Ülkeye döviz giriş çıkışı ‘Ödemeler Bilançosu’ndan izlenir. Bu bilanço 2 bölümden oluşur. Birinci bölümde olağan döviz gelir giderleri gösterilir. Giderler ithalat harcamaları, dış borç faiz ödemeleri gibi giderlerdir. Olağan gelirler ihracat, turizm geliri, müteahhitlerin getirdiği para gibi gelirlerdir.
Olağan giderle gelir fark ülkenin döviz açığını veya fazlasını gösterir. Açık varsa buna teknik deyimi ile ‘cari açık’, fazla varsa ‘cari fazla’ denilir. Bizim giderlerimiz fazla oluyor. 2002’den buyana sırasıyla 626 milyon dolar, 7.6 milyar dolar, 14.4 milyar dolar, 32 milyar dolar, 38.2 milyar dolar ve nihayet 2008’de 41.5 milyar dolar açık verdik.
Ödemeler Bilançosu’nun ikinci bölümü ‘sermaye hesabı’dır. Buradan belli dönemde, doğrudan yabancı sermaye yatırımı (satın almalar dahil), portföy yatırımı (bono-tahvil, hisse senedi) ve kredi olarak giren-çıkan döviz izlenir.
Sermaye hareketi ile giren net döviz, cari açıktan fazla ise, bu fazlalık ülkenin döviz rezervine eklenir. Az ise, bu defa, açığı kapatmak için döviz rezervinden ekleme yapılır. Böylece döviz hesabı kapatılır. Kapatılan hesaba da ‘ödemeler dengesi’ denilir. Çünkü şu veya bu şekilde açık kapatılmış olur. (Bu denge sağlanamadığında ülke döviz açığı nedeniyle iflas durumuna düşer.)
Giriş-çıkışı izlemek zor
Döviz girişi çıkışı kontrol altında ise, izinsiz döviz girmiyor ve çıkmıyor ise bu hesapları tutmak kolay olur. Ama günümüzde döviz giriş çıkışı serbest. Her ne kadar bu giriş çıkışlar mali aracı sistemden gerçekleşiyor ise de ülkeye ‘sermeye hareketi’ ile giren-çıkan paranın nereden geldiğini ve nereye gittiğini kısa sürelerde tam olarak izleyebilme şansı olamıyor.
İşte o zaman toplam gelir ve gider kalemlerini tutturabilmek için ‘Nereden geldiği ve nereye gittiği belli olmayan döviz’ler ‘net hata noksan’ adında bir hesapta gösteriliyor. Bu yıllardır süre gelen bir uygulama.
Önemli olan bazı aylarda nereye gittiği belli olmayan döviz çıkışının, bazı aylarda nereden geldiği belli olmayan döviz girişinin görülmesidir. Örneğin 2008 yılının 12 ayı boyunca 7 ay döviz çıkışı 5 ay girişi olmuş. Haziranda 3.6 milyar dolar gibi büyük bir çıkış, ekimde 7.5 milyar dolar gibi büyük bir giriş görülmüştür. Ama sonunda, 12 aylık giriş çıkış hesabı net olarak 1.9 milyar dolar olarak kapanmıştır. Demek ki aylık giriş çıkış rakamlarının büyüklüğü yanıltıcı olabilmektedir.
2009’da ekonomi duraklayınca cari açığımız azaldı. Geçen yıl ilk 5 ayda 22.2 milyar döviz açığımız varken bu yıl aynı dönemde açık 4.5 milyar dolara indi. Geçen yıl ilk 5 ayda ‘sermaye hareketi’ olarak ülkeye 21.3 milyar dolar girmişti. İlk 5 ayda ‘net hata noksan’ kaleminden (Nereye gittiği belli olmayan) 2.9 milyar dolar döviz çıkışı vardı.
Bu yıl ilk 5 ayda net olarak 4.2 milyar dolar döviz çıkışı oldu. Fakat bu yılın ilk 5 ayında nereden geldiği belli olmayan ‘net hata noksan’da gösterilen) 6.9 milyar dolar döviz girişi sayesinde cari açığı bir ölçüde kapatmak mümkün olabildi.
Giriş olması iyidir
Şimdi tartışılan 2009 yılının ilk 5 ayında bu 6.9 milyar doların nereden geldiği? İlk 5 ayda net hata noksan kaleminde toplam 6.9 milyar dolar görülmesi olağan-dışı (görülmemiş) bir gelişme değildir. Krizdeki döviz çalkantısında Merkez Bankası’nın döviz hareketini izlemesi güçtür.
- Büyük olasılıkla kriz döneminde, iç finansman sorunlarını çözmek isteyen yurt içi yerleşiklerin bazıları yurtdışlındaki birikimlerini getirmektedir.
- Döviz fiyatlarındaki dalgalanma ve de TL ihtiyaçları nedeniyle bazı yurt içi yerleşiklerin (finans sitemi dışındaki) nakit döviz birikimlerini TT’ye çevirmeleri bu hesap karışıklığına yol açabilir.
Son söz: Döviz olmasa dertleniyoruz, olsa dertleniyoruz. Döviz geliyor. Nereden geliyor ise gelsin!.. Önemli olan bizim gelen bu dövizi ne yaptığımız. Yiyecek miyiz, yoksa üretim artışı için mi kullanacağız?