Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dalaman'da Türkiye'nin en büyük ve en verimli "devlet üretme" çiftliklerinden biri vardı. 25 bin dönümü sulanabilen bu 35 bin dönümlük çiftliği Osmanlı döneminde, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa kurmuştu. Cumhuriyet'ten sonra mülkiyeti devlete geçen çiftlik şimdilerde özelleştirilmek üzere.
Dalaman'da SEKA'nın kağıt fabrikası vardı. Kağıt fabrikası özelleştirildi.
Krom madeni Dalaman için önemli faaliyet alanı idi. Krom, Göcek'ten gemilere yüklenerek ihraç ediliyordu. Kamyonlar geliyor, madeni boşaltıyor, maden mavnalarla gemilere taşınıyordu. Çok kimse bu işten ekmek yiyordu.
Şimdi o işkolu öldü.
Göcek çarşısında Ahmet Coşkun turistlere seramik hatıra eşyası satıyor. "Babam üretme çiftliğinde çalışırdı. Ağabeyim kağıt fabrikasında. Ben çocukluğumda vapurlara krom yükleyen işçilere su satarak işe başladım. Sonra ben kürekle krom yüklemesi yaptım. Ellerim nasır tuttu. Ama şimdi o tür işler yok. Turizmi öğrenmeye, turizmden para kazanmaya çalışıyorum" diyor.
Rahmetli Ali Koçman'ın babası Sıtkı Koçman'ın çıkardığı krom madenini ihraç eden Amerikan şirketi yıllar önce Göcek'te deniz kenarında geniş arazi satın almış. Ocaktan getirilen krom, burada stoklanır, daha sonra körfeze gelen gemilere yüklenerek ihraç olunurmuş. Krom ihracatı durunca Amerikan şirketinin arazisini Yapı Kredi Bankası satın almış. Bu araziyi, ağaçları ile, krom yükleme tesisleri ile, idare ve misafirhane binaları ile koruyarak, bir yat limanı ve turistik tesise dönüştürmüş. Yat limanı ve turistik tesisi "Camper and Nicholsons" isminde bir İngiliz yatçılık şirketi işletiyor.
1782 yılında kurulan bu şirket, 22 ülkede yat limanı işletmeciliği yapıyor. Yat limanının içinde planlarını İngiliz mimarların yaptığı filmlerdeki "koloniel" otellere benzer, biblo gibi 57 odalı bir otel var. Swissotel'in işlettiği bu otel yemyeşil çimenleri, yüzme havuzu ile tek başına bir turistik tesis. Yat limanı alanının arkası çam ormanı, önü deniz. Deniz ile orman arası yemyeşil çimen. Tertemiz lokantalar, barlar, dükkanlar ile bir küçük kasaba. Marinaya yerli ve yabancı tekneler kira ödeyerek bağlanıyor. Yerli ve yabancı firmalar marinaya bağladıkları yelkenlileri yabancılara kiralıyor. Yabancı yelkenci başka ülkeden kiraladığı teknesi ile Göcek'e gelip tekneyi bırakabiliyor. Veya Göcek'ten kiralayıp tekneyi başka ülkede teslim edebiliyor.
Göcek'ten "Mavi Yolculuk" için Bodrum tipi tekneler de kiralanabiliyor. 4 ile 18 kabini olabilen, tuvaletli, duşlu, havalandırmalı teknelerde her şey dahil bir kişinin bir hafta için ödeyeceği para 350 ile 730 dolar arasında değişiyor.
Göcek'te varlıklı ve deniz seven Türklerin de Türk veya yabancı bayraklı tekneleri var. Hafta sonları uçak ile Dalaman'a gelen tekne sahipleri ve misafirleri 22 kilometrelik karayolu ile Göcek'e geçip teknelerine biniyor.
Bizim varlıklı deniz severlerimizin tekneleri genelde plastik, apartman gibi, dört katlı, beş katlı, her tarafı cam kaplı tekneler. Bizim deniz severlerimiz bu teknelere kapanıyor, harıl da harıl soğuk hava tesisatı çalışmaya başlıyor. Sonra tekne on dakika yol alıp, küçük bir koyda kıçından kıyıdaki bir çam ağacına bağlanıyor. Deniz severlerimiz ve misafirleri, havalandırmalı teknenin içinde, burunlarını dışarıya çıkarmadan yiyerek, içerek hafta sonunu geçirip, evlerine dönüyor. Bir hafta sonra gene aynı yolculuk. Tek değişiklik, bir başka koyda tekneyi kıçından bir başka çam ağacına bağlamak oluyor.
Teknelerini "kıçtan çamlara bağlayan" yerli "deniz sever"lerimiz ile, yelkenlilerini "baştan" marinaya bağlayan yabancı turistler sayesinde Göcek zenginleşiyor. Göcek halkı yaşamını daha iyi sürdürme şansına kavuşuyor.