Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hoş geldin “IMF” güdümlü yaşam!”  Sayın R.T.Erdoğan “diretti, diretti”... Ama sonunda “pes” etti. Sayın R.T.Erdoğan’ı korkuttular. “IMF güdümüne girmeden bu krizden çıkamayız... IMF’den para gelsin de bir an önce rahatlayalım” dediler.
Maliye Bakanlığı koltuğuna oturan Sayın M.Şimşek, Washington’a gitti-geldi... Anlaşıldığı kadarı ile Sayın R.T.Erdoğan’ı “ikna eylemeyi bir güzel başardı”...
Şimdilik para almadan IMF direktiflerini uygulamaya başladık. Yakında “imza töreni” de tamamlanır. Döneriz eski “IMF’li yaşama”...
Bir noktayı açıklığa kavuşturmakta yarar vardır. “IMF ile yaşam” başka, “IMF güdümlü yaşam” başkadır.
-  IMF ile yaşamda, ülke ekonomideki kendi hedeflerini özgürce belirler. Bu hedeflere ulaşmak için uygulayacağı politikaları ortaya koyar. Teknik anlatımıyla kendi stratejisini ve bu strateji çerçevesinde uygulanacak kendi programını önceden hazırlar. Sonra bu programa ve politikalara, IMF’nin desteğini sağlar.
Ama bunları beceremez ise, işte o zaman da “Ben beceremiyorum, gel sen bizi kurtar IMF efendi” diyerek IMF’ye teslim olur.
-  IMF güdümlü yaşamda, ülkeyi IMF’nin iktisatçıları yönetir. Hükümetin ne yapacağını, nereden para bulacağını, nereye harcayacağını onlar belirler.

Mecburiyet yok
Bu ikisi arasında çoooook büyük fark vardır.
-  Biz bu memleketin evladıyız. İşler kötü gider ise faturayı biz ödeyeceğiz. Neyin bizim insanımızı üzeceğini, neyin mutlu edeceğini biz biliriz. Bizim için ekonomi politikalarının hedefi “insan”dır. İştir. Aştır. Biz yanlış yaparsak faturayı biz öderiz. Bizim gidecek başka ülkemiz yok.
-  IMF’nin uzmanları değişik ülkelerden Washington’a gelen, profesyonel iktisatçılardır. Onlar bir ülkeyi “rakamlarla değerlendirir”. Onlar için (ve de IMF için) önemli olan ülkenin ithalat, borçlanma kanalının tıkanmamasıdır. Ülkenin ithalat ve kredi borçlarını zamanında ve tam olarak ödeyebilmesidir. Onlar için “insan” değil “rakam” önemlidir. Onlar hata yapar ise, bir program daha hazırlarlar. Onlar hiçbir fatura ödemezler.
Biz ne istiyoruz? Üretim artsın, ihracat artsın, halkın işi ve artsın istiyoruz. Ülke büyüsün istiyoruz. Halkın ekmeği ile oynamayalım, fakire, hastaya iyi bakalım diyoruz.

Üretimsiz yaşama merhaba
Ama “ucu görünen” ve yavaş yavaş uygulamaya konulan “IMF direktifleri” bizi bambaşka bir yaşama götürecek gibi...
Anlaşıldığı kadarı ile, kriz öncesi “sürdürülemez noktaya gelen “Yüksek faiz ucuz kur” politikası dışında değişen bir şey yok. Şimdi de sürdürülebildiği kadar “Ucuz faiz ama gene de ucuz kur” politikası uygulanacak. Dolar 1,50’nin altına indi. Demek ki ithalatçı gülmeye, ihracatçı ağlamaya devam edecek.
- IMF güvencesindeki ucuz döviz politikası kapsamında bankalar, özel sektör dış kredi kullanmaya başlayacak. IMF’den de para gelince, döviz kıtlığı çekilmeyecek. Döviz girişi bütçe açığının kapatılmasına destek verecek.
-  Hükümetin halka götürebildiği hizmetler zaten azalmıştı. Bundan sonra daha da azalacak.
-  Deli Dumrul misali, “köprüden geçenden de, geçmeyenden de bir akçe tahsil edilecek”. Nefes almaya bile vergi konulacak. Halkın satın alma gücü iyice kısılacak.
-  Cari açık (döviz açığı) gene ekonominin en önemli sorunu haline gelecek.
Dikkat buyurunuz... Bu tabloda “Üretim” denilen şey yok. Büyüme yok, daralma var... Tabii olmaz. Olamaz. Çünkü, “IMF güdümlü yaşam”ın hedefi “üretim” değildir. İthalat-borç alma ve borç ödemedir.
Maliye Bakanlığı koltuğuna oturan Sayın M. Şimşek’in yapabileceği bu idi. Bekleneni yaptı.