Bu tabloda gözler Merkez Bankası'na dikildi. Ağır baskı altındaki Merkez Bankası "bir şeyler yapmak mecburiyeti"nde, bugün "Para Politikası Kurulu"nu topluyor. Görüldüğü kadarıyla (1) Gecelik borçlanma faizini artıracak, (2) Belki de döviz tanzim satışı kararı alacak.Bugün için (1) YTL borçlanma faizini artırmak, (2) Döviz satmak ekonominin geleceği için yararlı değil, zararlıdır.Şu dönemde, Merkez Bankası'nın faiz oranlarına dokunmaması, döviz satmaması gerekir. Hazine ise, (ikincil piyasadaki bono faizlerinin peşine takılmak yerine) bir süre YTL ile borçlanmadan döviz cinsi borçlanmaya geçmek zorundadır.(1) Talep enflasyonu (talebe dayalı fiyat artışı) ile maliyet enflasyonunu (maliyete dayalı fiyat artışını),(2) Enflasyon ile döviz fiyatındaki yükselmeyi birbirine karıştırmayalım.Bu sorunların her birinin sebebi ve bunların çözüm yolu başkadır. Nisan ve mayıs aylarında fiyat artışlarının nedeni, ucuz döviz ve bol ithalata dayalı olarak piyasanın ısınması, iç talebin artması idi. Nisan ve mayıs aylarındaki enflasyon "talep enflasyonu" idi. Nisan ve mayıs aylarında fiyat artışları beklenenin üzerinde çıktı. Döviz fiyatları yükselmeye başladı. Bu fiyat artışlarını sınırlamak için iç talebin kontrol altına alınması gerekiyordu. İç talep (1) Faiz artışı, (2) Merkez Bankası'nın YTL'yi kısması, (3) Maliye'nin piyasadan para çekmesiyle kontrol altına alınabilirdi.Ama mayıs ayı içinde döviz fiyatları artmaya başladı. Döviz fiyatındaki artış, maliyet artışı yoluyla ve dolaylı olarak fiyatları artıracağından haziran ayından itibaren talebe dayalı fiyat artışı tehlikesi ortadan kalktı. Haziran ayından itibaren, döviz fiyatındaki artışa dayalı olarak "maliyet enflasyonu" başlayacak. Döviz fiyatı arttıkça, maliyete dayalı fiyat artışı da devam edecek. Bu aşamada Merkez Bankası'nın faizi artırması, maliyetleri de artıracağından fiyat artışlarını körüklemekten başka işe yaramaz. Döviz satarak döviz fiyatı kontrol altına alınamaz. Sadece yabancıların cebine ucuz ucuz döviz konulmuş olur. Talep enflasyonu sona erdi Şimdi, "kıvırtmadan/eğmeden/bükmeden" gerçekleri sorgulayalım. (1) YTL aşırı değerlenmemiş mi idi? (2) Döviz açığı (cari açık) sürdürülemez rakamlara tırmanmamış mı idi? (3) Şu veya bu nedenle, üç yıldır "dalgalı kur sistemi" işlemez hale gelmemiş mi idi? (4) Döviz fiyatında bir düzeltme beklenmiyor mu idi? (4) Makas daha fazla açılmadan döviz fiyatındaki düzelmenin ekonominin yararına olacağı bilinmiyor mu idi?Öyle ise bu telaş nedir? Öyle ise, döviz fiyatına müdahale ederek döviz fiyatını tekrar ucuzlatma çabaları nedir?Eğer dövizdeki hareket bir düzeltme ise, bu düzeltmeyi neden bozuyoruz?Ben olanı biteni anlatmaya çalışıyorum. Döviz fiyatı arttı diyerek sevinmeye imkân yok. Ama döviz fiyatı kendi kendine artmıyor. Hatalı politikalar ve yanlış uygulamalar nedeniyle artıyor. Ne yazık ki, IMF destekli bu politikaların faturasını gene saf ve bakir Türk halkı ödeyecek. Bugüne kadar nasıl sesini çıkarmadan ödedi ise gene ödeyecek. Ve de sesini çıkarmadığı sürece ömür bitecek, ödeme bitmeyecek. guras@milliyet.com.tr Maliyet enflasyonu gündemde
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025