Merkez Bankası tek bir hedefe kilitlendi: "Enflasyonu düşürmek." Enflasyonun düşürülmesi için, (1) Maliye - Hazine, "bütçe"yi (2) Merkez Bankası, "para"yı dizginliyor. Merkez Bankası sadece Türk lirasının değil, dövizi de dizginliyor. Çünkü döviz fiyatı artar ise enflasyonu hızla aşağıya çekmek güçleşiyor.
Döviz fiyatının dizginlenmesi için, dövize talebin kısılması gerekir. Merkez Bankası bunu temin etmek için uzun süre "faizi yüksek" tuttu.
Faiz yüksek olunca, elinde döviz olan, eline döviz geçen, "dövizi satıyor"du. Elinde döviz olan, eline döviz geçen dövizi satınca da, döviz fiyatı düşüyordu. Döviz fiyatının düşmesi Merkez Bankası'nın enflasyonu aşağıya çekmesine yardımcı oluyordu. İşte bu nedenledir ki, aylık fiyat artışları (aylık enflasyon) yüzde sıfırlarda veya yüzde birlerde dolanırken, Merkez Bankası aylık yüzde 2.5 dolayında faiz ödedi.
Ucuz döviz, yüksek faiz
Merkez Bankası'nın yüksek faizi enflasyonun aşağıya inmesine yardım ediyor ama, öte yanda Hazine'nin yüksek reel faiz ödemesine yol açıyordu. Hazine'nin iç borç stoku küçülemiyordu. Banka kredilerinin yükseklerde dolanmasına yol açıyor. Yatırımcılar ve üreticiler banka kredisi kullanamıyordu.
Merkez Bankası'nın bu politikası "sürdürülebilir bir politika" değildi. Çünkü uygulama "iki fay hattı"nda "enerji birikimine" neden oluyordu.
(1) Merkez Bankası devamlı döviz satın aldı. Bugüne kadar yaklaşık 9.5 milyar dolarlık döviz satın aldı. Bu dövizi satın alınca piyasaya Türk lirası çıkardı. Enflasyon olmasın diye, piyasaya çıkardığı bu Türk lirasını yüksek faiz ile piyasadan çekmeye çalıştı. Bankaların Merkez Bankası'na gecelik olarak faize yatırdıkları Türk lirası 10 katrilyon liraya ulaştı.
(2) Döviz fiyatı ucuzladı ama, bu döviz fiyatı "sürdürülebilir bir fiyat değil"di. Döviz fiyatının ucuzluğu "huzursuzluğa ve beklentilere" yol açıyordu.
Enflasyondaki gerilemeye paralel olarak "piyasanın baskısı" ile Merkez Bankası "istemeye istemeye" faiz indirimi yapmak zorunda kaldı. Türk lirasını faizde değerlendirmenin cazibesi azalınca, dövize geçmek, döviz satın almak eğilimi başladı. Bu noktada Merkez Bankası'nın işi zor. Çünkü kamuoyunda Merkez Bankası'nın döviz satın alması olağan karşılanıyor da, Merkez Bankası döviz satmaya başlayınca, yöneticilerinde hemen kötü niyet aranıyor. Önümüzdeki günlerde döviz fiyatlarında görülecek bir artış eğilimine paralel olarak döviz talebinin artması halinde Merkez Bankası'na düşen iş, piyasaya döviz sürmektir. Böylece bankaların gecelik faizde değerlendirdikleri 10 katrilyon Türk lirasının büyük bölümünü emebilir. Döviz fiyatı arz ve talebe göre doğru yere oturur. Merkez Bankası faiz oranlarını tekrar yükseltmek baskısından, piyasa da döviz krizi beklentisinden kurtulur.
Döviz fiyatındaki yükselme Merkez Bankası'nın kilitlendiği enflasyon hedefinden belli ölçüde sapmaya neden olacaktır. Merkez Bankası "sürdürülemez bu kurguda, kendi yanlışını ve de sorumluluğunu hiçbir zaman kabul edemeyeceği için", hemen suçlu aranmaya başlayacaktır... "Merkez Bankası enflasyonu aşağıya çekiyordu, mali politikalardaki sapma ve hükümetin baskısı ile Merkez Bankası'nın başarısı engellendi" denilecektir... Ne yapalım?.. Olacak o kadar!