Bunları görmek için para ödemeye gerek yok... Ama kimsenin İstanbul Resim ve Heykel Müzesinden haberi yok. Müzeye giden, gören yok.Buna karşılık sınırlı imkanlarla açılan ve henüz emekleme aşamasında bulunan Sakıp Sabancı Müzesini, Eczacıbaşının İstanbul Modernini herkes biliyor. Çok kişi gezdi. Sadberk Hanım Müzesi, Rahmi Koç Müzesi başka yönleriyle ilgi görüyor...Hem de İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, İstanbulun köşesinde bucağında değil. Beşiktaşta. Dolmabahçe Sarayının uzantısı olan bir binada... Hem de yetmiş yıllık bir müze.Açılalı bir ay olmayan İstanbul Modern Müzesine insanlar koşa koşa geliyor. Günde 3 bin kişi geziyor. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 70 yıllık. Günde belki 20 kişi kapıdan içeri giriyor. Yıllık ziyaretçi sayısı 3 bini aşmıyor.Nedeni basit. İstanbul Moderni sahiplenen bir kişi var: Oya Eczacıbaşı... İstanbul Resim ve Heykel Müzesi sahipsiz... Halbuki müzeyi kuran Atatürk. Atatürk, Türkiyenin ilk resim ve heykel müzesinin kurulması için Dolmabahçe Sarayının Veliaht Dairesini tahsis ettirmiş. Selamlık, harem ve muayede salonundan oluşan 9 bin metrekarelik bu bölümde 1937 yılı eylül ayında müze açılmış. Dolmabahçe Sarayı, Ankara Halkevi, Maarif Vekaleti ve TBMM gibi yerlerdeki resim ve heykeller müzeye gönderilmiş. Daha sonra müze koleksiyonunun zenginleştirilmesi için yoğun çaba sarf edilmiş.Müze kurulduğunda yönetim sorumluluğu, müzenin hemen yakınında bulunan Güzel Sanatlar Akademisine (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine) verilmiş. Halil Dikmen müzenin ilk müdürü olmuş. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Türkiyenin en büyük koleksiyonuna sahip. Müzede 495 heykel, 7213 tablo, toplam 7853 eser var. Osman Hamdi, Şeker Ahmet Paşa, İbrahim Çallı, Bedri Rahmi dönemlerinden bu yana Türk sanatçılarının yaptıkları heykellerin ve tabloların en güzelleri müzede... Önce Akademiden sonra üniversiteden görevlendirilen hocalar belli sürelerle müdürlük yapmış. Kimi müdürlüğü ciddiye almış, kimi almamış. Müzenin giderleri Akademi ve daha sonra üniversite bütçesinden karşılandığından müze "sadaka"yla yaşar, herhangi bir "devlet dairesi" gibi işler hale gelmiş.Bugün binası perişan. Her şeyiyle perişan. Üniversitede ve müzede konuşacak, bilgi alacak kişi bulamadım. Beşiktaş Caddesine açılan ön kapı kapalı. Deniz yönündeki kapıdan girmek sorun... Bina yıllardır tamir görmediğinden çökecek durumda. 7853 eserin sadece 150 kadarı sergilenebiliyor. Diğerleri depoda. Depodaki eserlerin durumu "meçhul"... Müze cumartesi, pazar ve diğer tatil günleri kapalı. Hafta içi saat 10.00dan 16.30a kadar gezilebiliyor. Tanıtımı yok. Ziyaretçiyle ilgilenen yok.Rektörü ve de hocaları müzeye ilgi duymadıkları için, koskoca Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, devlet imkanlarıyla, kurulu bir müzeye sahip çıkamazken, aileler, kendi imkanlarıyla ailenin bir üyenin çabasıyla müzeler kuruyor... Sanat hazinesini, yılların müzesini, bu hallere düşüren güzel sanatlar eğitiminden sorumlu rektörler ve hocalar "Devlet müzecilik yapamıyor" diyerek sorumluluktan kurtulamazlar. İstanbuldaki Türk ve İslam Eserleri Müzesi de devlet müzesi. Nazan Ölçer isminde bir hanım müdür, devlet memuru olarak, devlet imkanlarıyla bu müzeyi dünya müzeleri çizgisine çıkarabildi.Ben Beşiktaştan geçerken, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Müzesinin ana giriş kapısının hemen karşısında, yol boyu uzanan "Dolmabahçe Sarayı Muhafızlarının Eski Kışla" binalarını müzeye dönüştürme hayalini kurarım. Bu binalarda eskiden Beşiktaş Askerlik Şubesi ve İnzibat Bölüğü vardı. Şimdilerde binalar boş durumda... Birileri müzeye sahip çıkabilse askerlerimiz seve seve bu binaları Atatürkün müzesinde gün ışığına çıkamayan, depolarda çürüyüp giden eserlerin sergilenmesi için verir. Başbakanımız binaların onarımına seve seve para bulur. Ama bu işi kendine misyon edinecek bir sanatsevere ihtiyaç var.(Müzedeki sanat eserlerinin görüntülerine www.resimheykelmuzesi.org ulaşabilirsiniz.) guras@milliyet.com.tr Müze sahipsiz, perişan