Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Alptekin Aydın, İzmirden Pekine gelmiş. Bir ofis açmış. "Hipokrat" firmasının sağlık gereçlerini Çinlilere satmaya çalışıyor. Ege Serbest Bölgesini Çin firmalarına tanıtıyor.Cem Aygün, Ege Üniversitesinin Radyo Televizyon bölümünü bitirmiş. Beijing Üniversitesinde Türkçe öğretiyor.Pekinde çok sayıda Türk genci Çince öğrenme çabasında.Arzu Durdular, Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden lisansüstü (M.A) derecesi aldıktan sonra MEB bursu ile 3 yıl önce Pekin Üniversitesine gelmiş. Babası emekli astsubay. Ayda 120 dolar burs parasıyla geçiniyor. Türkiyeye dönünce ne yapacağını bilmiyor.Osman Erolun hayat hikayesi ilginç. Erzurumlu. Babası inşaat işçisi. İstanbulda liseye devam ederken "Kung - Fu"ya (Çin dövüşü) merak etmiş. Pendikteki Kung - Fu kurslarına yazılmış. "Çin dövüşü"nü yaparken Çine merakı artmış. Kendi çabasıyla imkan yaratarak Çine gelmiş. Çinde üniversite eğitimini tamamlamış. Bir süre Çin radyosunun Türkçe servisinde çalışmış. Şimdi bir haber ajansına Çinden haber geçiyor.Levent Uluçer de Marmara Üniversitesinde görsel sanatlar eğitimi gördükten sonra Çin radyosunda Türkçe servisinde çalışmaya gelmiş. Evli. Eşi hekim. Ağrıda devlet hastanesinde çalışıyor. Levent Uluçer şimdilerde Doğan Haber Ajansının Pekin temsilcisi.Güven Parlakın babası Merterde tekstil ticareti yaparken işleri bozulmuş. Almanyaya gitmiş. Şimdi Almanyada Çin malı satıyor. Oğlu liseyi bitirince "Çin ile Türkiyenin ticari ilişkileri gelişecek. Üniversiteyi Çinde oku" demiş. Oğlunu Çine göndermiş. Oğluna gönderdiği parayla Minzu Üniversitesinde Uluslararası Ekonomi okuyor.Tayfun Kılıçın babası çalışmak için Pekine gelmiş. Tayfun Kılıç Ankarada liseyi bitirince babası onu yanına aldırmış. Bir yıldır Minzu Üniversitesine devam ediyor.Bu gençlerin hepsi Çin dilini kısa sürede öğrenmişler. Bunları neden yazıyorum? Türk işadamları Çin pazarına girmek, Çinde temsilcilik açmak istediklerinde eleman bulma sorunları olmayacak. Çinde, ülkeyi, insanlarını tanıyan, yerel adap - usulü bilen, iş bekleyen çok sayıda Türk genci var. Çin gibi uzak pazarlara Türkiyenin girebilmesi için bu tür imkanlar çok önemli. Çin pazarına girmek için başka ülkelerin işadamları Çini istila etmiş durumda. Her şehirde çok sayıda çok odalı lüks oteller yapılmış. Oteller turist değil işadamı dolu. Şanghayda kaldığımız otelin yöneticisine şehirdeki otellerin müşteri yapısını sordum. Yüzde 40 Çin dışında yaşayan Çinli işadamları, yüzde 30 Japon işadamları, yüzde 25 Avrupa ülkelerinden gelen işadamları, yüzde 5 de diğer müşteriler, cevabını verdi.İşadamlarımızdan Çin pazarına ilgi gösteren ve başarıyla iş yapanlar da var. Kaldığımız otelde rastladığım Tevfik Türker, Çine mermer ihraç ediyor. Şanghaydaki temsilciliği ziyarete gelmiş. Mermer talebi çok büyük. "Türk mermerleri kaliteli. Fakat işlenmiş değil, blok mermer ihraç edebiliyoruz. Çünkü Çinliler mermeri ileri teknolojiyle bizden daha iyi işliyorlar" diyor. Tahsin Türker Çin pazarına girince sadece Türk malı değil üçüncü ülke malını da satma imkanından söz ediyor. Örnek olarak şunları anlatıyor. "Bizim granitlerimiz Çinin beklentisini karşılayacak kalitede değil. Biz de başka ülkelerden istenilen kalitede granit buluyoruz. Çin pazarına satıyoruz."Bu yazıyı Çinde farklı imkanları kısaca anlatmak için yazdım. Tabii ki koskoca Çinin imkan ve fırsatları bu kadar az değil. Ama bunları Türkiyede "oturarak" yakalamak mümkün değil. guras@milliyet.com.tr Hakkı Çağlar, 17 yıldır Çinde. Türk işadamlarına yardımcı olmaya çalışıyor. Türk ihraç ürünlerini Çine satmak isteyen Türk işadamlarına yardım etmeyi ümit ediyormuş. Ama umduğu olmamış. Şimdi Çinden Türkiyeye mal gönderiyor. Dil Tarih Coğrafya Fakültesini bitirince Moğolca öğrenmek için Çine gelmiş. Bir daha ülkeye dönememiş.