Hayyam Garipoğlu için verilen karar devletin el koyduğu 21 bankanın sahiplerini korkuttu. "Borcum borçtur, ödeyeceğim" diyerek protokol imzalayanlar hapse girme korkusu ile yaşıyor. Bugüne kadar protokol yapmayanlar, "İyi ki borcumuzu ödeyeceğiz diye imza atmamışız. Bundan sonra kimse bize imza attıramaz" diyor.TMSF yönetimi, el konulan bankaların sahiplerini, bankaların batması sonucu olan zararı ödetmek için sıkıştırıyor. Bankaların sahiplerinden "ödeme planı" istiyor. Ödeme planı kabul edilenler ile "protokol" yapılıyor. Protokolü imzalayan batmış bankanın sahipleri, borçlarını ne kadar sürede, nasıl ödeyeceklerini kâğıda yazıp imza veriyor. Hayyam Garipoğlu, devletin el koyduğu 21 bankadan biri olan Sümerbank'ın eski sahibi. Borçlarını ödemek için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) imza verdi. Protokol yaptı. Protokol yaptığı için ve de "Borcumu ödeyeceğim" diyerek imza verdiği için mahkeme onu 27 yıl 3 ay 15 gün hapse mahkûm etti. "Kırmızı bülten" ile yurtiçinde ve yurtdışında aranıyor. Bulunduğunda hapse girecek. İmzaladığı protokolden önce Hayyam Garipoğlu hakkında İstanbul 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı. Bu dava 1 Haziran 2005'te karara bağlandı. Karara göre, Hayyam Garipoğlu, TMSF'ye 350 milyon dolar ödemek için imza vermiştir. Bu demektir ki, çete kurarak bankayı soyduğunu kabul ve beyan etmiştir. Bu nedenle soygunculuktan, hırsızlıktan, dolandırıcılıktan 27 yıl 3 ay 15 gün hapse girecektir.Şimdi geliyoruz kafa karıştıran tabloya:- Hayyam Garipoğlu 27 yıl 3 ay 15 gün hapishanede kalacak. Hapishanede ne iş yapacak da bunun kazancı ile TMSF'ye 350 milyon dolar borcunu ödeyecek?- Bu karar örnek alınarak acaba daha önce borç ödemek için TMSF ile protokol yapanlar da teker teker hapse mi girecek?Bu yazıyı, "o haklı, bu haksız" şeklinde bir değerleme yapmak için değil, batan bankaların enkazını kaldırma çabaları sırasında ortaya çıkan ve kafa karıştıran gelişmeleri sergilemek için yazıyorum.Öyle veya böyle 21 banka benzer nedenlerle battı. Bankaları batıranın biri "onun", biri "bunun" dostu idi, "birinin boyu uzun, birinin kısa" idi, "biri adamını buldu", öbürü bulamadı... Bunlar bahane... Sonuçta batan her banka "halkın sırtına" bir fatura yükledi. Protokol imzalayana hapis Eğer bankayı batıranların suçu var ise, hepsinin suçunun aynı olması gerekir. Eğer ceza görecekler ise hepsinin aynı cezayı görmesi gerekir. Eğer zarar belli yollardan tahsil edilecek ise, zararın hepsinden aynı şekilde tahsil edilmesi gerekir.Geliniz görünüz ki, (1) Bazılarına "Bankasını batırdı ama o iyi adam" diye dokunulmuyor. (2) Bazılarının hayatı sönmüş iken, bazılarına yeni bankalar kurduruluyor. (3) Bazılarının malları haraç mezat sattırılırken, bazıları eski yaşamlarını sürüyor. (4) Bazıları mahkemeye verilirken, bazıları dava dışı kalıyor. (5) Bazılarının mahkemesi falan kanuna göre, bazılarının ki filan kanuna göre yapılıyor. Bu nedenle bazıları mahkemeden kurtulurken, bazıları hapse giriyor. (6) Bazılarının ödenmesi imkânsız borç ödeme planları protokole bağlanırken, ödeme gücü olanlar ile protokol yapılamıyor.Bu iş, tam anlamıyla tiyatro oyununa döndü. Bazı figüranlar ortaya çıkarılırken, esas oyuncular ortadan kayboluyor. Sonunda (göreceksiniz) halkımız faturayı katmerli bir şekilde ödeyecek... guras@milliyet.com.tr Kimine öyle, kimine böyle