Olayların içinden Bizim 2007 yılı haziran ayı itibariyle 12 aylık milli gelirimiz (GSMH) cari döviz kuruyla 428 milyar dolar olarak hesaplandı. 2007 yılı yıl ortası nüfusumuz 73 milyon 875 bin olarak tahmin ediliyor. Milli gelir rakamı nüfusa bölününce kişi başı milli gelirin 5.800 dolar olduğu görülüyor.Kişi başı gelirin bir bölümü tüketiliyor. Bir bölümüyle yatırım yapılıyor. Bir bölümüyle vergi ödeniyor. Kişi başı milli gelir bir ülkenin üretim gücünü, yaşam düzeyini gösterir. Ülkede belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin (katma) değeri milli geliri oluşturur. Dahası da var. Kişi başı gelir rakamı ülkede yaşayan halkın "insani gelişme" düzeyini belirliyor. Bülent Tuncer'in TESAV yayını "Sayıların Diliyle Türkiye" araştırmasında verilen bilgilere göre, dünyada kişi başı milli gelir sıralamasında Türkiye 58'inci, insani gelişme endeksi sıralamasında 92'nci sırada yer alıyor.Biz kişi başı milli gelirimizi 10 bin dolara çıkarabilir miyiz, çıkaramaz mıyız diye tartışaduralım, bizle aynı çizgide yola çıkan Portekiz'de kişi başı gelir 20 bin dolar, Yunanistan'da 25 bin dolar, İspanya'da 30 bin dolar oldu.Kişi başı gelir Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de 40 bin dolar, ABD'de 45 bin dolar dolayında. Bizim önümüzde koşanlar durmuyor. Her yıl yüzde 4 dolayında büyüyor. Onlarda ekonomi yavaşlayınca büyüme oranı yüzde 4'ten 3'e, 2'ye iniyor. Gelir üretime bağlı Biz arayı kapatmak, 5.800 dolarlık kişi başı milli gelir rakamını kısa sürede en az 20 bin dolara doğru yükseltmek için daha hızlı büyümek, yavaşlamamak zorundayız.Daha hızlı büyümek demek, daha çok üretmek demektir. Daha çok üreteceğiz ki kişi başı milli gelirimiz artsın. İnsani gelişme endeksimiz yükselsin.Daha çok üretmek için önce talebin olması, sonra da yatırım yapılması şart. Talebi olmayan mal ve hizmet üretilemez. Talebi olmayan mal ve hizmet için yatırım yapılamaz. Talep denilen şey, iç ve dış talepten oluşur. İç talep ülke içindeki insanların talebidir. Türkiye içindeki insanların geliri sınırlı. Bu yüzden iç talep büyük ölçüde üretim artışına imkân vermiyor. Dış talep, yani ihracat pazarı ise hem çok büyük hem de bu pazardaki insanların gelir düzeyi çok yüksek.Bizde uzun süredir uygulanan ucuz döviz politikasının uzantısı olarak ucuz ithalat iç pazarın yabancı üreticilerin eline geçmesine neden oldu. Zaten küçük olan iç talebin üretimi artırıcı gücü eridi. İhracat pazarından ise ucuz döviz nedeniyle daha fazla yararlanamıyoruz.Fakat her şeye rağmen, üretim artışını sürdürmemize ihracat pazarı yardımcı oluyor. Üretim artışımız ihracata bağlı hale geldi. guras@milliyet.com.tr Üretim talebe bağlı