Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bunları Mehmet Ağar söylüyor. Ankarada Mehmet Ağarın çalışma odasında öğle vakti "domates, beyaz peynir ve yeşil biberle karnımızı doyururken", ben Ağara "can ve mal güvenliği sorununun nasıl çözülebileceğini" sordum. Bunları söyledi. Türkiyenin dünyanın başka ülkelerinden bir farkı var. Bizde "alan tecridi" yok. Şehirlerimizde zengin ve fakir aynı mahallede yan yana yaşıyor. Gecekondu ile köşk yan yana... Bunun iyi yanı da var, kötü yanı da var. Bu şehirleşme yapısı özellikle İstanbulda güvenlik güçleri için "dar görev bölgesi" oluşturulmasını, semt karakollarını ve hatta eski mahalle bekçisi sisteminin ihyasını zorunlu kılıyor. Dar görev bölgesinde görevlendirilecek, polis ve bekçinin "mahalli memur" statüsünde olması lazım. Devamlı yer değiştirmeyecek, aynı yerde devamlı görev yapacak ki, çevreyi tanısın. Önleyici zabıta görev ve sorumluluğunu yerine getirebilsin. Mehmet Ağar şimdilerde Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı. Politikaya girmeden, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü ve valilik yapmış bir "Mülkiyeli" (1973). Asayiş sorununu ona sormayacağım da kime soracağım?Mehmet Ağarı dinlerken düşündüm. Her evde yaşayanları tanıyan, derdini ve sevincini paylaşan "bekçi baba"ları önce karakollara çekip çay ocağının başına oturttuk. Sonra işten attık. Derken semt karakollarını kapattık. Devriye gezen yaya polisleri masa başına oturttuk. Köşe başlarında duran polis otolarını, Büyük Türk Büyüklerinin otomobillerinin önüne eskort yaptık...Mehmet Ağar diyor ki, "Polis teşkilatının can ve mal güvenliği" konusunda etkin olabilmesi için "öncelikle hukuki altyapıya ihtiyaç var. Polis suçu ve suçluya karşı mücadeleyi hangi mevzuata göre yürütecek?" Gerçeği görelim. Bir yanda AB mevzuatına uyum, öte yanda polis üzerindeki işkence ve kötü muamele baskısı, polis ile savcı ve hakim arasındaki ilişkilerde kopukluk, sürekli hale gelen suçlu afları, cezaevlerindeki infaz sisteminin aksaklıkları, polisin etkin olmasına imkan vermiyor. Polis - adliye işbirliği oluşmalı. Polis kendini güvende hissetmiyor. Ücret yetersizliğinden kaynaklanan geçim sorunu da unutulmamalı.Polis, arkasında güçlü bir siyasi güç, kamu desteği olursa bugünkü ciddi sorunların büyük kısmı ortadan kalkar. Bunun için öncelikle hükümet - siyasi güç, polis ile oturup ortak bir eylem planı için anlaşmalıdır. Polis güven hissetmiyor Ağar diyor ki: "Suçların artması sadece polis gücüyle önlenemez. Suçların artmasının ardında işsizlik var. Tarımın ve hayvancılığın ihmal edilmesi sonucu köyden şehre yönelen hızlı göç, fakirlik, açlık var."Hayri Kozakçıoğlu da şimdilerde DYP çatısı altında politika yapıyor ama o da İstanbul Emniyet Müdürlüğü, valilik yapmış bir "Mülkiyeli" (1959). Hayri Kozakçıoğlu diyor ki: "Büyük kentlerdeki işsizlik sorunu ile asayiş sorunu birbirine bağlıdır. İnsanlar köyde yapacak iş kalmayınca gemileri yakarak büyük şehre göç ediyor. Büyük şehirde meşru bir iş bulabilir ise, ne iş olsa yapıyor. Meşru iş bulamayınca da gayri meşru işlere yöneliyor..."Deneyimli iki "Mülkiyeli" bunları anlattı. Teşhis doğru da... Tedaviyi kim yapacak? guras@milliyet.com.tr Suçu artıran "işsizlik"