Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kriz döneminde ABD’de finans kuruluşları batmaya başlayınca başta İngiltere olmak üzere Almanya ve Fransa, bankalarının güç duruma düşmesini önlemek için bankalara cömertçe para akıttı.
Kriz fırtınası dinince ve de krizden sonra ayakta kalabilen bankalar dikkati çekecek ölçüde para kazanmaya başlayınca bu defa da bankaları kurtaran hükümetler bankaları vergileme arayışına girdi.
Bankalara yeni vergiler getirme arayışını Almanya ve Fransa başlattı. İngiltere bu tür bir vergilemenin Avrupa’nın finans merkezi durumunda olan Londra’nın (City’nin) durumunu sarsacağını düşünerek kenarda kalıyordu ama, şimdi üç ülke birlikte hareket etmeye başladı.
Tartışmaya açılan tedbirler gerçekleşir ise Avrupa’da bankacılık yapmak güçleşecek. Mevduatın getirisi düşecek, kredi pahalılanacak.
Deniliyor ki;
- Bankalar özkaynaklarına göre daha az riske girebilsin. (Sermaye yeterlilik oranları yükseltilsin)
- Bankaların likidite oranları yükseltilsin. (Bir banka kriz döneminde belli bir süre destek almadan ayakta kalabilecek ölçüde likit imkâna sahip olsun)
- Bankalar aktifleri üzerinden (daha doğrusu mevduatları üzerinden) belli oranda vergi ödesin. (Mevduat sigorta fonunun benzeri bir vergileme)
- Bankacılık işlemlerinden belli oranda vergi alınsın. (Banka ve sigorta muameleleri vergisi benzeri bir vergi öneriliyor)
Bankalarla ilgili bu düzenlemeleri gündeme getirenler açık açık söylemeseler de “Krizde verdiklerini geri alma arayışındalar.” Bankalar çok kazanıyor, kazançlarının bir bölümünü hükümetlere versinler bekleyişlerini, “banka sistemini güçlendirmeye ve denetime almaya çalışıyoruz” diyerek pazarlıyorlar.
Bu eninde sonunda bizi de etkiler. Dış kredi bulmak zorlaşır ve pahalılanır. Bizim hükümet benzer tedbirler alınca bizde de mevduat faizi düşer, kredi bulmak zorlaşır, maliyeti artar.

İngilizler kemer sıkmaya başladı
İngilizler bütçe açığını küçültmek, borçları azaltmak için kemer sıkıyor.
- İngilizlerin 2009 Mart ayında net kamu borçları 1 triyon dolar idi. Borcun milli gelire oranı yüzde 44 idi. 2010 Mart ayında net kamu borcu 1 trilyon 265 milyar dolara (milli gelirin yüzde 53’üne) yükseldi.
- Mart ayı sonu itibariyle yıllık bütçe açığı 265 milyar dolar.
İşte bu nedenle İngiliz hükümeti ciddi kemer sıkma tedbirleri alıyor.
- KDV oranı yüzde 17.5’ten yüzde 20’ye, sermaye kazançları üzerindeki vergi yüzde 18’den yüzde 28’e yükseltiliyor.
- Kamu harcamalarında yüzde 25 kesintiye gidiliyor. Belli büyüklüğün üzerinde maaş alanların maaşları 2 yıl süre ile donduruluyor.
- Mali sistem yeniden düzenleniyor. Banka ve sigorta sistemini düzenleme ve denetleme yetkisi Merkez Bankası’na veriliyor.
- Dağıtılacak banka kârlarında vergi oranı yüzde 50’ye yükseltiliyor. Mevduatta stopaj (kaynakta kesinti) yoluyla alınacak vergi yüzde 20 olarak belirleniyor. Faiz geliri düşük olanlar için bu oran (vergi iadesi ile) yüzde 10’a düşürülecek, belli büyüklüğün üzerinde mevduatı olanlar faizin yüzde 50'sini vergi olarak ödeyecek.
Bütün bunlar ekonominin iyi günlerinde alınabilecek tedbirler. Durgunluğun sürdüğü dönemde alınacak bu tür kemer sıkma tedbirlerinin ekonominin canlanmasını geciktirme riski var.