Çinliler koşuyor (biz arkadan koşuyoruz...)

Çine resmi gezi yapan Başbakan Yardımcımız ve Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül, bir "Dışişleri" bakanından çok "dış ilişkiler" bakanı gibi çalışıyor. Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine politik ilişkilerden çok ağırlık veriyor.Purdongda bataklığın 14 yılda nasıl Türkiyenin onda biri büyüklüğünde katma değer yaratabilir hale geldiğini görünce, "Biz aynı dönemi gereksiz gündem, gereksiz tartışmalarla nasıl harcadık? Nasıl yazık ettik?" diyerek üzüntüsünü dile getirdi.Abdullah Gül, Şanghaydaki işadamlarıyla bir toplantı yaptı. Bu toplantıya katılan bazı işadamlarımızın neler yaptıklarını nakletmek istiyorum.İmam Saruhan, Denizliden gelmiş. Denizlideki Furnika Tekstil firmasının ev tekstili ürünlerini pazarlıyor. Firmanın ihracata dönük üretimi için belli hammadde ve ara mallarını tedarik ediyor. "Çinlileri rakip olarak değil de işbirliği yapabileceğimiz ortaklar olarak görmeliyiz. Ticareti engellemek yerine dengelemeliyiz" diyor. Türkiyenin sınırlarını her türlü harekete kapayarak, dünyadan kopuk bir halde yaşayamayacağını söylüyor.Selin Yıldırım, Tema Tekstilin, LCW, LCwaikiki grubunun temsilcisi. Gruplarının 130 milyon dolarlık ihracat yaptığını, ürünlerinde yüzde 75 yerli, yüzde 25 ithal girdi kullandıklarını, ithal girdilerini Çin ve Bangladeşten aldıklarını, Çine kota uygulama kararının, tedarik programlarını aksattığını söylüyor. Avrupa pazarında rekabet için ithal girdilerin Çinden ucuz fiyatla tedarikinin önemine değiniyor. Türklerin Çin pazarına "marka" ile girme şanslarını vurguluyor.Halil Yıldırım, Goldaşın altın ve takı için iki aynı mağaza açtığını, Şanghay borsasına girmek için mücadele verdiklerini anlatıyor.Ülkeler arasındaki ticaretin iki taraflı ilişkilerle geliştirilebileceğine işaret ediyor. "Goldaş olarak biz önce Çinden takı kutusu satın alıyorduk. Şimdi o kutuların içini altın ve gümüş takıyla doldurarak Çine ihraç ediyoruz" diyor.Şanghayda kendi adlarına ticaret yapan genç işadamları İlyas Kuru, Fatih Okan Okumuş, Çinlilere Türkiyeyi tanıtmanın önemini hatırlatıyor.Orex Kargo, Şanghayda kargo uçağı filosu oluşturmak üzere. Datko Denicilik, denizcilere bakım ve navlun konularında hizmet veriyor. Atafreight, Türk firmalarının mal taşıma işleriyle ilgileniyor.Garanti Bankasının 1999 yılından bu yana Şanghayda temsilciliği var. Garanti Bankası dışında diğer bankalarımız henüz Çine ilgi duymaya başlamamış. Garanti Bankası temsilciliği Çin pazarıyla ilgilenenlere ücretsiz yardım ediyor. Kuruluşundan bu yana temsilciliğin başında olan Noyan Rona, "Çin pazarında Türk firmalarının başarılı olabilmesinin Türk mallarının satılabilmesinin uzun dönemli yatırımı gerektirdiğini, firmaların tek başlarına bu faturayı ödemeye hazır görünmediklerini, bu nedenle firmaların birleşerek veya dernekler, birlikler şemsiyesi altında Çine gelmeleri halinde başarı şanslarının yüksek olduğunu" söylüyor.Abdullah Gülün Çinde iş yapmaya çalışan işadamları ile yaptığı toplantıda Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Yazıcı, Ülker ve Yaşar Grubu gibi gruplarımızın neler yaptığını öğrenme şansımız olamadı. Ülkerin Çin pazarına girmek üzere olduğunu duyduk. Eczacıbaşı bir ay önce temsilcilik açmış. Çinde yatırım ve tedarik imkanlarını inceliyormuş. Arçelik ve Bekonun temsilcileri varmış. Arçelik ve Bekoya Çinden parça tedarikiyle ilgileniyorlarmış. Arçelik küçük elektrikli aletlerin bazılarını Çinde ürettiriyormuş. guras@milliyet.com.tr Şanghayda nehrin karşı kıyısındaki bataklığın adı Purdong bölgesi. Çinliler 1990 yılında bu bataklığı sanayi bölgesi olarak geliştirmeye karar vermişler. Bu bölgesinde 14 yıl önce sadece "saz" yetişirken, şimdilerde 12 bin şirket yılda 25 milyar dolar katma değer yaratıyor. Dikkat buyurunuz, ciro değil katma değer. Yaklaşık olarak bizim yıllık katma değerimizin onda biri büyüklüğünde üretim gerçekleştiriliyor. Geçen yıl bölgeye gelen yabancı sermaye 6.1 milyar olar.