FIRINDA, tezgahın arkasında koskocaman, afiş boyu bir renkli resim... Bıyıklı, uzun boylu sırım gibi bir Karadenizli, elinde av tüfeği, karların üzerine çömelmiş... Arkada yalçın tepeler görülüyor. Tezgahtaki gence "- Kim bu yiğit?" diye sordum. "- Bizim patron Talat Arıcı" dedi.
Bodrum Cumhuriyet Caddesi üzerindeki fırının tentesinde "Tarihi Yunuslar Fırını, Kuruluşu 1876" diye yazıyor. Bu fırın eskiden ekmek fırını idi. Şimdilerde tuzlu ve tatlı unlu maddeler üretiyor. Yirmi dört saat açık. Yirmi dört saat boyunca farklı ürünler çıkarıyor. Bodrum'a aşık olanlar sabah erken saatte limanda yürüyüş yaptıktan sonra fırına uğrar, bir şeyler alır, kahvaltı da yerler.
Bu fırın Bodrum'un en eski taş fırını imiş. Rumlar kurmuş, işletmiş. Sonra Girit muhaciri Yusuf Gözen'in olmuş. 1968 yılında da Çamlıhemşin'den Yakup Hoştan satın almış.
Çamlıhemşinlilerin mesleği "fırıncılık"... Talat Arıcı'nın anlattığına göre, taaaa Moskova'da, Macaristan'da fırıncılık yaparlarmış. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'ye dönmüşler. İzmir, İstanbul ve Ankara'ya yayılmışlar.
Yakup Hoştan İzmir'de fırıncılığa başlayıp, Bodrum'a gelen bir Çamlıhemşinli. Talat Arıcı'nın babası da İzmir'de taş fırında ekmek yaparmış. Dayı çocukları, ekmekçilikten pastacılığa geçmiş. İzmir'de Victoria Pastanesi'ni, Bodrum'da Penguen Pastanesi'ni açmış. Budrum'dakiler çağırınca, Kaya Arıcı da on beş yıl önce Bodrum'a gelip, hemşerisi Yakup Hoştan'ın Tarihi Yunuslar Fırını'na ortak olmuş. Şimdi fırında oğlu Recep Arıcı, Yakup Hoştan'ın oğlu Ümit Hoştan ile birlikte çalışıyor.
Fırın pırıl pırıl... Sokağa miss gibi kokular yayıyor... Taş fırın kalkmış... Yerini modern pişirme makineleri almış.
Sekiz yaşında Çamlıhemşin'i terkedip, İstanbul'a göçen Talat Arıcı memleketinden kopmamış. "- Bu resim, Kaçkar Dağları'nın eteğindeki Palovit Yaylası'nda çekildi... Kış aylarında Bodrum'da işler azalınca, yaylaya gider, yaban keçisi avlarım" diyor. Geçen hafta sonu Bodrum'da deniz suyu 17 derece, hava 22 derece idi. Baharı da aşan, yaza yaklaşan bir hava vardı. Etraf yemyeşildi.
Sarı "Çakşır" otları ve pembemsi "Yabani Soğanı Çiçekleri" ile eflatun "Adasoğanı Çiçekleri" yeşil otlar arasından fışkırıyordu.
Ama Bodrum'da kimse yoktu... Ne yerlisi, ne yabancısı... Sokaklar bomboş. Yılboyu kapısını açık tutmakta ısrarlı lokantalar bomboş. Oteller bomboş... Çarşı bomboş.
Halbuki limanda Denizciler Kahvesi'nde oturup, ince belli cam bardakla güneşin altında "bitlenirken", tamir olan tekneleri seyretmenin zevki bambaşkaydı... Türkbükü'nde, denize uzanan ahşap iskelelerin üzerine dizilmiş masalarda balık yemenin tadına doyulmuyordu...
Yat limanındaki Küba Lokantası, Bodrum'un yerlisi olan sahibi Bülent Şenol'un işine sahip çıkması ve işinde iddiası nedeniyle şehrin en kaliteli lokantası olmuş. Mutfağı, dekoru, servisi ile benzeri az bulunur lokanta haline gelmiş. Eski taş bir Bodrum evinde, ünlü ve başarılı mimar Eren Talu'nun dekorasyonu ile açılan lokantanın ikinci katındaki bembeyaz salonunda Bodrum'u sevenler bir araya geliyor. Gecenin geç saatlerinde bahçe doluyor. Hüseyin Çam ve Şefik Kaya, servisi ile müşterileri büyülüyor.
Bodrum'da yerli ve yabancı turistin ilgisizliği karşısında kış mevsimine erken başlayan, kapılarını erken kapayan turistik tesisler, mağazalar, lokantalar yaz hazırlığında... Karamsar olmalılar ki, açılış için 1 Mayıs tarihini hedef alıyorlar. Yerli turist için de... Yabancı turist için de...
Her şeye rağmen Bodrum, Bodrum... Herkes bir şeyler yapma arayışında... Songül Sakarya Sivaslı... Babası Sivas'tan İzmir'e gelmiş. Songül Sakarya şimdilerde 24 yaşında... Vu bu genç yaşta Bodrum'da kendi dükkanını açan, cıvıl cıvıl, becerikli, güler yüzlü bir kızımız. Bodrum'da bir süre İtalyan mutfağı olan lokantalarda çalışmış. İtalyan mutfağını ve pizzayı öğrenmiş. Geçen ay, Bodrum Migros mağazası ile Karya Prenses Oteli arkasındaki Eskiçeşme Mahallesi, Kanlıdere Sokak 28 numarada kendi kahvesini açmış. Kahvenin ismi "Yi gari" (Bodrum dili ile "artık ye" demek). Kardeşi Döne ile mutfakta, lazanya, spagetti, ev mantısı, pizza yapıyor. İtalyan yemekleri hazırlıyor. Bunlarda Bodrum'un en iyisi olmakla övünüyor.
Dükkanın yarısını açık bir mutfak haline getirmiş. Pırıl pırıl mutfağı müşteriler görebiliyor. Dükkanın yanı portakal bahçesi. Bahçeye dizili tahta masalarda sabahları ballı, kaymaklı, ev reçelli, çökelikli, börekli sabah kahvaltısı veriyor.
Songül'ün mutfağı Bodrum'u tatlandırmış... Bodrum'a yolu düşeceklere tavsiye olunur. Songül'ü görün, tanıyın... Geleceğin başarılı bir iş kadını olacak.