O gün lodos nedeniyle tekneler denize açılamamış. Güneş batarken Çanakkale iskelesinde, teknelerin önünde üç tava balık vardı. Canlı küçük boy lüferler 5 milyon liradan satılıyordu... Rıhtıma bağlı küçük boy balıkçı teknelerinin bolluğu dikkatimi çekti.
"Selam - ün Aleyküm" diyerek ayak üstü sohbet eden gruba yaklaştım. "Sohbetinizi bozmak istemem... Ama merak ettim... Bu kadar tekne kimin... Bu teknelerle kim balığa çıkıyor?" diye sordum.
Gruptakiler güldüler. "Biz emeklilerin..." dediler... Ve anlattılar. "Çanakkale'nin nüfusu 70 bin. Bu nüfusun 5 bini esnaf, 10 bini işçi ve memur, 17 bini öğrenci, kalanı emekli. Burası emekli cenneti... Emekli Çanakkale'de ne yapar? 2 milyara veya 1.5 milyara bir küçük tekne alır. Ya Sarı Çay'a, ya Sandal Başı'na bağlar. Hava düzgün olduğunda balığa çıkar. Biz dördümüz de emekliyiz. Ben Koç'un Aygaz'ından emekli Alpaslan Özmeriç, arkadaşım Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeliğinden emekli Ferit Candeğer, Müze müdürlüğünden emekli Nazmi Güvenç ile Deniz Kuvvetleri'nden emekli Hüseyin Süzgen."
Anlatılana göre, Çanakkale'de 365 günün 200 günü lodos olur, poyraz olur, tekneler denize açılamazmış. Çoğu emeklilere ait 500 dolayında küçük tekne varmış. Yaklaşık 2 bin emekli de iyi havada, kötü havada her gün kıyılarda "kamış" (olta) ile balık tutarmış. Bunlara "karacı" denilirmiş.
Alpaslan Özmeriç diyor ki, "Deniz biz emeklileri kahve köşelerinden kurtarıyor. Temiz havada, dostluğa ve arkadaşlığa imkan veriyor." Hüseyin Süzgen ekliyor: "Sadece o kadar mı? Hem her gün evde balık yiyoruz. Konuya komşuya balık dağıtıyoruz. Üstelik tuttuğumuz balığın fazlasını satarak emekli ikramiyemize ek gelir sağlıyoruz."
Ferit Candeğer: "Emeklilerin balık satarak ayda ortalama 100 milyon lira ek gelir sağlayabildiklerini" belirtiyor. "Ama" diyor. "Balık mevsimi olduğunda günde 100 milyon liralık balık sattığımız da olur." Nazmi Güvenç "Mevsiminde tutulan levrek, kırlangıç, sinarit, mercan ve lipsosu İstanbullu lokantacıların topladığını" söylüyor. "Ne güzel... Yüzleriniz gülüyor. Halinizden şikayet etmiyorsunuz" dedim. Güldüler "Siz de Çanakkale'ye gelin. Burası emekliler cenneti. Burada huzur var. İnsanlar birbirini seviyor." Sayın okuyucularım Türkiye'de böyle şehirler de, böyle mutlu insanlar da var...