Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sakıp Sabancı’nın 8’inci kitabının başlığı “Doğu Anadolu (Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Politikaları) Raporu idi. Kapağında, “Özel sektör ağırlıklı, ekonomik ve sosyal kalkınma atılımını başlatıp yürütecek teşkilatlanma önerisi” açıklamasının yer aldığı 104 sayfalık kitap, 1995 yılının kasım ayında bin adet bastırılmış ve gelirinin tamamı Darülaceze’ye bağışlanmak üzere satışa çıkarılmıştı.
Bu kitap büyük yankı uyandırmıştı. Başbuğ rahmetli Alparslan Türkeş, Sakıp Sabancı’yı “Çizmeden yukarı çıkmakla suçlamıştı”.
Bizde çok şey çabuk unutulur. Acaba Sakıp Sabancı bu kitapta nelerden söz ediyordu?
Sakıp Sabancı, bir işadamı gözlüğüyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yapılabilecekleri sıralamadan, Doğu ve Güneydoğu’daki ekonomik ve sosyal yapıyı değerlendiriyordu. 1995 yılında mevcut bilgilere göre bakınız neler yazmıştı:
“Doğu Anadolu’nun makûs talihi” der dururuz ya... Bir bakıma insanlar kendi talihlerini belirliyor...
Şöyle ki, Doğu Anadolu’da “bölgenin geri kalmışlığını, insanların fakirliğini” ileri sürerek silaha sarılanlar, bölge ekonomisine iyilik yapmıyor.

Parasız ve yatırımsız olmuyor

Sakıp Sabancı’nın Doğu Anadolu Raporu

Çünkü bölgenin daha fazla gelişmesi, bölge insanlarının yaşam şartlarının iyileşmesi ve bölgeye daha çok yatırım yapılmasına bağlı. Bölgeye iki tür yatırım yapılır.
1. Altyapı yatırımları. Bunları devlet yapar. Yol yapar. Su getirir. Okul yapar. Devlet bunları yapmış durumda. Yapmaya da devam ediyor.
2. Sanayi yatırımları, tarım yatırımları, turizm yatırımları gibi üstyapı yatırımları. Bunları özel sektör yapar. İnsanlara iş ve aş getirecek yatırımlar bu yatırımlardır. Bölgeyi zenginleştirecek, insanları zenginleştirecek yatırımlar bu yatırımlardır.

Devlet Doğu’ya para akıtıyor
Devlet “öz evlat-üvey evlat” farkı yapmadan Doğu’ya para akıtmaya devam ediyor.
Devlet, Batı Anadolu’nun gelirlerinden bir kısmını, önemli bir kısmını Doğu ve Güneydoğu’ya kaydırıyor.
Bu “anormal bir şey değil”. Hedef, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun da dengeli kalkınması. Tabii ki böyle yapılması lazım. Ama gerçeğin bilinmesinde, devletin yaptıklarının da unutulmaması gerekir...
İktisatçı, araştırmacı Mustafa Sönmez’in 1992 yılında yayımlanan “Doğu Anadolu’nun Hikâyesi” isimli kitabında tablo var. Doğu’daki köylerin kaçında elektrik, içme suyu ve telefon olduğunu gösteriyor. Tablo çok ilginç. Köylerin hemen tamamına elektrik, telefon gitmiş. Köylerin yüzde 70 ila yüzde 80’inde içme suyu akıyor.
Doğu’nun sorunlarını tartışırken bu rakamları da bilmekte yarar var.
Bir yandan, “Doğu ve Güneydoğu kalkınsın. Burada daha çok işyeri açılsın. Daha çok insana çalışma imkânı doğsun. Daha çok üretim yapılsın. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya turist gelsin” istiyoruz. Öte yandan, şu veya bu nedene dayalı olarak silahı alan sokağa dökülüyor. İnsanlar ölüyor. Ocaklar sönüyor. Eeeee, böyle bir durumda özel sektör mensupları, müteşebbis orada yatırım yapabilir?

Batı’dan Doğu’ya kaynak
Acaba batı, Doğu’yu sömürüyor mu? Bugüne kadar Doğu’nun kaynakları batıya mı kaydırıldı?
DPT’de 1986-1990 yılları arasında, beş yıllık dönemde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan toplanan bütçe gelirleri ile bütçeden bu bölgelere yapılan harcamaların tamamı 1993 yılı fiyatlarına dönüştürülmüş. Sonra Doğu ve Güneydoğu’dan ne kadar para toplanıp, beş yılda ne kadar verildiği hesaplanmış.
Güneydoğu Anadolu’dan 100 alınmış, 143 harcanmış. Doğu Anadolu’dan 100 alınmış 356 harcanmış.
Tabii ki almadan vermek Tanrı’ya mahsustur. Bu da birilerinin cebinden çıkmış. Örneğin İç Anadolu halkı 100 ödemiş 67 almış, Marmara halkı 100 ödemiş 31 almış, Akdeniz Bölgesi halkı 100 ödemiş 73 almış, Ege halkı 100 ödemiş 68 almış. Açık anlatımıyla, batı halkı ödediğinden az hizmet almış. Böylece batı halkı Doğu ve Güneydoğu’ya para desteği vermiş.

Haberin Devamı

Düzeltme: Çipura değil, çinakop
Balık konusunda yazı yazanın çinakop ile çipurayı karıştırması affedilemez bir hatadır. Dünkü yazıda bu hatayı yaptım. “İnsan denen beşer, arada sırada şaşar” diyerek, affedilemez hata için affınızı diliyorum.
Beklenmediğim kadar çok sayıda okuyucum aradı, uyardı. Çipura büyüse de çipuradır. Çinakop ise büyüyünce lüfer, lüfer büyüyünce kofana olur. Çinakopların tamamını avlarsak, lüferi, kofanayı unuturuz.