Başbakan Yardımcısı ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve yardımcıları ile dün İstanbul’da idi.
Kafama takılan soruyu sordum: “Türkiye’den 10 milyar dolar sıcak para çıktı diyorsunuz. Yayımlanan rakamlarda bu paranın nereden çıktığını anlayamıyoruz? Sıcak para nereye park etmişti de oradan çıktı?” Sayın Babacan topu Merkez Bankası Başkanı’na attı. Başkan dedi ki, ”Biz bankalardan, piyasadan, günlük olarak döviz hareketini izliyoruz. Vadesiz, günlük işlemler için Türkiye’de dolanan sıcak para çıktı. Yaklaşık 10 milyar dolar çıkış oldu. Ama bir süre sonra, çıkan dövizler, orta ve uzun vadeli yatırımlara yönelmek için gene geri döndü.”
Ben de, “Bu iyi haber. Çünkü halkımız hâlâ 10 milyar dolar çıktı gitti diyerek üzülüp duruyor. Çıkanın tamamı geri döndü mü?” diye soracak oldum. “Ne kadarının döndüğü hakkında rakam veremem. Ama tamamına yakını döndü” dedi. Acaba yanlış mı anlıyorum diyerek, Sayın Bakan’a da Başkan’a da yardımcılarına da birkaç defa soracak oldum. Başkan böyle söylemiş. Açık anlatımı ile ben Başkan’ın yalancısıyım.
Siyasi risk yok
Sayın Babacan, dünyada olan biteni anlattı. ”Dünyada işler pek iyi gitmiyor. Başka ülkelerdeki zayıf hükümetler cesur kararlar alamıyor... Ama bizde işler iyi “dedi. İyilikleri güzel güzel sıraladı. “2010’da yüzde 8’in üzerinde büyüdük. Çalışan sayısı 1.3 milyon arttı. Bütçe açığı yüzde 3.6’ya düştü. 2011 Hedefi yüzde 2.8. AB ölçütlerine göre dış borcumuzun milli gelire oranı yüzde 45’ten yüzde 41’e geriliyor. Bankalarımızın aktif büyüklüğü milli gelire ulaştı. 2011 Yılında yüzde 4 veya 5 büyürsek, AB’nin en fazla büyüyen ülkesi oluruz” diyerek moralimizi yükseltti.
Çalkantı planı etkiler
Ben gene söz aldım. “İyilikler yanında acaba ne gibi riskler var?” diye sordum. Sayın Babacan, “Öncelikle siyasi risk yok” diyerek söze başladı. Seçim neticeleri konusundaki güvenini sergiledi. Sonra ekomiyi olumsuz etkileyebilecek sorunları sıraladı: Çevremizdeki ülkelerde ortaya çıkan çalkantının yaratacağı belirsizliğin önemine değindi. Petrol ve emtia fiyatlarındaki artışın ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini anlattı. Yüzde 4.0-4.5 büyüme hedefinin işsizlere yeterli sayıda iş yaratamayacağına üzüldüğünü söyledi.
Ve de cari açığı (döviz açığını) aşağıya çekmek için alınan ciddi tedbirlerin, bazı ülkelerdeki çalkantılardan, petrol ve entia fiyatlarındaki artıştan olumsuz etkileneceğini, bu nedenle ek tedbirlere ihtiyaç olabileceğini belirtti.
Dedi ki, “Döviz kuru piyasa şartlarında kendi kendine bir dengeye oturdu. Bu iyi bir şey. Ancak, çalkantı içindeki ülkelerin toplam ihracatımızdaki payı yüzde 10 dolayında. Bu oranda bir ihracat kaybı söz konusu olamaz. Ama bir ölçüde ihracat geliri kayıbı olacağı ortada. Petrol fiyatlarında 10 dolarlık artış petrol faturamıza yılda 4 milyar dolar yük getiriyor. Enflasyonu yüzde 0.4.-0.5 oranında artırıyor.”
Yeni tedbir için yılın ortasına kadar beklenir
“Bu durumda yeni tedbirler alınacak mı?” sorusunu, ”Yılın ortasına kadar bekleriz. Dünyadaki gelişmeleri ve Türkiye’de olan biteni izleriz. Ne gerekiyorsa yaparız. Sadece para politikası ile olmaz. Maliye politikası araçlarını da kullanırız” diyerek cevapladı. Maliye politikası aracı olarak vergi ayarlamalarına işaret etti.
Sayın Babacan, cari açığın kısa sürede büyük ölçüde aşağıya çekilemeyeceğini, fakat aşağıya çekme çabasının sürdürüleceğini söylüyor. Finanse edilebilir oldukça sorun çıkarmayacağına, ve mevcut şartlarda finanse edilebilirliğine inandıklarını belirtiyor. Benim merakım son günlerde bankacıların gazete sütunlarına yansıyan, kanuni karşılık oranları ve Rekabet Kurulu’ndaki dava konusundaki yakınmaları idi.
Sayın Babacan’a “Neden bu konular gazete sütunlarında tartışılıyor. Bir araya gelseniz de aranızda konuşsanız olmaz mı?” diyecek oldum. Anlattı: “Yılbaşından önce bankaları topladık. Kanuni karşılık oranları konusunda yapmamız gerekenleri anlattık. Rekabet Kurulu’ndaki dava yeni bir dava değil. Rekabet Kurulu BDDK’dan görüş alarak davayı sürdürüyor. Banka genel müdürleri kendileri Ankara’ya gelerek Rekabet Kurulu’nda görüş bildirmek istediler. Anlaşıldığı kadarı ile bazı bankalar bu tür konuları medyaya yansıtarak, kendi görüşleri doğrultusunda kamuoyu yaratmaya çalışıyorlar.”
Sonra da ekledi: “Bankalarımız kısa dönemli değil uzun dönemli arayışlar içinde olmalıdır. Kanuni karşılık oranını yükseltmenin hedefi bankaların mevduat maliyetlerini yükselterek kredi maliyetini artırmaktır. Kredi maliyeti artacak ki, iç talep yavaşlasın. Gerekirse kanuni karşılık oranları daha da artırılabilir.”
Kötüye gitmek yok önceden tedbir var
Sayın Ali Babacan’a “Cari açıkta tehlike sınırı nedir?” diye soruldu. Dedi ki, ”2011 programında cari açık sınırı gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 5.4’ü olarak belirlenmişti. Hükümet bu oranı daha da aşağıya çekmek istiyordu. Yüzde 5.4’ü aşan cari açık bizi üzer. Üzer ama finansmanı sorun teşkil etmez. Geçmişte bu konuda beceri kazandık”.
“İçeride işler iyi diyorsunuz ama dışarıdan esen rüzgârlarla dengelerin bozulması ciddi bir risk değil mi?” diye sorulduğunda da Sayın Babacan “Farklı tedbirler alabiliriz. Önemli olan siyasi iradedir. Siyasi irade oldukça zamanında ve ölçüsünde tedbir almak mümkündür” dedi.
Sayın Babacan “Enerji faturasının daha uzun süre yüklü olacağını” söyledi. Dedi ki, “Karadeniz’de petrol bulunsa bile piyasaya çıkması 8 yıl ister. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılıyor ama, sadece yenilenebilir enerji ile enerji ihtiyacını karşılayamayız. Kurtuluş Nükleer Enerji yatırımlarıdır. Rusya ile başladığımız proje yürüyor. Ama yetersiz. Yeni projeler için arayışımız sürüyor.”
‘Sürpriz istemiyoruz’
“Türk ekonomisinde kötüye gidiş yok. Yabancıların önem verdiği göstergeler iyi. Buna rağmen son günlerde yurtdışında Türkiye riskinden söz ediliyor. Nereden çıktı bu?” diye sorulduğunda Sayın Babacan şu cevabı verdi: ”Biz beklenmeyen, ciddi kararlar aldık. Bunlar ekonominin geleceğini güvenceye almak için alınan kararlardır. Bu arada piyasa mekanizması içinde Türk Lirası değer kaybetti. Belki dışarıdan izleyenler ‘ne oluyor’ diye endişeye düştü. Bir şey olduğu yok. Kötüye gitmek yok. Yarın sürprizle karşılaşmamak için bugünden yarınları güvenceye alıyoruz. Krizden ders çıkardık. Doğru zamanda doğru tedbirler aldığımız için bugün rahatız. Ekonomide sorunlara çare tükenmez. Yeter ki, zamanında doğru tedbir alınsın.”
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025