Bu pazar okuyucularıma Bodrum pazarlarını anlatacağım.
Her köyün ve şehrin pazarının kendine göre özelliği vardır. Değişik nedenlerle Anadolu’da devamlı geziniyorum. Doğudan Batı’ya her gittiğim şehrin pazarına uğrar, ilgimi çeken ürünü alır, İstanbul’a taşırım. Kars, Van, Siirt, Hatay, Rize pazarını da bilirim, Edirne pazarını da. Benim kendimi kaybettiğim iki pazar Düzce ve Bartın pazarlarıdır. (Daha önceleri değişik tarihlerde, yurtdışındaki, Paris, New York, Münih ve Nice şehirlerindeki pazarları yazmıştım.)
Bodrum pazarlarının, diğer pazarlardan farkı var. Yapısı farklı. Bu yapı sadece ekonomik değil, sosyo-ekonomik bir yapı.
Bodrum’da insanlar sadece taze ve ucuz ürün almak için pazara gitmiyorlar. Pazarcılarla sohbet etmek, tanıdıklarını görmek, merhabalaşmak, hal hatır sormak için gidiyorlar. Pazarlar, Bodrum’da uzun veya kısa süre konaklayanlar için haftada bir buluşma fırsatı yaratıyor.
Özellikle köy pazarlarına genellikle o köy ve çevresinde konaklayan yazlıkçılar, uzun veya kısa süre için Bodrum’a başka şehirlerden gelenler ilgi gösteriyor.
Pazarcılar onları tanıyor. Hal hatır soruyor “Bu yıl geç kaldınız... Çocuklar da geldi mi? Oğlan ne yapıyor?” diyerek ilgi gösteriyor. Onlar pazarcılara “Bu yıl domateste sinek var mı? Salatalık sizin bahçeden mi? Vişneyi nereden aldınız?” diyerek sorgu sual eyliyor.
Pazarın zevki başka
Bizim köyümüzde her çarşamba pazar var. Kış aylarında pazara gelenlerde pazarcı sayısı da az oluyor ama, kış pazarının zevki bir başka. Kış ayları pazarın sosyal işlevi ekonomik öneminin önüne geçiyor.
Şimdiler köyümüzdeki çarşamba pazarımızın en kalabalık dönemi. “Karım uyarıyor: Üç gün için geldik... Ne alacağız, aldıklarımızı ne yapacağız” diyor. Ama gene de pazara gitmemezlik yapamıyoruz. Çarşambaları sabırsızlıkla bekliyor, sabahın erken saatinde köyün balıkçı kahvesinde simit, çay ile midemizi bastırdıktan sonra pazara koşuyoruz.
Girişten itibaren pazarcılarımız yerli yerinde. Yıllardır hepsini tanıyoruz. Alış veriş bahane... Nasılsınız, iyi misiniz?.. Ne var, ne yok?. Her tezgahın önünde duraklamadan tezgahtaki ürünleri övmeden yürümek imkansız. “Gidiyoruz, ediyoruz, tanıyoruz” diyerek anlatıyorum. Sakın başkalarının bizden farklı olabileceğini sanmayınız. Pazarın tiryakilerinin cümlesi, bizim durumumuzda.
Pazarı dolaştıkça “...Aaaa. Bu da güzel... Şu da güzel... Biraz ondan. Biraz bundan...” dedikçe bir de bakıyorsunuz ki torba sayısı ve yükünüz artmış.
Bir yaşam tarzı
Gelelim pazarın “kulüp” havasına... Pazara gelenlerin çoğu ya önceden, ya aynı köyde yaşadıklarından ya da pazara gelip giderek rastlaştıklarından birbirlerini tanıyor. Bu nedenle de pazar birbirlerini az görenler için buluşma, sohbet imkanı yaratıyor. Şimdilerde “Merhaba”dan sonra gelen cümle “Sizi çok iyi gördüm”... Sanırsınız ki, başkaları sizi çok kötü görme bekleyişinde olduğundan “iyi görünce” hayretlerini gizleyemiyorlar. “Sizi çok iyi görenler”in bazılarıyla siyaseti, bazılarıyla pahalılığı, bazılarıyla da çoluk çocuğu tartışıyorsunuz.
Eve dönerken karım... Çok şey aldık... Ne yapacağız bunları” diyor. Ben“Kaç para harcadık” diye soruyorum. Karım pazara giderken cebine koyduğu paralardan kalanları sayıyor. “İstanbul’da manava bunlar için en az 3 katı daha fazla para öderdik” diyerek pazara övgüler düzüyor.
Evde alınan yeşillikler ayıklanıyor, yıkanıyor, kurutuluyor. Önce havlu kağıdına sarılıyor, sonra naylon buzdolabı torbalarına konuluyor. Tabii ki kısa sürede tüketilemediği için, üç gün sonra Bodrum’dan ayrılırken, el çantası ile İstanbul’a taşınıyor.
Sayın okuyucularım sanmayınız ki Bodrum’a gidenlerin tamamı, kısa süreli-seviyeli birliktelik için veya sözlüleri ile ön balayı yapmak için gidenlerdir. Gündüzleri teknelerinde, geceleri kulüplerde eller havaya fotoğraf çektirenlerdir... Bunlar da var ama, bunların dışında, Bodrum köylerindeki mütevazı yazlıklarında kalmak için gidenler ve haftada bir köy pazarına gitmekten mutlu olanlar da var.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025