Devlet babanın 1 milyon 890 bin 307 memuru var. Devlet baba halktan topladığı her 100 liranın 40 lirasını bütçeden maaş - ücret alan memuruna, işçisine veriyor.
Devlet babadan maaş alan memurlar "mutsuz"... Ücretleri insani bir yaşam sürdürmelerine imkan vermeyecek ölçüde düşük.
Devlet baba çalıştırdığı memurunun maaşını artıramıyor. Memurunu mutlu etmeye kalksa, topladığı verginin tamamını maaş olarak dağıtması gerekecek.
Çözüm: Küçülmek... Memur sayısı azaltılır ise, devlet baba her bir memura daha iyi para ödeme imkanına kavuşacak. Zaten yıllardır tartışılan da bu. Devlet küçülecek. Daha az sayıda ama daha güçlü memur kadrosu ile hizmet görecek.
Geliniz görünüz ki, niyet başka, uygulama başka.
Devlet baba, küçüleceğim derken devamlı olarak memur sayısını artırıyor. Kadrodaki memuruna verecek para bulamaz iken, kadroyu büyütüyor.
1980 yılında devlet babanın 1 milyon 170 bin memuru vardı. On yılda memur sayısı yüzde 25 arttı. 1990 yılında 1 milyon 461 bine çıktı. 1990 yılından sonraki on yılda ise yüz 32 artırılıyor. 2000 yılında hedef 1 milyon 930 bin memur.
1990 yılından bu yana her yıl memur sayısındaki artışa bakıyoruz: 1992 ve 1998 yıllarında yıl içinde 98 bin memur alınmış. 1996 ve 1997 yıllarında kadrolar dondurulmuş. Bin sekiz yüz ve yedi bin altı yüz yeni memur alınmış.
İstikrar paketi uygulayan devletimiz dün 39 bin 846 yeni memur alımı için başvuruları kabule başladı.
Ankara'nın meydanlarında devlet babanın memurları aylardır boş tencere ve tavalarla "açlık gösterisi yapıyor"... Öte yandan bu açlar ordusuna katılmak için "yüz binler" sıraya giriyor.
Sayın okuyucularım, Türkiye'de "memurluk", ömür boyu sosyal devlet güvencesi sistemine dönüştü. Devlet iş yaptırmak için değil, sosyal huzursuzluğu önlemek için memur kadrolarını şişiriyor. Memur olmak isteyenler "iş yapmak - üretime katılmak" için değil, güvenli bir gelir ve sosyal yardım sisteminin içine girmek için memur oluyor.
Ege Cansen bu sistemin çarpıklığını anlatıyor. Diyor ki; "Devlet bir emme basma tulumbadır. Halktan ne kadar vergi emer ise memuruna o kadar para dağıtabilir. Halkına o kadar hizmet verebilir. Devletin vergi toplamaktan bir amacı da, sosyal harcamalar yaparak, milli geliri yeniden dağıtıma tabi tutmaktır. Zaten kuruluşundan bu yana devlet bunu yapmaya çalışmaktadır. Devlet dairelerini dolduran milyonlarla insan, KİT'lerin, BİT'lerin gayri iktisadi istihdam ve satın alma politikaları, erken emeklilik, ertelenen veya hiç ödenmeyen tarım kredileri, Bağ - Kur ve SSK prim borçlanması maskaralıkları hep "milli geliri daha eşitlikçi dağıtmak" amacıyla yapılmıştır. Ancak gelinen noktada görüyoruz ki, yapılan bu tür "halkçı" uygulamalar, ne işsizlik sorununu çözebilmekte, ne devletin daha iyi hizmet vermesine yol açmakta ve ne de üretimi artırmaktadır.
Türkiye'de herkes ama herkes devlet babadan para istemektedir. Kimi "memur olayım da bana para ver" demektedir. Kimi, "devlet baba yardım etsin" diyerek para istemektedir.
Ege Cansen bunları söylüyor. Ve de ekliyor "medya kuruluşlarımız da, "devlet bana para versin" diyenlerin megafonluğunu üstlenince" Türkiye içine düştüğü çıkmazdan kurtulamamaktadır.
Kaynak: 2000 yılı bütçe gerekçesi, 2000 yılı kadro rakamı 39.846 memur alınacağı varsayımı ile belirlenmiştir.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr