığı büyüdü. Daha da büyümesine imkan yok. Bu nedenle 2005 yılında yüzde 9.9 oranında büyüme hızını gerçekleştirmek imkansız. 2004teki büyüme 2005 yılında da neden devam etmesin? Milli gelirdeki büyüme yüzde 9.9. Nüfusumuz da 2004te yüzde 1.4 dolayında arttı. Bu durumda kişi başı gelir artışı, yüzde 8.5 dolayında. Dolar olarak kişi başına gelir yüzde 23 yükselmiş. Kişi başına gelirin dolar olarak bu kadar yükselmesi döviz fiyatından kaynaklanıyo, yanıltıcıdır. Ayrıca kişi başı milli gelir rakamları ortalama ve eşit bir dağılım varsayımına dayanır. Halbuki gelir insanlar arasında eşit dağılmaz. Kişi başı gelir 3.383 dolardan 4.172 dolara yükselmiş. Yani halkın geliri de bu oranda arttı mı? Özel tüketim harcamaları bir fikir verir. Düşük gelir grubundaki ülkelerde insanlar gelirleri artınca önce gıdaya para harcar. 2004te ülke yüzde 9.9 büyürken, gıda harcamaları sadece yüzde 2.8 artmış, buna karşılık orta ve üst gelirlinin dayanıklı tüketim malı harcamaları yüzde 29 büyümmüş. Kişi başına gıda harcaması 2000 yılında harcanan paranın altındadır. 2004 yılında gelirin insanlar arasında dağılımı hakkında fikir verebilecek bir gösterge var mı? Dayanıklı tüketim malı üreten büyük kuruluşların üretimi artmış. İthalat ve sanayi üretimdeki artış nedeniyle, ithal malları, dayanıklı tüketim malları, büyük sanayi ürünleri ticareti yapan sektörlerde iş yapanlar büyümenin nimetlerinden yararlandı. Büyümenin nimetleri kime gitti? guras@milliyet.com.tr