Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

O yıllar dünyada tatil köyleri modelinin öncüsü, yönetim merkezi Fransa'da olan Club Med isimli bir kuruluş. Club Med yönetimi, "Siz yapın... Biz işletiriz" dedi. Kuşadası, Foça ve Kemer'de tatil köyü için Club Med'in yardımıyla projeler hazırlandı.O zamanların Turizm Bankası, yatırımları başlattı. Para yok. Ben o yıllarda DPT'de uzman olarak çalışıyorum. Sorumluluğum para-banka-kredi. Bana, "Turizm sektörüne de sen bakacaksın. İlk işin 3 tatil köyünün tamamlanması için para bulmak" dediler. Büyük çabalarla para bulabildik. Tatil köylerini tamamladık. Club Med işletmeye başladı. Bu tatil köyleri Türkiye'de Batı'ya dönük turizm işletmelerinin öncüsü oldu. İlk 15 yıllık kalkınma stratejimizde (1963-1978) turizmin geliştirilmesi hedef alınmıştı. Yabancı uzmanlar bize anlattılar ki, (o günlerin şartlarında) zengin yabancı turisti çekmek için tatil köyleri kurmamız gerekiyor. (O yıllarda Türkiye'de tatil köyü nedir bilinmiyor. Ve de örneği yok.) Tatil köyünü kim yapacak, kim işletecek? Bizim zar zor para bularak yaptırabildiğimiz tatil köylerini kırk yıl sonra hükümet özelleştirme adı altında satışa çıkardı.Çıkardı da ne oldu? Önceki gün Hürriyet gazetesinde Gila Benmayor yazdı da öğrendik: "Yabancı-yerli ortak grubu, Kuşadası Tatil Köyü'nün 325 dönüm arazisini özelleştirmeden 35 milyon dolara satın aldı.İhale şartnamesinde, bu arazide yüzde 20 oranında turistik tesis yapımına izin vardı.İhale yapıldıktan ve de arazi yabancı-yerli ortak gruba teslim edildikten sonra:(1) İmar izni önce yüzde 20 oranında yapılaşmadan, yüzde 53 yapılaşmaya çıkarıldı.(2) Daha sonra belediye turistik tesis yapma şartını kaldırdı. Her biri 12 kat yükseklikte konut yapılabileceğine karar verdi."Sayın okuyucularım, buna yerliye-yabancıya halk kesesinden rant dağıtmak denir. Parasını halk ödedi Kuşadası Tatil Köyü arazisini biz eski DPT çalışanları kendi kesemizden satın almadık. Sizin paranızla satın aldık. Bu arsanın üzerindeki binaları sizin paranızla yaptırdık. Ağaçları sizin paranızla diktirdik. Bu gayrimenkul sizin malınız. Siz, "saf ve bakir Türk halkının malı"... Sizin malınızı "babalar gibi" yerliye-yabancıya satıyorlar. Hadi bu özelleştirmeyi zorunlu kabul edelim. İçimize sindirelim de... Üç kuruş, beş kuruş fiyatla ona buna satmalarına ve de daha sonra bir kalem oyunuyla değerini 10 katına, 30 katına yükseltmelerine ne demeli?Burada üretim yok, alın teri yok. "abidik gubidik" oyunu var. İmar izinleri değiştirilerek, yerliye-yabancıya rant dağıtılıyor.İmar izini değiştirme yetkisi olanlar (mührü ellerine geçirenler) menfaat karşılığı veya hatır gönül için veya cehaletlerinden belli kişilerin cebini dolduruyor.Bu ülkede son zamanlarda büyük paralar kazananlar yatırımdan, üretimden kazanmıyor. Son zamanlarda bu ülkede al-sat kazandırıyor. Alım satım değil, alım satımdan sonra değişen (daha doğrusu insan eliyle değiştirilen) şartlar insanları zengin ediyor.("Sen DPT görevlisi olarak işini yapmışsın. Kuşadası Tatil Köyü'nü "hissi" olarak sahiplenerek, özelleştirme karşıtı yazı yazıyorsun." diyecek olan olursa, ben de "pardon" der, "özür dilerim".) guras@milliyet.com.tr Halk kesesinden 'hovardalık'