Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Biz içeride pek bir şeyler hissetmiyoruz ama, dışarıdan durumumuz pek parlak görünmüyor gibi?
Mayıs ayında 111 olan risk primimiz, nerede ise saat başı artmaya başladı.
Geçen cumartesi 218 olmuştu. Pazartesi 226’ya, salı 232‘ye yükseldi.
Salı günü krizin ekonomilerini zora soktuğu AB ülkelerinden İtalya’nın risk primi 240, İspanya’nın 232 idi.
Ülkelerin kredi borçlanma maliyetlerini artıran risk priminin yabancı dilde adı CDS (Credit Default Swap) dir. Türkçede buna “Batık Borçlar İçin Sigorta Primi” veya “Kredi İflas Takası Primi” deniliyor. CDS bir tür sigorta poliçesidir. Diğer sigorta türlerinde olduğu gibi, belli bir sigorta primi karşılığı riskler sigorta ediliyor.
CDS’lerinde sigorta konusu, ülkenin dış piyasalarda sattığı tahvillerin ve bonoların anaparalarının veya faizlerinin, ülkenin güç duruma düşmesi nedeniyle ödenememesi riski diğer bir anlatımla “İflas riski”dir.
CDS bir anlamda uluslararası piyasaların bize bakışını, bizi nasıl gördüğünü anlatır. Yabancı yatırımcının Türkiye’ye karşı tavrını gösteren önemli göstergelerden biridir.
Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyeye ulaştığında risk primi 111’e kadar gerilemişti.

Primin artışı kötü
CDS primi, ülkelerin ekonomik ve politik risk gelişmesine göre her gün değişiyor. Şimdilerde risk primi, kredi dereceleme kuruluşlarının ülkelere verdikleri kredi notlarından daha dinamik bir gösterge haline geldi. Güncel olarak ve adeta risk barometresi gibi piyasalar tarafından izleniyor.
Türkiye’nin CDS priminin yükselmesi halinde, piyasaların gerilimi de artıyor, Borsa İstanbul düşerken, gösterge bono faiz oranları da yükseliyor. CDS primleriyle birlikte, Borsa İstanbul arasında “Ters korelasyon”, Gösterge Bono Faiz Oranları ile “paralellik” söz konusu. Son olaylar sonrası siyasi tansiyonun da etkisinde CDS primlerinin yükselmesiyle Türk Hazinesi, hem içeride hem de dışarıda artık daha yüksek faizle borçlanmak zorunda kalıyor.
Kaçan olmasın...

Şimdilerde sorunumuz nedir?
- Daha önce Türkiye’ye döviz getirerek dövizi bozduranlar, hisse senedine ve bonoya yatırım yapanlar, ellerindekini satarak tekrar dövize dönmeye ve dövizi dışarıya çıkarmaya başladı.
- Cari açığımız (döviz açığımız) ayda 5 milyar doların altına indi ama bu açığı kapatacak miktarda döviz girişi olmuyor.
Yabancı getirdiği dövizi neden yurtdışına çıkarmaya çalışır? Döviz getirmekten neden vazgeçer?
- Türkiye riskli bir ülke haline geliyor. Getirilen dövizin dışarıya çıkarılması güçleşiyor veya başka ifade ile girerken dövizi ucuz bozduran, giderken pahalı alıyor.
- Türk ekonomisi getirilen dövize yeterli ölçüde rant sağlamıyor. Başka ülkelerde dövizin rantı daha yüksek.

Risk primi neden artıyor?
Küresel dalgalanmanın sert rüzgarları bizimki gibi zayıf ekonomileri sallıyor. Biz de buradan nasibimizi alıyoruz. Ama “Kaderimiz bu” diyerek suçu üzerimizden atamayız. Risk priminin artmasına bizim de katkımız var. (1) İç ve dış politikadaki hırçınlıklar risk primini artırıyor. (2) Ankara, ekonomide olan biteni önemsemiyor. Sorun küçümsenince, gerekli tedbirler alınamıyor veya tedbir almakta gecikiliyor.

Risk primi artıyor, borsa düşüyor