İstanbul'da Karaköy'de Osmanlı Bankası Müzesi'nde "Fantazya çok, para yok. Karikatürlerle bir borç ekonomisinin tarihi (1974 - 1954)" ismini taşıyan bir sergi açıldı. Sergi 15 Şubat 2004'e kadar sürecek. Giriş serbest. Sergi, "Birinci Meşrutiyet'ten Osmanlı borçlarının son taksidinin ödendiği 1954 yılına kadar uzanan dönemde yayımlanan karikatürlerden oluşuyor.
Karikatürlerde borç sorununun Meşrutiyet öncesinden beri değişmediği görülüyor. Turgut Çeviker'in derlediği karikatürlerin yayımlandığı yıllardaki durumu Behiç Ak çarpıcı bir anlatımla yorumlamış: "Meşrutiyet öncesi - "Bana biraz borç verin dünyayı yerinden oynatayım", 1876 Birinci Meşrutiyet - "Çatlak küpü doldurabilene aşk olsun", 1878 Abdülhamid dönemi - "Hasta adam doktorunu öldürüyor", 1908 İkinci Meşrutiyet - "Biz yedik Allah artırsın", Maliye Nazırı Cavit Bey - "İstikraz!", 1914 - 1918 Birinci Dünya Savaşı - "Uç baba torik" ve "Çuvallama", Cumhuriyet'in ilk yılları - "Denk bütçe", 1929 krizi - "İktisadi buhran", 1939 İkinci Dünya Savaşı - "Yeni zenginler", 1950 Demokrat Parti dönemi - "Nurlu ufuklara doğru!.." Borçtan kurtulamayan ve belini doğrultamayan bir ülkede yaşıyoruz... Suçu başkalarında aramayalım... Üretemiyoruz. Üretemeyince gelirimiz artmıyor. Gelirimizden çok harcıyoruz. Borçlanıyoruz. Üretimi artırıp geliriyle borcu ödeyecek yerde, borcu ödemek için borçlanıyoruz... Ne zamandan beri? Taaa 1876'dan beri... Ayıp bize!..
Maliye Bakanı: Siz dış borcu istemekten şimdilik vazgeçin. Dış borcu ödemek için şırınga ile para çekmeye, iç borç toplayacağız diye kanını büsbütün kurutmaya hacet kalmaz.
(...1930'dan bu yana değişen bir şey yok. Türkiye hep hasta. Hep yatakta. Hep "çok zayıf"... Yabancı (şimdilerde IMF) hortumla kanını emiyor. Ama emecek kan kalmayınca, Maliye Bakanı'na talimat veriyor. Sen hastanın kalan kanını şırınga ile hem. İç borç topla. Onunla bizim borçları öde... Bir süre yabancı kan emmeye ara verse, Maliye Bakanı'nın iç borçlanmaya gitmesine de gerek kalmayacak... Hasta biraz kan toplayarak ayağa kalkacak...)