Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şanghayda yol üzerindeki bir işportacıdan tek bir portakal almak istedim. İşportacı tek bir portakalı tarttı. Bizin paramız ile 16 milyon TL istedi. Bu para Çin için çok önemli bir para. Şaşırdım. Birlikte olduğumuz Çinli açıkladı. "Bu ithal portakal. Fiyatı pahalı. "O halde yerlisinden alayım dedim. Yarım kilo mandalina aldım. Yarım kilo yerli mandalina 1 milyon TL. idi. "Limon kaça?" diye sordum."Limon çok pahalıdır. Kolay bulunmaz" dediler. Gene sağlık sertifikası sorunu nedeniyle biz bugüne kadar limonu Hong Kong üzerinden satabilmişiz. Narenciye ihracatında başarılı olamamışız. Çine tavuk ayağı satıyoruz... Daha doğrusu satıyorduk da... Şimdilerde satamaz olduk. Çin, hayvansal ve tarımsal gıda ürünleri ithal ederken sağlık sertifikası istiyor. Biz sağlık güvencesi veremediğimiz içindir ki, bizim ürünler aracı firmalardan geçerek Hong Kong üzerinden Çine girebiliyordu. Çin, "üçüncü ülkelerden ithalatı durdurunca", biz de tavuk ayağı satamaz olduk. Çin "Türkiyeden tavuk ayağı ve diğer hayvansal ve tarımsal ürünler ithalatına yeşil ışık yakacak ama, bunun için hayvan sağlığı ve hayvan hastalıkları konusunda ve sağlık şartlarıyla ilgili diğer konularda bizim hükümetin aldığı önlemleri içeren bir protokol yapılması gerekiyor. "Bu işin sorumlusu da bizin Tarım Bakanlığımız. "Fındık Tanıtım Grubu" 200 tonluk bir anlaşma imzalayabilmiş. Türk fındığını tanıtmak ve kullanım yollarını öğretmek için yoğun çaba sarf ediliyormuş. Bizim tuttuğumuz ustalar Çinlilere fındığın pastacılıkta nasıl kullanılacağını öğretiyormuş...Tariş Çine incir ihraç etmiş. Tariş de pastacılara incirin kullanım şeklini anlatmaya çalışıyormuş. Çinde yaş ve kuru meyve ve konserve sebze ve meyve için çok büyük pazar var. Geçen yıl gıda fuarına katılan Lio firması, zeytinyağı pazarına; Melis firması konserve pazarına; Kavaklıdere firması şarap pazarına girmek istemiş.Melisin konserveleri kısa sürede gıda mağazalarının raflarında görünür olmuş.Çinliler zeytinyağını tanımıyormuş. İtalyanlar zeytinyağını tanıtmak için büyük reklam harcaması yapmış. Bu bizim zeytinyağcılar için büyük bir fırsat yaratmış. Bu fırsatı hemen değerlendirmekte yarar var.Şanghaydaki Ticaret Ataşemiz Sevtap Akgüloğlu, "Çine mal satmaya gelip de boş dönen yoktur. Yeter ki ilgi sürekli olsun. Buraya gelen 3 yıl gayret göstermeyi göze alacak. Bir gün gelip, ertesi gün mal satmayı beklemek yanlış olur" diyor. Eti Bisküvinin ürünleri uzun süredir market raflarında görülüyormuş. Ülker 13 farklı ürünüyle pazara giriyormuş. Çin, Türkiyenin ihracat gelirini artırmak arayışında otomotivcilere özel kota vermiş. Bu kota yoluyla Türkiyeden yılda bin Hondanın Civic modeli otomobillerin ithali için anlaşma imzalanmış. Kota daha sonra yılda 1900 otomobile çıkarılmış. Gıda ihracatı imkânı yüksek Ticaret Ataşesi Sevtap Akgüloğlu, "Çin pazarı özellikle gıda ihracatçıları için önem taşıyor. Kuru meyve, zeytinyağı, şarap, yaş veya konserve her türlü meyve ve sebze, bisküvi, kurabiye, şekerleme, bitkisel yağlar talebi büyük" diyor. İhracat yapmak isteyenlere 12-18 Mayıs 2005 tarihlerinde "Sial China" fuarına katılmaları öneriliyor. Bana verilen bilgiye göre, Dış Ticaret Müsteşarlığı, "milli katılım"ı teşvik ettiği bu fuara gidecek büyük ölçekli firmaların katılım giderlerinin yüzde 50sini, küçük ve orta ölçekli firmalarınkinin yüzde 83ünü özel bir fondan karşılıyormuş.Bu Çin gezisinde benim dikkatimi çeken, Dışişleri Bakanımız Abdullah Gülün, yurtdışındaki elçilerin, konsolosların Dışişleri görevlilerinin ihracatı artırma konusundaki çabaları oldu. Dışişleri teşkilatı politikadan çok ekonomi konuşur olmuş. Daha fazla nasıl ihracat yaparız arayışında. Buna karşılık, TÜSİAD, Odalar Birliği, Ticaret ve Sanayi Odaları gibi kuruluşlarımız ve özel sektörün bazı meslek kuruluşları da tersine üretim, istihdam, ihracat konularından çok politikaya ilgi duyuyor. Ekonomiden çok politika konuşuyor. guras@milliyet.com.tr Devlet ihracat için çırpınıyor