Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kemal Dervişin tanımına göre "radikal bir sol iktisatçı" mıyım, değil miyim bilemiyorum ama, bildiğim bir şey var: "Biz iç borçlarımızı yapılandırmak zorundayız."Tekrarda yarar var. Borç yapılandırması, iflas bayrağı çekmek demek değildir. Borç yapılandırması, para birimi değişimi, vade ve faiz düzenlemeleri gibi imkânları zorlayarak, borcu taşınabilir hale getirme operasyonudur. Kemal Derviş, Milliyet Ekonomide yayımlanan yazısında diyor ki, "Borç/milli gelir oranı ve yurtiçi reel faizler çok yüksek oldukça, bir ülkenin istikrarlı biçimde, uzun süre, hızlı büyümesi ve sosyal sorunlarını çözümlemesi çok zordur. Radikal sol iktisatçıların önemli bir bölümü bu engeli aşmak için genelde kamu borçlarının devletin tek taraflı kararıyla yapılandırılmasına ve azaltılmasına taraftardır." Kemal Derviş, yazının ileri bölümünde de, böyle tek taraflı bir yapılandırmanın kabul edilemez bir çözüm olduğunu anlatıyor. Bizim iç borcumuz nasıl oluştu? Politikacı, kamu kaynaklarını cömertçe ona buna peşkeş çekti. Olmayan paraları harcadı. Bütçe açık verdi. Bütçe açığını kapatmak için vergiyi artırmak yerine borçlanmayı tercih edenlere Merkez Bankası destek verdi. Merkez Bankası (enflasyonu kontrol ediyor görüntüsünde) dövizi düşük, faizi yüksek tutarak, borçlanmayı ve sıcak para hareketini teşvik etti. Hükümetler kolayca borçlandıklarını gördüğünden borcun büyümesine aldırış etmedi. Yüksek reel faiz borcu büyüttükçe büyüttü. Borç ödenemez hale geldi. İç borcu kazasız belasız döndürmek ülkenin birinci sorunu oldu. Vergilerin devamlı artırılmasına, faiz dışı fazla gibi zorlamalara ve iç kaynakların tamamının ve vergi gelirlerinin yarısının faize gitmesine rağmen iç borç stoku bir türlü azalamadı.Ülke tasarruflarının tamamına yakını faize gitti. Faize giden paranın büyük kısmı da ucuz ucuz dövize çevrilerek yurtdışına kaçtı.Bu anlatılanlar yanlış mı? Olmayan bir şey mi anlatılıyor?1998 yılında iç borç stokumuz 37 milyar, 1999 yılında 42 milyar dolardı.2000 yılında 54 milyar, 2001 yılında 84 milyar, 2002 yılında 91 milyar, 2003 yılında 139 milyar, 2004 yılında 167 milyar dolar oldu.Devamlı faiz ödüyoruz. IMF talimatı doğrultusunda bütçeden faiz dışı fazla diyerek para ayırıyoruz. Ama netice bu. Böyle olmaması da imkansız. Faiz yükü nedeniyle bütçe açık verdikçe iç borcun, dışarıya döviz akışı nedeniyle cari işlemler (döviz) hesabı açık verdikçe de dış borcun artmasından doğal bir şey olamaz. Borç borç doğuruyor Bu politika, "çağdaş sosyal demokrat anlayış"ı savunan Kemal Dervişin "borç politikası"dır... Kemal Derviş 3 Mart 2001 tarihinde ekonominin dümenine geçti. 17 ay dümeni elinde tuttu. 2001 yılı sonunda iç borç stoku 84.0 milyar dolardı. Bu toplam borcun sadece yüzde 34.0lük bölümü, sadece 28.9 milyar dolarlık bölümü piyasaya olan borçtu. 2001 yılı sonunda bu iç borç stokunu yeniden yapılandırmak çok çok kolaydı. Kemal Derviş, yeniden yapılandırma yerine, sürdürmeyi tercih etti. Ve bu nedenledir ki, 2004 sonunda (borç, borç doğurarak), 167.3 milyar dolara ulaştı. Piyasanın toplam borçtaki payı yüzde 62.9a, 105.2 milyar dolara yükseldi. Bu büyüklük ve yapıdaki iç borcu yeniden yapılandırmak şimdi çok çok güç... Ama, bugün yeniden yapılandırmazsak, yarın daha da güç hale gelecek... (Yiğit Bulut uyarıyor: Haftada 1 milyar dolar, yılda 52 milyar dolar faiz ödemesiyle, Türkiye hangi sol anlayışa göre sosyal devlet olabilir?) Nolur, kimse çıkıp da "Biz bu borcu öderiz abicim!" demeye kalkmasın. İşte durum ortada. Ödeyemeyiz, ödeyemiyoruz... Yemiyoruz, içmiyoruz, dişimizden, tırnağımızdan artırarak döndürmeye çalışıyoruz... Şimdi artık çok güç 2001 2002 2003 2004Toplam borç 84.9 91.7 139.3 167.3KAMU 56.0 48.4 66.4 62.1Merkez Bankası 22.6 17.2 19.3 16.5Kamu bankaları 15.8 14.9 19.5 20.5TMSF 10.5 6.7 10.8 6.2Diğer kamu 7.1 9.6 16.8 19.0PİYASA 28.9 43.3 72.9 105.2 Kaynak: Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı. guras@milliyet.com.tr İç borç stoku (alacaklılara göre dağılım)