Olayların içinden Bir de şimdiki durumumuza bakalım. Çılgın Türkler, bugün olmuş "Kızgın Türkler".Herkes birbirine kızıyor. Bir olmak, birlik olmak yok... Herkes şikâyetçi. Ama şikâyet edilenleri değiştirmek için kimse kolunu kıpırdatmıyor. Sadece kızıyor.Hasan Pulur Ağabey'imiz Çeşme'de tatilde olduğu için köşesinde güzel hikâyelerini okuyamıyoruz. Onun bir hikâyesini sayın okuyucularıma aktarayım...Gemi limandayken tayfaların bazıları kaçmış. Gemi tekrar denize açılacak. Kaptan adam ararken, üç kişi yanına yanaşmış... "Sen bizi gemine al... Bizim sana çok yararımız dokunur. Bizim gibisini bulamazsın" demişler. Kaptanın adamları sınama imkânı yok ki yeteneklerini ölçsün. Yola çıkmak zorunda. Çılgın Türkler kitabını çok beğendik. "Çılgın Türkler" kitabında bizim "Milli Mücadele"miz anlatılıyor. Çılgın Türkler adı verilen Türkler, "eylem "içindeki Türkler. Oturup kaderlerine razı olmayan, "bir" olup, "birlik" olup kaderlerini değiştirmek için mücadele eden Türkler... Adamları alarak gemisiyle limandan ayrılmış. Bir süre sonra fırtına çıkınca adamlardan birini çağırmış... "Sen ne yaparsın?" diye sormuş. Adam cevaplamış: "Ben çok uzakları çok çok iyi görürüm..." Gözlerini ufuğa dikmiş. Başlamış anlatmaya: "Şu anda Hint Sultanı'nın kızını görüyorum. Elinde bir iğne... Altın iplik ile nakış işliyor"... Kaptanın öfkesi tepesine fırlamış. Öbürünü çağırmış. "Sen ne yaparsın?" diye sormuş. O da elini kulağına götürerek cevaplamış. "Ben çok uzakları çok iyi duyarım... Bakınız şu anda Hint Sultanı'nın kızı elindeki altın iğneyi yere düşürdü. Tıkkk diye bir ses çıktı." Kaptan perişan... Üçüncü adamı çağırmış..."Söyle sen ne yaparsın?" deyince, üçüncü adam "Vallahi" demiş... "Bunlar böyle konuşur... Ben onlara kızarım... Hem de çok kızarım!.."Bizim şu günlerdeki durumumuz hikâyedeki duruma benziyor... Bazılarımız hiçbir işe yaramayan şeyler söylüyor... Bazılarımız da onlara kızıyor.Sonuçta herkes birbirine kızıyor. Millet olarak bütün dünyaya kızıyoruz. Amerika'ya kızıyoruz. Fransa'ya, Almanya'ya hatta Rusya'ya kızıyoruz... Hem İsrail'e hem Araplara kızıyoruz. Tabii olarak Yunanistan'a, Kıbrıslı Rumlara kızıyoruz. IMF'ye, AB'ye kızıyoruz. Kapitalistlere, emperyalistlere kızıyoruz.Hükümet orduya, ordu hükümete kızıyor. Hükümet YÖK'e, YÖK hükümete kızıyor. Üniversiteler YÖK'e kızıyor. Öğrenciler üniversiteye kızıyor. Kızmak işe yaramıyor Halkımız herkese kızıyor. Hastanelere kızıyor. Postanelere kızıyor. Mahkemelere kızıyor. Belediyelere kızıyor. Polise kızıyor. Zabıtaya kızıyor.Esnaf kızgın, çiftçi kızgın, işçi kızgın. İşverenler çalışana, çalışanlar işverene kızgın.Laik ve Mustafa Kemalci kesim gericilere kızgın. Gericiler onlara... Türbanlılar türbansızlara, türbansızlar türbanlılara kızgın.Birbirine kızgın olmayan insan kalmadı. Cahit Kayra ustamız, "Kızgınlık topluma dinamizm getirir. Dinamizm eyleme dönüşürse toplumun önünü açar" diyor da... Bizdeki kızgınlıklar ne dinamizm getiriyor ne de eyleme dönüşerek toplumun önünü açıyor.Kimse kızgınlığın nedenlerini yok etmek için bir şey yapmıyor. Herkes bir diğerinin eylemsizliğine kızıyor. Ama kendinin eylemsizliğini görmüyor. Hani biz "Çılgın Türkler"dik!.. Ne oldu bize de "Kızgın Türkler" olduk? guras@milliyet.com.tr Sonunda ipler kopuyor