Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet İstatistik Enstitüsü, 2003 yılında 3.412 dolar olan kişi başı milli gelirin 2004 yılında yüzde 22.7 oranında büyüdüğünü ve 4.172 dolara ulaştığını açıkladı.Ülkemizin milli geliri yüzde 9.9 oranında büyür ve bu büyümeyi paylaşan insanların sayısı (nüfus) aynı yıl yüzde 1.4 oranında artarken, normal olarak kişi başı milli gelirdeki artış rakamının yüzde 8.5in altında olması gerekir. Ama 2004 yılında Türk lirası kıymetlendiği, döviz fiyatı gerilediği için kişi başı gelirin üretimdeki ve gelirdeki artış oranının nerede ise 3 katı üzerine çıktığı görüldü. 2004 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH - Bir yılda bu ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeri) yüzde 8.9 arttı. Buna dış alemden gelen ve dış aleme giden gelirin netinin eklenmesiyle ortaya çıkan Gayri Safi Milli Hasılamızın (GSMH - Bu ülke ekonomisinin iç ve dış alemde yarattığı toplam gelirin) ise, yüzde 9.9 oranında arttığı görüldü. Biz 1966 yılından bu yana GSMHde yüzde 9.9 oranında büyüme gerçekleştirememiştik. Biz 1999 yılından bu yana GSYİHde yüzde 8.9 oranında büyüme gerçekleştirememiştik. 2004 yılındaki büyüme, sanayi kesimindeki yüzde 9.2, ticaret kesimindeki yüzde 12.8, ulaştırma kesimindeki yüzde 6.8, ithalat vergilerinde yüzde 26.2 büyümeden kaynaklandı.2004 yılında ekonomideki büyüme, (1) Üst gelir gruplarının ertelenmiş tüketimlerinin etkisinde yılın ilk yarısında patlayan dayanıklı tüketim malı talebinin sonucu olarak sanayide görülen yatırım ve üretim artışından, (2) Ucuz dövizin etkisinde patlayan ithalattan, (3) Üretim, yatırım ve ithalat artışının etkisinde ticaret ve ulaştırma sektörlerinde ortaya çıkan canlanmadan etkilendi. Rekor büyüme 2004 yılında üçer aylık dönemler itibariyle ekonomideki büyüme hareketi gözden geçirildiğinde görülen şudur: (1) Yılın ilk üç aylık döneminde dayanıklı tüketim malı harcamaları yüzde 48, ikinci üç aylık döneminde yüzde 61 arttıktan sonra, üçüncü üç aylık dönemde yüzde 28 artış görülmüştü. Dördüncü üç aylık dönemde, dayanıklı tüketim malı harcamalarının yüzde -5 eksilme eğilimine girdiği anlaşılıyor. (2) Yılın ilk üç aylık döneminde sanayi yüzde 10.4, ikinci üç aylık döneminde yüzde 15.7 büyümüştü. Bu büyüme üçüncü üç ayda yüzde 7.5e, dördüncü üç ayda yüzde 4.0e düştü. Demek ki, iç piyasanın bir atımlık barutu bitti. Ertelenmiş tüketim doydu. (3) Yılın ilk yarısında özel sektörün yatırım harcamalarında yüzde 60 dolayında büyüme vardı. Bu büyüme üçüncü üç aylık dönemde yüzde 38e, yılın son üç aylık döneminde yüzde 17ye geriledi. Demek ki özel sektörün yatırımlarındaki hız da kesildi. (4) Yılın ilk aylarında tarım sektöründeki üretimin perişanlığı üzüntü yaratıyordu. Yılın son üç aylık dönemde tarım kesiminde beklenmedik yönde yüzde 9 oranında büyüme görüldü. Bu büyümenin kaynağı son üç aylık dönemde tek başına zeytin üretiminin beklenenin üzerinde gerçekleşmesidir. Yavaşlama başladı Önemli olan, hızlı kalkınmanın sürdürülebilir olmasıdır. Bir yıl hızlanıp, öbür yıl duraklamak veya geriye gitmek iyi bir şey değildir. Ertelenmiş talebe ve ithalata dayalı büyümenin sürdürülmesine imkan yoktur. İthalata dayalı büyüme, ardından döviz sorunu getirir. Kalkınmanın, büyümenin amacı halkın refahını artırmak, halkın mutluluğunu sağlamaktır. Halkın mutluluğunun göstergesi milli gelirin harcanma tablosundan izlenebilir. Ülkede gelir yüzde 9.9 artarken, halkın gıda harcamaları yüzde 2.8 oranında artabilmiş ise, demek ki artan gelir dağılımında bir çarpıklık vardır. Çünkü alt gelir gruplarının gelirinin artması, öncelikle gıda harcamasını artırır.2004 yılında hızlı büyümenin mutluluğunu yaşayalım ama, neyin ne olduğunu da bilerek, "Ekonomi rayına oturdu, her şey güzel" diyerek rehavete girmeyelim. guras@milliyet.com.tr Gelir dağılımı bozuk