Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bizim 2002 - 2004 dönemini kapsayan IMF anlaşmamızın süresi 4 Şubatta doldu. IMFye verdiğimiz sözleri yerine getirmekte zorlandığımızdan ve geciktiğimizden, üzerinde anlaşmaya varılan ve bizim imzaladığımız 3 yıllık bu yeni anlaşma IMF yetkili kurullarınca onaylanmıyor.İşte bu tabloda ciddi bir tartışma başlayabilir. Brezilyayı örnek gösterenler, Brezilya gibi IMF ile ilişkiyi kesmeyi savunabilir.Acaba bu tartışma Türkiye için yarar mı getirir? Zarar mı getirir? Dün geç saatlerde Reutersin bülteninde yayımlanan bir habere göre, Brezilyanın IMFyi eleştirmekle ünlü Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, mart ayında sona erecek olan 5 yıllık stand - by anlaşmasını yenilemeyi düşünmüyor. Maliye Bakanı Antonio Palocia, IMF ile yeni bir stand - by anlaşması yapmadan Brezilyaya borç veren çokuluslu finans kuruluşlarıyla anlaşma sağlanabileceğine işaret ediyor. Önce Türkiye IMFye neden teslim oldu? Onu hatırlamakta yarar var. 1999 krizinden sonra IMF ile 2000 - 2002 dönemini kapsayan bir stand - by anlaşması imzaladık. Ama anlaşmayı uygularken bir kriz daha yaşadık. Bu defa da 2002 - 2004 yıllarını kapsayan bir anlaşma yaptık. Bu anlaşma kazasız belasız uygulandı. 4 Şubat 2004 tarihinde süresi bitti.Biz IMF ile 3 yıl daha beraber yaşamak için 2004 yılı ortasında yeni bir anlaşma hazırladık. Aralık başında bu anlaşma konusunda görüş birliği oluştu. Bizim taraf imzayı bastı. IMFnin 17 Aralıktan önce anlaşmayı onaylaması bekleniyordu. Olmadı. Yılbaşı denildi. Olmadı. 4 Şubat denildi. Gene olmadı. Çünkü IMFye 3 konuda verdiğimiz sözü yerine getiremiyoruz. (1) Vergi idaresi, (2) Sosyal güvenlik reformu, (3) Bankacılık reformu konularındaki yasa tasarılarının TBMMden geçirilmesi, kanunlaştırılması gerekiyor.Türkiye 2000 - 2004 dönemi itibariyle IMF kaynaklarından 30.5 milyar dolara yakın kaynak kullandı. IMF kaynaklarından kullanılan döviz önemli ama daha da önemlisi, IMFnin Türkiyeye kefil olması nedeniyle açılan kredi muslukları. Bu sayede 15 milyar dolarlık döviz açığımızı kolaylıkla kapatabiliyoruz. Bu sayede özel sektör kolaylıkla kredi buluyor. Yurtdışında YTL ve euro bonoları / tahvilleri kapışılıyor. Mecburen teslim olduk Bizim IMF ile göbek bağımızı kesebilmemiz için, dünya kamuoyuna "Biz reformları IMF kafamıza tabanca dayadığından silah zoruyla yapmıyoruz. Kendi kendimize yapıyoruz. Biz dengeleri kendi başımıza korumaya kararlıyız. Biz bütçe disiplinine dikkat edeceğiz. Biz döviz açığını hazmedebilir çizgide tutacağız. Çılgınlık yapmayacağız" diyebilmemiz lazım. Bu konularda güven verebilmemiz lazım.Unutmayınız bugünkü iyimser havanın, bugün tıkır tıkır dönen çarkın arkasında "Türkiyenin disiplinden çıkmayacağı, yapısal değişimi kısa sürede gerçekleştireceği varsayımına ve inancına dayalı" güven ve iyimserlik var.Ters bir harekette bu "psikoloji" de birden tersine döner. Döviz muslukları bir günde kapanır. Bir günde kapanır da, açılması çok zor olur ve çok zaman alır.Tekrarda yarar var. Sakın ha... "IMF olmaz ise ne olur? Bakınız 15 milyar dolar döviz açığını nasıl da buluyoruz..." demeye kalkmayınız. 15 milyar dolar döviz açığınızı, "IMF nasıl olsa Türkiyenin arkasında. Üç yıl daha anlaşma imzalıyorlar. Türkiye IMF disiplinine uyacak" diye düşünenler kapatıyor. IMF ile bozuştuğumuz gün, bırakınız dışarıdan içeriye döviz girmesini, içeridekiler de dışarıya akmaya başlar..."Arjantin dış borçlarını ödemiyor, biz de ödemeyelim... Brezilya IMF ile anlaşma yapmıyor... Biz de yapmayalım" kolaycılığına kaçmadan "neyin ne olacağının hesabını iyi yapmak gerekir." guras@milliyet.com.tr Kurtulmak bizim elimizde